Başlangıçlar zordur!.. Çoğu zaman evdeki hesap çarşıya uymaz... Beklenmedik aksilikler moral bozar... Mükemmel olmasını arzuladığınız bir organizasyon hayal kırıklığına dönüşür. Doğrusu, 1. Karadeniz Oyunları'nı yerinde görmek için Trabzon'a giderken içimde endişeler vardı. Malum, Trabzon hassasiyetleri artırmıştı son günlerde... En küçük kıvılcımın büyük bir yangına döndüğü bir şehir gibi ifade edilmeye başlanmıştı. Trabzon imajının sorgulanmaya, hatta haksız bir yargıyla karşı karşıya kaldığı bir ortamda, bölge insanı için tarihi fırsat olması gereken 1. Karadeniz Oyunları'na giderken, Karadeniz insanının güzelliğini bilmeme rağmen ben dahi kaygılanmıştım... Nasıl kaygılanmayayım ki? Trabzon'a ayak basar basmaz, "Oyunlara bomba ihbarı"nın yapıldığı yönündeki bir haberle sarsıldım. İngilizce yayın yapan ciddi ulusal bir gazetemizdeki bu asılsız haber, oyunların kusursuz sürmesi için çaba harcayan, başta GSGM Genel Müdür Vekili Mehmet Atalay, yardımcısı Yunus Akgül ve oyunların medya sorumlusu Murat Taşkın ile Ahmet Tüzün olmak üzere bütün emeği geçenleri büyük bir üzüntüye sevk etmişti. Oysa, bir dizi güzelliği anlatmak varken, böyle sansasyonel bir habere ne gerek vardı? Düşündükçe, tırnaklarımı yedim... Böyle bir haber, emniyet ve jandarmaya doğrulatılmadan nasıl verilir? Bir taraftan da kendi kendime sormadan edemiyordum. Ya ihbar doğruysa!.. Günler, saatler, dakikalar değil, saniyeler bir ömür oldu, oyunlar bitene dek... Allah korusun, bir çılgınlık, 11 ülke televizyonunda naklen yayınlanan Karadeniz Oyunları hayalini berbat edebileceği gibi, Trabzon'u, Karadeniz'i ve Türkiye'yi bütün dünyaya rezil edebilirdi. Allah'a şükür ki, korkulan olmadı. İhbar boş çıktı. Oyunlar, ilk olmasına rağmen mükemmel denilecek güzellikte sona erdi. Trabzon'un o misafirperver, kadirşinas yüzünü bütün Karadeniz ülkeleri tanıma fırsatı buldu... 1. Karadeniz Oyunları'nın sunduğu tarihi fırsat, en güzel şekilde değerlendirilmiş oldu. Açılış ve kapanıştaki canlılık, renklilik, coşku ve güzellikler tüm olumsuzlukları alıp götürdü. İşte o an!.. Dünya benim oldu... Göğsüm bir başka kabardı, gururlandım... "İşte benim ülkem, işte benim insanım" diye haykırırken, organizasyonda emeği geçenleri yürekten alkışladım. Sadece onları mı alkışladım, hayır! Siyasetin bir araya getiremediği insanların, spor sahalarında nasıl kucaklaştığını gördüğümde coşkum kat be kat arttı. Düşünün ki, Trabzon'un CHP'li Belediye Başkanı ile AK Parti iktidarının görev verdiği GSGM kadroları Karadeniz Oyunları'nda öyle bir bütünleştiler, öyle bir senkronize oldular ki, anlatamam... ..Ve ortaya ne çıktı biliyor musunuz, güzel bir organizasyon ve bir mutlu son! Mesela, parti kıskançlığı gözetmeksizin o güzelliğin hakkını, GSGM Genel Müdür Vekili Mehmet Atalay'a plaket vererek gösteren centilmen Volkan Canalioğlu gibi saygın bir belediye başkanını tanıdım. Ey benim güzel ülkem! Ey benim güzel ülkemin güzel insanları, sporda bu birlikteliği hayatın her alanında neden göstermezsiniz? > Yabancı gözüyle Romanya'nın Uluslararası Spor Ajansı Başkanı Emanuel Fontenau, 1. Karadeniz Oyunları dostluk, barış ve kardeşlik duygularıyla tamamlanıp, yeni oyunların ev sahibi olarak bayrağı Mehmet Atalay'dan teslim alırken, bir de itirafta bulundu. "Türkiye çıtayı öyle bir yere koyduk ki, biz 2010'da bunun üstüne nasıl çıkarız diye şimdiden düşünüyorum." İşte, "Türkiye olimpiyat yapamaz" diyen müşkülpesentlere verilen en anlamlı cevap budur. Artık, birileri anlamalı... 1. Karadeniz Oyunları'nda olduğu gibi genel ve yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşlarının koordinesi ve halkımızın desteği bir araya geldiğinde, bu ülkenin başaramayacağı hiçbir organizasyon yoktur.