samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Kaybedilen kupa ve 5-1'in darbeleri

A -
A +

Kaybedilen kupa ve 5-1'in darbeleri Şu bir gerçek, 5-1'lik hezimet F.Bahçeli oyuncularda büyük travmalara yol açtı. Birincisi özgüvenleri kayboldu, mental olarak bugün eskisi kadar iyi değiller. Daum'un bunu bir an önce düzeltmesi ve yeniden ekip ruhuna inanmalarını sağlaması şart. Aksi takdirde bir şok da A.Gücü önünde yaşanırsa bunu sürpriz olarak görmem. Çünkü F.Bahçe'nin kalesinde bir uzun şut zaafı var. Herkes bu yüzden kaleci Rüştü'ye kızıyor. Gerçekten de her şut ya gol oluyor ya da yürekleri ağıza getiriyor. Tamam Rüştü'nün bu şurtlarda bir zaafı var ama rakibe o şut imkanını tanıyanların hiç mi suçu yok! İşin doğrusu şu, F.Bahçe'nin defansında çok ciddi problemler var. Kademe yok, Deniz büyük maçlarda panikliyor, Luciano'nun her ileri çıkışı onu gizli bir golcü olarak kahraman yapıyor ama bu çıkışlar golle sonuçlanmadığında geri dönüşlerde hep F.Bahçe rakip ataklarında eksik yakalanıyor. Kalesinde tehlikeler yaşıyor. F.Bahçeliler'in 9 gün sonraki rövanş için umutları Ümit Özat ve orta sahada Anelka.. Ama bu iki oyuncunun katılımı bu zayıf defansı kuvvetlendirir mi, açıkça kuşkularım var. Kanatim o ki, artık sarı-lacivertli takımın hep birlikte savunma ve hücum yapması şart oldu. Bu konuda Daum'un bir teknik adam olarak avantajları da var. Çünkü F.Bahçe saha disiplini konusunda az zaafı olan bir ekip. Çünkü Daum'un her isteğini forma verdiği oyuncular uygulamak için var güclerini ortaya koyuyorlar. Bir de işin hücum yönü var... Van Hooijdonk'u futboldan soğutanlar, Anelka'yı sakata çıkarıp, Nobre'yi de konu mankeni yaptılar. Tuncay ise deli fişek gibi... Çok koşuyor, şut yüzdesi yüksek ama o son vuruşların nasıl yapılacağını bildiği konusunda şüphelerim var. Daum bu futbolcusunun bu yönünü geliştirmeli. En azından bundan sonrası için yapmalı bunu. Serhat'ı eleştirmiyorum çünkü o yeteri kadar şans bulamadı. Ama Alex'e bir çift sözüm var. Büyük futbolcu büyük maçları kazanan adamdır. G.Saray maçında ne yaptın büyük sihirbaz? Organizasyon böyle olmalı Final!.. Ama ne ilk ne de son final bu!.. Tatlı rekabet ile sürekli tazelenerek büyüyecek olan her zamanki dostluk finali bu! Herkesi kucaklayan sunumuyla, TÜRKİYE KUPASI finali! O da ne? Dokuz yıl sonra G.Saray ile F.Bahçe'yi buluşturan ve futbol galası olması gereken randevu öncesi herkeste bir telaş: "Aman bir tatsızlık olmasın!" Yollar bölünmüş, tribünler ayrılmış, günler öncesinden olağanüstü hal ilân edilmiş. Tam bir teyakkuz hali var. Tam 8 bin polis 24 saat görev başında. "Bu ne böyle!" demeyin... Dünyanın her yerinde bu büyüklükteki organizasyonlarda böyle titizlik gösterilir. Sanmayın ki, bu sadece F.Bahçe ve G.Saray gibi iki büyük camianın futbol mücadelesi için alınmış bir tedbir. Onlar tarih boyu dost olan, birbirlerinin varlıklarından güç alarak büyüyen iki güzide kulübümüz!.. Zaten onların düsturu da, "Ne pahasına olursa olsun kazanmak" değil. Bu olağanüstü güvenlik de 25 Mayıs'ta Olimpiyat Stadı'ndaki Avrupa Şampiyonlar Ligi finali için. Nitekim final de dostane bir havada başladı ve öyle de bitti. Kazanını da kaybedeni de yürekten kutlarız. Türkiye'ye bu olgunluğu yaşattıkları için. Tebrikler, sayenizde UEFA nezdinde Türkiye sınıfını geçmiştir. Farkın adı Mondragon O, finallerin kalecisi!.. İki takım arasındaki farkı ortaya koyan adam... Kendinden emin ve rahat. Duruşu güven dolu. Kurtarışları umut dolu... Oyuna müdahaleleri ve takımı yönlendirmeleri heyecan dolu. Özetle kupa ası Modragon! -Mıhlama- "5-1... Birisi bana bunun şaka olmadığını söylesin... Rüya görmediğimi söylesin!" (Gheorghe Hagi)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.