Eğri oturup doğru konuşalım: Kayserispor bu ligde " büyük" efsanesine son verecek bir rolü seçmiş kendine. Amacına ulaşır, ulaşmaz ayrı bir konu. Ama? Başına gelenler, "Erken öten horozun ibiğini keserler" türünden. Şampiyonluk yolundaki en büyük rakiplerinden G.Saray'la oynuyor Kayserispor. Maçın henüz 8. dakikası... Kaleci Mondragon, Kayserisporlu Muhammed Hanifi'yi kontrolsüz bir hareketle ceza sahasında indiriyor. Karar, bariz gol şansını faulle engelleyen kaleciye kırmızı kart ve Kayserispor lehine bir penaltı olmalı. Fakat hayır!.. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un da izlediği maçta, Türkiye'nin en iyi hakemi Selçuk Dereli, bu kadar açık bir pozisyonu görmezden geliyor. Mondragon oyunda kalıyor, Kayserispor'un mutlak bir penaltısı güme gidiyor. ..ve dengeler değişiyor. Sadece maçtaki dengeler değil, ligin de dengesi değişiyor. Sonrası malum, G.Saray maçı 4-0 kazanıyor. Diyeceksiniz ki, hakem, kaleciye kırmızı kartı gösterse ve penaltıyı verse maçın kalan 82 dakikalık bölümünde G.Saray sahadan galip ayrılamaz mı? Ayrılabilir ama o zaman maçın üstüne "çifte standart" gölgesi düşmez. Nitekim, bu yanlış sonrası Arda'nın bir pozisyonunda da G.Saray lehine yüzde yüz bir penaltıyı veremiyor hakem. Şimdi bu adalet mi? Bu noktada MHK Başkanı Mustafa Çulcu'ya soruyorum, buraya kadar anlattıklarımız sonuca tesir eden bir hakem hatası değil mi? Bal gibi hakem hatası... Hem de, maçın genelinde futbolu güzelleştirmek, topu oyunda daha fazla tutabilmek için elinden geleni yapmış başarılı bir hakemin hatası. Maalesef gerçek bu! Uzun sözün kısası, elbette hakem hataları olacak. Ama bu hatalar, Trabzonspor Başkanı Nuri Albayrak gibi bir beyefendiyi bile çileden çıkaracak türde olmamalı! Arda ve İliç Futbol olarak değil ama skor olarak G.Saray o eski parlak günlerine dönüyor. Özellikle de İliç ve Arda gibi birkaç yetenekli ayakları sayesinde. Özellikle İliç, Süpermen gibi... Saklanıyor, kayboluyor ve tam ihtiyaç duyulan bir anda pat diye ortaya çıkıyor. Ama ne çıkış? Tam bir golcü çıkışı... Attığı o iki golden biri, bu ligde değil, Avrupa'nın bir çok liginde çok az golcünün atabileceği türden gerçek bir usta işi... Tebrikler... Genç Arda'ya G.Saray forması pek yakıştı, o artık istikrara oynuyor... Sağda ve solda şiir gibiydi. Ama en güzeli Hakan ve İliç ikilisinin arkasında gizli bir golcü rolünü seçmiş olmasıydı. Seyrederken bayıldım. G.Saray adına önemli bir gelişme de ön libero sorunun takım içinde çözülmüş olması. Bu bölgeye Ayhan ile Mehmet'in yerleştirilmesi. İkisi de mükemmel oynadılar. Bunun için bir alkış da Gerets'e. Laz yer oni Lazaroni!.. Brezilyalı bir teknik adam. Brezilya Milli Takımı'nda Perraira ile çalışmış, futbolu bilen bir teknik adam. Ama futbol adına öğrendiği tüm temel doğruları sanki Trabzon'da unutmuş gibi davranıyor. Hem, "Savaşan bir takım yapacağım" diyor. Ligin ilk haftasında Kayserispor karşısına böyle bir onbir çıkarıyor. Ama bir hafta sonra V.Manisa karşısına tam aksine bir kadro ile çıkıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Uzun sözün kısası, Lazaroni böyle ilkesiz hareket ederse, çok geçmez, Lazlar yer oni. Futbolcu yazar ne yazar? Aslında benim "futbolcu yazar", "futbolcu olmayan yazar" gibi bir derdim yok. Benim arzum, saflarda, ekranlarda güzel yazan ve fikir üreten yazarların olması. Fakat, eski uygulama yeniden moda oldu. Gazeteler, popüler kültürün reklamı bol yıldızlarına yeniden sütunları sonuna kadar açtı. Hayırlı uğurlu olsun. Ben de ilk günden beri büyük bir merakla yeni yazarları okuyorum. Acaba futboldan gelme spor yazarları futbol literatürüne hangi yeni fikirleri katacak hangi güzellikleri getirecek diye? Ama maalesef? Dağ fare doğurmuş durumda. Eski tas eski hamam! Havanda su dövüyor futbol ulemaları da. Bir moda gibi bu heves de geçer yakında. Ama dileğim o ki, onlar da bu dünyada kalıcı olsun ve alaylılar ile futboldan gelme yazar takımı arasında mesleğe kalite katacak tatlı bir rekabet başlasın. Buyrun beyler dökün dağarcığınızdakileri... Bir de lideri olsa "Her Beşiktaşlı'nın sorduğu şu sorular, bir spor yazarı olarak benim de beynimi tırmalıyor" diye sıralamıştım geçen hafta Tigana'dan beklediklerimi... ..ve G.Antep maçında gördük ki, Fransız teknik adam Beşiktaş'ı takım yapmanın sırrını çözmüş. En zayıf karnı, kanatlara işlerlik kazandırmış, Delgado'nun da katılımıyla topla çıkamama ve oyun kuramama sorununu da halletmiş. Şimdi tek eksik sorumluluk alacak bir lider oyuncu. Beşiktaş onu da bulursa, seyrine doyum olmaz.