Kimse G.Saray'ı küçültmeye kalkmasın

A -
A +

Kimse G.Saray'ı küçültmeye kalkmasın Bir etik tartışmasıdır gidiyor. Vay efendim nasıl olur da Hakan Şükür, "'G.Saray'ın gönlünden geçen Trabzonspor'un şampiyon olması" dermiş? Nasıl olur da G.Saraylı yönetici Turgay Kıran bu söze destek çıkarmış? Dahası, Türk futbolu bu kafalar yüzünden çöküyormuş! Yahu güldürmeyin insanı; F.Bahçeliler ya da Beşiktaşlılar böyle bir durumda G.Saray'ın mı şampiyon olmasını isterdi yoksa Trabzonspor'un mu? Sevdaları kulüpçülüğün ötesine geçen Ömer Çavuşoğlu ve İhsan Kalkavan'ın bu soruya verecekleri cevap herkesçe mâlûm. Ama F.Bahçeli yönetici Mahmut Uslu ve Beşiktaş Futbol Şube Sorumlusu Haşmet Bedii Kürüm'den samimi bir cevap bekliyorum. Sizler, bu durumda "G.Saray şampiyon olacağına Trabzonspor olsun" der miydiniz, demez miydiniz? Derseniz, Türk futbolu çöker miydi? Merak etmeyin ben söyleyeyim, çökmezdi! Ama o mâlûm kafalara göre, "G.Saraylı yönetici ve futbolcu böyle konuştuğuna göre Cimbom aralarındaki maçı Trabzonspor'a bırakacak!" Sözüm meclisten dışarı ama futboldaki çöküşün asıl nedeni bu şekilde düşünen kafalar! Tehlike, ne Şükür ne de Kıran'ın düşündüğünü mertçe açıklamasında. Asıl tehlike "Öküz altında buzağı arama" hastalığına tutulanlarda. Daha sayayım mı? Tehlike sürekli komplo teorileri üretenlerde. Tehlike TV'lerdeki pop kültürü fırtınasının yol açtığı erozyona rağmen Türkiye'de hâlâ yitirilmemiş güzelliklerin olduğuna inanmayanlarda. Tehlike, G.Saray'ın maç satacağına inanan küçük kafalarda. Ama o kafalar bilsinler ki, bu şekilde düşünerek kimse G.Saray'ı küçültemez. Var mı aksini söyleyebilecek olan? Bir şey daha! İçiniz rahat olsun beyler, G.Saray gibi köklü değerlere sahip ve dünyanın gözü önündeki bir kulüp gücü yetmeyeceği için Trabzonspor'a yenilebilir ama asla kıyak olsun diye maç bırakmaz. Velev ki ucunda, 'Üçüncü yıldıza sahip tek takım olma' avantajını kaybetmek olsa bile. Bırakırsa, bu durumu da tarih affetmez! Bu böyle biline! Tarzlar yarışıyor Hiç dikkat ettiniz mi bilmem, derbi öncesi takımlar arasındaki psikoloji savaşına? F.Bahçe'de tam bir sıkıyönetim, Beşiktaş'ta ise tam aksine bir serbestlik hakim. Daum işi ne kadar sıkı tutuyorsa Lucescu ipleri o derecede gevşetiyor. Alman teknik adam futbolcuları kamptan dışarı çıkarmıyor. Rumen teknik adam ise tarihi derbi öncesi Beşiktaş'ı topluca Zaman Gazetesi'nin ödül gecesine götürüyor, kendisi hem CNNTürk'e konuk oluyor, hem de Başbakanlık Teftiş Kurulu'na savunma veriyor. Böylesine büyük bir maç öncesi sergilenen iki ayrı tarzdan doğru olanı hangisi? Daum'un kuş uçurtmayan yöntemi mi yoksa Lucescu'nun rahatlığı mı? Cevabı pazar akşamı İnönü'de bulacağız. Sergen'in derbi sözü Sergen'i hiç bu kadar kararlı görmemiştim. Zaman Gazetesi'nin ödül gecesinde sunucu Melih Şendil "Derbi ne olur?" diye sordu. Ünlü yıldız ültimatom gibi açık, net ve kesin bir cevap verdi: "Çıkıp oynayacağız ve kazanacağız, başka ne olabilir?" Fener'deki telaş niye? Bitime 360 dakika kalmış. Dört maç dört final! F.Bahçe yarışta Trabzonspor'dan 2, Beşiktaş'tan 5 puan önde. Oyun ve oyuncu kalitesi olarak da eksiği yok, artısı var. Ama anlamsız bir telaş içinde sarı-lacivetliler. Sahi bu telaş niye? Derbiyi kaybetme korkusundan mı yoksa A.Gücü, Denizli ve Malatyaspor'u yenemeyeceği endişesinden mi? Bir hatırlatmada bulunalım, "Korkuyla dağ aşılmaz." Eğer, F.Bahçe şampiyon olacaksa, kendi ipini kendi göğüsleyecek. Daum ve ekibi 4 maçın da hakkını verdiği takdirde Fener'i ne Trabzonspor yakalayabilir ne de Beşiktaş. Olay bu kadar basitken, şampiyonluğu başka adreslerde aramak niye? Alkışlar Ziya Doğan'a Hiç polemiğe girmiyor. Ne hakem suçluyor, ne federasyon, ne de teşvik primi derdine düşüyor! O sadece işini yapıyor. Sadece sahanın içiyle ilgileniyor, Trabzonspor'u şampiyonluğa hazırlıyor. Bravo Ziya hoca.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.