Bir takım, kör topal kayıpsız hedefe yürüyorsa bu bir sanattır. Nitekim, bay Lucescu ve ekibi bu sanatı ( ! ) İlhan'ın satıldığı ve Giunti'nin sakat olduğu bir haftada pek güzel icra edeceklerdi. Ama olmadı... Rıza Çalımbay'ın teknik direktörlüğünü yaptığı Ankaragücü çetin ceviz çıktı. *** İlk 45 dakika; dan - dunla geçti... Bu yarı daha etkili görünen A.Gücü'ydü. Beşiktaş işi idare etti. Çünkü, orta sahasında top yapan yoktu. Oyun kurucu Yasin hiç etkili değildi. İki kanat adamından Serdar aşırı sinirliydi. İkinci yarı, kaleci Zafer'in büyük hatasından golü atmasına rağmen, Lucescu onu oyunda tutmadı. Orta sahada rakip atakları önde karşılayan tek presçi kaptan Tayfur'du. Ama o da kontrollü değildi. Beşiktaş'ın zaten forveti de yoktu. Rumen teknik adam, orta saha oyuncularından Sergen ile Tümer'i forvet gibi düşünmüştü. Zaman zaman ileri çıkan Pancu ve Serdar bu ikiliye destek oluyordu. Ama bu düzen içinde Beşiktaş'ın istediği oyunu oynaması mümkün değildi. Nitekim, Lucescu devre arası müdahelede bulundu. Yasin'i çıkarıp, oyuna İbrahim'i aldı. Ama, saha içinde de Pancu'nun yerini değiştirip, oyun kuruculuk görevini verdi. Beşiktaş'ın orta sahası toparlanmaya başlayınca, oyuna da ağırlığını koymaya başladı ve böylece Beşiktaş, ilk yarı bulamadığı pozisyonları ikinci yarı yakaladı. Kaptan Tayfur'un şık şutunda Tümer'in pozisyonu ofsayttı. Yardımcı hakem Mustafa Emre Eyisoy'un bayrağına rağmen hakem Bülent Uzun pozisyonu kesmedi. Çünkü, Tayfur'un şutu, kaleci Zafer'den dönmek yerine filelere gitse nizami gol olacaktı. Ancak, kaleciden döndüğü anda iş değişti, Tümer'in şutu fileleri bulmasına rağmen gol geçerli sayılmadı. *** Beşiktaş kötü oynuyor ve savunmada çok açık veriyordu. Ankaragücü kalecisi Zafer'in hatasından gelen gole cevap vermek için önce Yılmaz sonra Umut'la Beşiktaş'ın kalesini yoklayan başkent ekibi Hüseyin'le aradığı golü bulması, Beşiktaş için çalan tehlike çanlarının şiddetini yükseltti. Çünkü, Tümer'in kırmızı kartı affedilir gibi değildi.