hcicek@tg.com.tr G.Saray, "Daha kat edilecek çok yol var" diye düşünen "idealistler"le Şampiyonlar Ligi'ndeki birkaç maç kaybını "tükeniş" olarak yorumlayan "realistler"i karşı karşıya getirdi. Şimdi çoğunluk, sarı-kırmızılı takımın Süper Lig'deki yükselişine aldırmaksızın "Nasıl olsa testi kırıldı, fırsat bu fırsat" deyip Şampiyonlar Ligi sonuçlarına göre, Fatih Terim ve ekibini yerden yere vuruyorlar. Yazık! Terim'e "İmparator" diye sahip çıkan tribünler daha insaflı ve daha olgun. Onlar, skor ne kadar yanıltıcı olursa olsun acısını içine gömüp, ülke futboluna lokomotiflik yapmış bir takım ve hocasına F.Bahçe maçı öncesi verdikleri psikolojik destekle vefa örneği sergiliyorlar. Ne kadar güzel!.. Fatih hoca, 5 Avrupa kupası, 16 İtalya Ligi ve 3 Kıtalararası Şampiyonluğu olan Milan gibi bir dünya devinin başına geçtiğinde hepimiz büyük bir gurura kapılmıştık. Şimdi, G.Saray'ın aynı hoca ile Şampiyonlar Ligi'nde düştüğü durum Terim'i seven herkesi üzüyor. Unutulmamalı ki insanlar, bir yerlere sadece performanslarıyla gelmiyor. Fatih Terim gibi kurdukları sisteme gösterdikleri ısrar ve tutarlılıkla sıradışı kahraman oluyorlar. Ama, dünya devi Milan daha yolun başında ortaya koyduğu Carlo Ancelotti kozuyla o kahramanızı fena sindirmiş. Terim'e profesyonel dünyanın acı reçetesini altın tepsi içinde sunan İtalyanlar, onunla Türk futboluna şu mesajı yolladılar: "Bu dünyada başarısızlığa yer yok!" Teknik direktörün bavulu elinde dolaşan bir adam olduğu hakikatını anlayan Fatih hoca, İtalya tecrübesinden; Fiorentina ve Milan gerçeğinden sonra bir sendeleme lüksüne daha hakkı olmadığı görüşüne kapılmış olmalı ki, herkesle barışık bir hayat sürüyor. Başta, isteklerini yerine getirmeyen G.Saray yönetimiyle. Sonra, Avrupa'da emanet ettiği formanın hakkını veremeyen ve kurduğu sistemi sekteye uğratan futbolcularla. ..Ve, acımasız biçimde eleştriye uğradığı medya ile... Bu kadar hoşgörü, iyi mi acaba? Sözün özü şu, G.Saray içerde ağzıyla kuş tutsa, Süper Lig ve Türkiye Kupası'nı müzesine götürse de nafile! Göztepe galibiyeti, Süper Lig liderliği hatta F.Bahçe derbisinden çıkacak bir zafer bile kesmiyor. Önemli ve geçerli olan Avrupa, Cimbom için! Ya Şampiyonlar Ligi'nde hedeflenen finale ulaşılacak ya da Avrupa Aslanı efsane olarak kalacak? Seçim ortada... Unutulmamalı ki, kurt puslu havayı sever! Efsanesinin rayına dönmesi ve Terim İmparatorluğu'nun yeniden tesisi için tek çıkış yolu Barcelona'dan geçiyor. Ya bu maç kazanılır. Ya da!.. Her şey sil baştan yazılır. Zor günün sorusu şu, Fatih Terim ve G.Saray umduğunu neden bulamıyor? Terim'in UEFA Kupası'nı kazandığı günkü takımın zihniyet, oyun, kadro veya sistemi bugün var mı? Yok, çünkü kötü skorların baskısı G.Saray'ı güçten düşürmüş. Takım, hücuma çıkınca geri dönemiyor, savunma açık veriyor. Kanatlar tutuk, ne Hakan Ünsal eski Hakan ne Ümit Davala eski Ümit? Eldeki diğer zenginlikler, Ümit Karan, Arif, Hasan Şaş, Ayhan, Berkant ve Baliç yetmiyor. Christian ise Mercedes arabaya monte edilen yan sanayi ürünü gibi. Araki Popescu'yu, Hagi'yi hatta beğenilmeyip gönderilen Perez'i, Hakan Şükür'ü bulasın! Temel problem bu... Tali sebepler var... Hocanın aklının bir yarısının İtalya'da diğer yarısının da Ümraniye'de Lucescu'ya takılı olması gibi. Bunu nereden mi çıkarıyorum, elbetteki uygulamalarından. Tanıdığım Fatih hoca, hırs, inat, inanç, takım kurma ve yönetme becerisinden hiç taviz vermeyeceği gibi ilkelerinden de uzaklaşmazdı. Ama şimdilerde "yoğurdu üfleye üfleye yiyor". Yoksa yanılıyor muyum?