samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Kurumsal kimlik ve kişiye özel hukuk

A -
A +

Yarın, bu ülkenin önünde çok kritik bir milli maç var. Kader karşılaşmalarının ilk ayağını oynayacak Türkiye, Letonya ile! Hedef, İngiltere beraberliğiyle kapısından döndüğümüz 2004 Avrupa Şampiyonası finalleri! Avrupa Birliği'ne koşan bir Türkiye olarak; bu finallere "Ya gideceğiz, ya gideceğiz. Bu işin başka yolu yok!" *** Yazımı bu kritik maç ve haftanın en önemli olayı F.Bahçe - Ç.Rizespor karşılaşması için plânlamıştım. Böylelikle hem, futbolun "milli bütünlüğümüze olan olumlu etkisi" hem de bu tür maçlarda şahlanan "milli ruh"un aşırıya kaçtığında Milli Takımız'a yarar yerine nasıl bir zarar verdiğini Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Milli Takımlar Sorumlusu Selami Özdemir'in ifadeleriyle ortaya koyacak, özellikle grup maçlarında yaşanan aşırı güven yüklemelerinin sebep olduğu olumsuzluklar sebebiyle İngiltere karşısında düşülen psikolojik durumu yanlışlarıyla örnekleyecektim. Ama, pirenin deve edildiği bu ülkede en son cereyan etmesi gereken şeyler en önce yaşanınca böyle bir yazının böyle bir maç öncesi ne zamanı ne de gereği diye düşündüm... *** Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa Hükümleri'ne saygılı her vatandaşının, kanun karşısında eşit hak ve hürriyete sahip olduğu gerçeğinin bir kişi tarafından bile hiçe sayılması halinde; "adalet" müessesesinin ne ölçüde yara alacağını takdirlerinize sunuyorum. Bu anlayışının bırakın 21. yüzyılı, orta çağda bile kabul görmeyeceği muhakkaktır. Bu ölçü içinde; Türkiye'deki futbol organizasyonun; ana statü, talimat, organizasyon, her türlü plânlanması ve denetlenip, değerlendirilme yetkisinin kanun ile Futbol Federasyonu'na verildiğinin altını çizerek, F.Bahçe - Ç.Rizespor karşılaşmasına bir göz atalım. Maç içinde hakemin değişik zaman dilimlerinde aynı futbolcuya iki kez sarı kart gösterdiği halde oyunda tutması, hakem hatası olmakla birlikte açık bir kural hatasıdır. Kurallara göre maçın tekrarı gerekir. Nitekim, Futbol Federasyonu da bu yönde doğru bir karar almıştır. Ancak?.. Bu doğru karar bile eksik kalmıştır. Hâlâ kafaları meşgul eden sorular var. Soru bir... Maç tekrar edileceğine göre, Ç.Rizesporlu Victoria, hiç oynanmamış sayılan bir karşılamadan dolayı neden cezalandırılıyor? Bu futbolcu tekrarlanacak olan bir maçta neden oynayamıyor? Soru iki... Madem, Victoria'nın kartı geçerli sayılıyor, o halde maçtaki diğer kartlar neden geçerli sayılmıyor? Bu açıkça bir çifte standart ve taraflardan birine avantaj sağlamak değil midir? Soru üç... Diyelim ki, Victoria dikkatsizliği sonucu ya da gerçeği gizleyerek fair-play dışı bir davranış gösterdiği ve ertelemeye neden olduğu için böyle bir cezaya çarptırılmış olsun... Bu durumu tespit ile görevli olan maçın orta hakemi, yardımcıları ve 4. hakem dışındakiler, yani F.Bahçe ve Ç.Rizespor kulübelerindeki sorumlular da seyirci kaldıkları bu olayda en az Victoria kadar suçlu değiller mi? Soru dört.... Hukukta cezalar fiile göre mi, yoksa kişiye göre mi düzenlenir? Yani, bu tarihi hataya sebep olan hakem Ali Aydın değil de bir başka hakemimiz olsaydı, Futbol Federasyonu, başkanı ve yönetimiyle yine aynı tavrı mı sergileyecekti, yoksa kusuru işleyen hakemin lisansını mı iptâl edecekti? Soru beş... Ç.Rizespor yönetimi, gazetelerde yer alan haberlere göre, "Tahkim'e gitmeyeceğiz çünkü güvenmiyoruz. O kurum, üç büyüklerin çıkarlarını gözetmekten başka bir iş yapmıyor" diyor. Bu demecin bırakın ifade edilişini, imâsı bile "Kurumsal kimliğe" duyulan saygı ve güven sorunu değil midir? Soru altı... Yarın, tekrarlanacak bu maçı F.Bahçe kazanır, Ç.Rizespor 1 puanla küme düşerse veya tersi olur, F.Bahçe bu maç yüzünden şampiyonluğu kaybederse, bunun sorumluluğu kime aittir? Soru yedi... Diyelim ki, Ç.Rizespor yönetimi verdiği demecin arkasında durdu ama futbolcusu Victoria "Ortada bir haksız rekabet var. Benimle aynı maçta kart görenler cezalandırılmıyor, ben ise cezalandırılıyorum" diye hakını aramaya kalkar ve işi UEFA'ya kadar götürürse ne olur? *** Futbol Federasyonu'nun yetkili organları bir an önce bu soruların cevabını kamuoyuna vermelidir ki, kurumsal kimliğe duyulan saygı da adalet müessesesi zaafa uğramasın. Aksi takdirde Ç.Rizesporlular'ın söylemi Türk futbolunun üzerinde ilelebet kara leke olarak durur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.