Maçlara gitmeyen danışman "Son 10 yılda sadece 2 kez maça gittim!" Bu bomba gibi sözler, şu an Futbol Federasyonu Başkan Danışmanı ve daha önceleri de MHK Başkanlığı yapan Ahmet Güvener'e ait. Pekii neden bu kaçış? Güvener diyor ki, "Bir dönem beni futboldan soğuttular." O sıra Güvener'in, "Hakemleri korumam altına aldım" diyen dönemin F.Bahçe Başkanı Ali Şen'le yaşadıkları gerginliği hatırladığımızda hak vermemek mümkün değil. Ama, bu tek başına geçerli sebep mi? "Tabii tek sebep bu değil" diyor Güvener; "Yılbaşı gecesi Beyoğlu'nda... Taksim Meydanı'nda magandaların tacizlerini gördünüz mü? İliklerim dondu. Yerin dibine geçtim, utancımdan... Maalesef o insanlar futbol maçlarına da geliyor. Ben o magandaların geldiği yere ailemi nasıl götürürüm? Ailemi götüremediğim yerde de benim işim olmaz!" Bu açıklama üzerine soruyorum: - O halde, niye Futbol Federasyonu Başkan Danışmanlığı'nı kabul ettiniz? "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, diye düşünüyorsunuz değil mi?" - Evet. Güvener manalı bir tebessümle anlatıyor: "Türkiye'de insanlar sadece şikayet ediyor. Bir şeyleri düzeltmek için elini taşın altına koymuyor. Ben de hem şikayet eden hem de sorumluluktan kaçan o insanlardan olmamak için görev aldım. Çünkü futbolu seviyorum ve kalite artsın istiyorum." Bu açıklama üzerine Güvener'e iki kritik soru yöneltiyorum: - Türkiye'de şike yapılıyor mu? "İnsanın olduğu şeyde her şey olur. Yapılmıyor diyemem, olabilir. Ama ben şikeye hiç şahit olmadım." - Peki, Süper Lig 5. şampiyonu ne zaman çıkarır? Güvener umutlu; "Bugüne kadar çıkarmamış olması büyük kayıp... Mutlaka çıkmalı... Ama çıkması için istemek yetmez... Kaliteyi artırmak lazım. Futbolu tabana yaymak lazım... Sokak futbolunu geliştirmek lazım... Futbol, sadece 10 ila 30 yaş arası insanların oynadığı bir oyun olmamalı. Daha üst yaş gruplarındakiler de bu sporu yapabilmeli... Bizde neden Masterlar Ligi olmasın? Bunları tesis etmek için tartışıyoruz." Hayal güzel, bir de gerçekleşse... Hayat hayal Hayat, zamana yenik düşüyor hep... Yaşananlar yaşanmamış gibi hiç! Bir büyük çınar... Bir efsane... Türk basketbolünün babası... Başarıyla tam 23 yıl sürdürülen Federasyon Başkanlığı. FIBA Gençler Komitesi üyeliği... Milli Takım menacerliği... Deplasmanlı 2. Türkiye Ligi'nin kurucusu olmak... Bir insan ömrüne sığacak şey mi? Sığarsa, böyle büyük bir çınar yoğun bakımda yatar mı? Üzüntülüyüm...Çok üzüntülüyüm... Çünkü... Bir büyük spor adamı... Bir büyük gönül dostu... Bir büyük insan... Saygıdeğer Osman Solakoğlu... Hepimizin Osman ağabeyi yoğun bakımda yatıyor işte... "Yapabilecek bir şey var mı?" diye sordum ama, "Durumu ciddi" dedi dostlar... Allah'tan umut kesilmez, hayırlı şifalar verir inşallah... Düşünüyorum da şu hayatın önü hiç... Arkası hiç... Her şey bir rüya gibi... Bir varmış, bir yokmuş. Kısaca hayat hayal... En iyisi dua etmek... Dualarımız senin için Osman ağabey... O çocuklar bizim çocuklarımız Harika bir proje... Üç resmi kurum... Zeytinburnu Belediyesi, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile GSGM İl Müdürlüğü ortak bir proje gerçekleştirmişler. Sokak çocuklarını topluma kazandırma projesi. GSGM İstanbul İl Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler koordinatörü Ahmet Tüzün, "Sporu tabana yayma" adı verilen projeyi anlattığında çok duygulandım. İlçesi'ndeki sokak çocukları en yatkın oldukları spor branşını tespit için teker teker yetenek testine tabi tutmuşlar. Sonuçlar harika... İlçe Kaymakamı Selim Cebiroğlu, Belediye Başkanı Murat Aydın, İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey, GSGM İstanbul İl Müdürü Tamer Taşpınar, İlçe Emniyet Müdürü Selim Kutkan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. Genel Müdürü Ayhan Bölükbaşı, bölgedeki okul müdürleri, muhtarlar ve spor kulübü yöneticileri... Herkes orada... Herkes sokak çocuklarının yanında... Çünkü o çocuklar bizim... Mükemmel bir tablo. Milli Eğitim Müdürü Balıbey'in dediği gibi, "Bu tabloyu görmezden gelemeyiz. Aksi takdirde o sokaklara çıkmak mümkün olmaz". MIHLAMA "Büyük buhranlar büyük insanları ortaya çıkarır." İran atasözü