samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Matthaeus ve gerçekler

A -
A +

Şaşılacak şey!.. Türkiye Futbol Federasyonu teknik direktörler yetiştiriyor. Diplomalı, pırıl pırıl 600 hoca var bu ülkede. Ama çoğu işssiz, kapı kapı iş arıyorlar! Fatih Terim'den sonra yurt dışında görev yapan Muhsin Ertuğral dışında ne üçüncü bir teknik adamımız var ne de bu hocaları yabancı kulüplere sunabilecek uluslararası saygınlığa sahip FIFA menajerlerimiz. Varsa, varlığını ispat etsinler biz de alkışlayalım ama yok! Çünkü, bu ülkede menecerlik, simsarlıkla karıştırılıyor. Hal böyle olunca, yabancı teknik adamlar ülkemizde at koşuruyor. Kaleparoviç, Molnar, Stankoviç, Milne'i, Daumlar, Lucescular, Hagiler ve Matthaeuslar takip ediyor, edecek de. Matthaeus'a "Gelme!" diyecek halimiz yok ! Çünkü bu ligdeki 46 şampiyonluktan 33'ünde yabancıların imzası var. Türk teknik adamların şampiyonluk sayısı sadece 13. Bu tabloda siz yönetici olsanız tercihinizi yerlilerden yana mı kullanırsınız, Allah aşkına söyleyin! Ziya Doğan, Aykut Kocaman ve Rıza Çalımbay gibi teknik adamlarımıza çok büyük görev düşüyor. Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer, Fatih Terim ve Mustafa Denizli gibi şampiyon hocalardan teslim aldıkları Türk teknik direktörlük bayrağını sınırlarımızın ötesine taşıma görevi bu sorumluluk. Duyguların Kralı Hakan Şükür bir duygu adamıdır. Hisleriyle yaşar. Örnek mi? İşte size Şükür'ün futbolunu ortaya çıkaran iki önemli örnek: Biri G.Saray, diğeri Milli Takım'dan. Bu iki forma altında Hakan coşuyor, koşuyor, patriot füzesi gibi patlıyor. Sarı-kırmızı ve ay-yıldızlı formalar içinde Kral'ı seyretmenin keyfi de bir başka oluyor. Çünkü o, bu formalar altında "Fizik+güç+teknik" formülüne oturtulan futbola bir başka açı kazandırıyor, işe "duygu" boyutunu katıyor. Onun için Hakan'ı "Duyguların Kralı" olarak selamlıyorum. Tepe tepe kullanın "Hagi'ye güveniyor musun? G.Saray'ı şampiyon yapabilir mi?" diye soruyor okurlar. "Bilemem" anlamında dudak büyüyorum. Çünkü sarı-kırmızılı renklere gönül verenlerin yüreğinde güvensizlik yatıyor. Onlar, hocasına inanmıyor, yöneticisine güvenmiyor, futbolcusuna "Aman sende, geçen sene ne yaptılar ki, bu sene ne yapacaklar?" diye bakıyor. Haksız da değiller böyle bakmakta. Çünkü Cimbom'un havası muamma. F.Bahçe, 55 bin kişilik stadıyla darphane gibi para basarken, züğürt tüccar konumundaki Cimbom daha nerede oynayacağını bilmiyor. Ali Sami Yen mi yoksa Olimpiyat Stadı mı? Ama La Fontaine'den masallar dinliyor sarı-kırmızılı futbolseverler! Son masalın adı "Seyrantepe!" Varın efendiler, 100. yılda da tepe tepe kullanın bu ham hayalleri. İşte Demirören'in başkanı Gazetecilikte, "Gazetecinin teyp olmadığını" anlatan "Öyle bir soru sor ki alacağın cevap ne malumu ilam olsun ne de içinde gerçekler saklanabilsin!" biçiminde bir öğreti vardır. Biz de Beşiktaş kongresi öncesi başkan adaylarına böyle bir soru sorduk. "Siz aday olmasaydınız oyunuzu kime verirdiniz, niçin?" Maksadımız, başkanların gönüllerindeki gerçek başkanı öğrenmek, işte cevaplar! Yıldırım Demirören, "Eğer aday olmasaydım oyumu Fikret Orman'a verirdim. Çünkü o arkadaşım ve çok iyi bir Beşiktaşlı" (Yönetimindeki Av.Dr. Murat Aksu'nun suflesi ile Reha Muhtar araya girip, 'Başkanımız duygulu biri, gönlündekini anlatıyor ama bu cevabı lütfen kongre öncesi yazmayın. Yalnız şunu bilin ki, Beşiktaş'ı en iyi yönetecek kadro bu kadrodur!') Fikret Orman da "Demirören arkadaşım ama ben aday olmasaydım oyumu Erol Kaynar'a verirdim. Çünkü Erol bey zengin bir vizyona sahip! Beşiktaş'a büyük kazanımlar sağlayabilir." Soruyu maalesef Kaynar'a yöneltemedik çünkü "iletişimcileri" randevu alamayacak kadar beceriksizdi. Affan Keçeci ise en hazır cevap olanıydı, "Eğer mevcut adayları yeterli görseydim bu yarışa hiç girmezdim!" diye kestirip attı. Beşiktaşlılar ise bu cevaplardan habersiz yaptığı seçimde stratejik olanı değil, içinden geldiği gibi konuşan Demirören'i baştacı etti. Şimdi o gönül adamı yine gönüllere sesleniyor. "Gelin birlik olalım! Başarı için gücü paylaşalım!" Bu çağrıya ilk kucak açan da Fikret Orman. İşte Beşiktaş'ın Türk sporuna örnek olacak zenginliği burada, iktidar-muhalefet elele! Ne güzel değil mi? MIHLAMA Karadenizli'nin Karadenizli'ye dostluğu Federasyon Başkanlığı koltuğuna kadardır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.