Üçte üçe doğru bir adım attık... Ama, yine Makedonya karşısında anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi. Fakat bu kez Makedonlar'ın gücünden değil, millilerimizin ilk yarı rakibi hafife almasından zorlandık... Nasıl oldu anlayamadık? Daha maçın başında, Nihat'ın şahane atağına "gooool!.." diye ayaklanıp, sonra da kaleci Milosevski'nin engel oluşuyla iç çekip otururken, terse döndük birden. Hem de çok erken; dakika 2, gol 1!.. Şok golü, "Olur böyle kazalar" diye geçiştirecektik. Ama, dünya üçüncüsü ve grup lideri bir takımın gol sonrasında da inanılmaz hatalarla, rakibe sayısız pozisyonlar verdiğini görünce, "Mağrur olma sultanım, senden büyük Allah var!" tekerlemesini hatırlamasını bekledik, millilerden. Belli ki... Fazlaca havaya girip, düş kırıklığına zemin hazırlamıştı millilerimiz. Oyun disiplinini kaybetmiş, tempo, çabukluk, dayanışma ve yardımlaşma özelliklerini unutuvermişti. Buna karşılık, Liechtenstein beraberliğiyle elemelere başlayan Makedonya, Çin ordusu kalabalıklığında, zengin rezerv bulmuş altın avcıları gibiydi... Trajanov, Hristov, A.Mitrevski ve Şakiri'yle amansızca çullandılar Rüştü'nün koruduğu kaleye... Amaç ve beklentileri yüksekti, Makedonlar'ın... Takım olarak, Türkiye'yi yenip, karizma yapmak, Türkiye pazarında futbolcularına forma kapabilmekti amaçları. "Bu gece zafer gecesi olacak" diyen Makedon teknik direktör N.İlievski de bu amaçla takıma dört adam monte etmişti, Vasoski, Stojanovski, Grozdanovski ve Trajanov... İşte bunlardan sonuncusu, az daha kahraman oluyordu. İlk yarı boyunca, Makedonya atakları ve ona engel olamayan zaafımız sürdükçe, "Avrupa Şampiyonu olacağım... Gruptan birinci çıkacağım..." diyen bir takım, bu denli bir karekter ve kimlik değişimi yaşar mı, diye sorduk kendi kendimize. Çünkü, 3-0 kazandığımız Slovakya maçına göre bir kaç oyuncu dışında değişen fazla bir şey yoktu. Fakat, bütün bunlara gecenin kahramanlarından, sakat sakat sahaya çıkan ve fedakârca oynayan Rüştü engel oldu. Onu her kurtarışında giderek artan coşkuyla, avuçlarımız patlarcasına alkışladık. Okan'ın takdire şayan çabasını ve o zor pozisyonda, millilerimizi ateşleyen golüyle yüreğimiz kabartmasını, bu zor gecenin güzel bir hatırası olarak bir tarafa yazdık. ..Ve gecenin heyecanlı başlamasını sağlayan Nihat'ı, o kaleciyi kulübeye gönderen nefis gol vuruşuyla bağrımıza bastık... Bülent, Ergün ve Emre'yi de iyiler arasına yazdık. Ama, bu med cezir hareketliliğinde geçen gecede, ilk yarıdaki, takım yapısı, oyun anlayışı ve çok ağır ve isteksiz görünen Tugay'ı dikkati çekilecekler listesine ekledik. Umarız, bu durum gelecek maçlara yansımaz.