Yakıştıramadım... "Aurelio'nun Milli Takım'da oynatılmasını bir Türk subayı olarak içime sindiremedim" sözünü MHK Başkanı Mustafa Çulcu'ya hiç ama hiç yakıştıramadım!.. Başka bir şey daha... Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim'e de yanlışı yanlışla düzeltme girişimini hiç yakıştıramadım. Türk futbolunun tepesindeki iki sorumlu insanın kamuoyu önünde "Sen kimsin?" tarzında manasız bir tartışma içine girmeleri akıl alır bir şey değil!... Ayrıca Türkiye, dünyanın dışında bir ülke değil... Şöyle bir dünya futbolunun gerçeklerine bakın... Son Dünya Kupası'nın arşivine girin ve kadrolarına bir bakın... Fransa Milli Takımı'nda özünde Fransız olmayan kaç oyuncu vardı? İsimlerini burada tek tek saymayacağım ama tam tamına 10 oyuncu vardı. Yine, Klinsman'ın yeniden yapılandırdığı Alman Milli Takımı'nda özünde Alman olmayan kaç futbolcu vardı biliyor musunuz? Uzatmayayım, Almanya'yı 2006'da finallere taşıyan kadroda tam 3 Polonyalı mevcuttu. Şimdi sorarım size, Fransızlar ya da Almanlar, Türk insanından daha az mı vatansever? Daha az mı milliyetçi? Daha az mı vatan, millet ve bayrak kavramlarından haberli? Hayır, onlar da en az bizim kadar milliyetçi, bizim kadar vatanperver ama başarıya giden yol için sahip oldukları potansiyeli sonuna kadar kullanıyorlar? Yine tarihe dönün bakın!.. Cihanşümul bir devlet kurmuş olan ve tarihin uzun ömürlü imparatorluklarından birini tesis etmiş olan Osmanlı İmparatorluğu'nda yeniçeriler ülke savunmasının en önemli, en vazgeçilmez unsurlarından biri değil miydi? Burada önemli olan amaca hizmet etmek... O bakımdan Fatih Terim'in ön liberoda daha iyisini buluncaya kadar Mehmet Aurelio'yu Milli Takım'da oynatma uygulamasını bir spor yazarı olarak sonuna kadar alkışlıyorum. Lütfen sorumlu beyler, bir sözü etmeden önce "ne getirir, ne götürür?" diye kırk kere düşünün!.. > Papila SOS veriyor Cem Papila benim inandığım ve her ortamda savunduğum hakemlerden biridir. Ancak! O inandığım hakem, şu günlerde SOS veriyor. Maalesef yönetimi bir facia! Hele, Vestel Manisa - G.Saray maçında vermediği iki penaltı ve iptal ettiği bir nizami golden sonra, kararlarının altında ezilip G.Saray lehine çaldığı o uydurma penaltı tam bir fiyasko!.. Aman dikkat Cem Hoca!.. Kolay yükselmediğin o basamaklardan tepe taklak düşme! Çünkü bu sadece senin düşüşün olmaz, model olduğun Türk hakemliğinin de notunu kırar! Unutma ki, bu satırın yazarı, bu sonuca tesir eden en büyük hakem hatasına rağmen hâlâ sana inanmaya devam ediyor. Çünkü senin art niyetli olmadığına inanıyor! Lütfen titre ve kendine dön!.. Geriye dön ve bir muhasebe yap! Seni bu denli büyük yönetim yanlışlarına düşüren şey ne? Muhasebeni öyle yap ki, seni olumsuz etkileyen olaylardan kendini kurtar ve sana güvenenleri mahçup etme! Çünkü daha çok gençsin ve unutma ki, Türk futboluna uzun yıllar hizmet edebilecek bir konumdasın... > Psikologlar nasıl yorumlar? Kimseye "Nezaket" dersi verecek değiliz. Ancak, Star TV'den Serhat Ulueren'in F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile yaptığı özel röportaj gazetecilik adına ne kadar önemli ise nezaket kuralları adına da o kadar düşündürücü. Belli ki, Ulueren çok iyi niyetli, F.Bahçe Başkanı'nın F.Bahçe'ye neler kazandırdığını anlatmayı amaçlamış!.. Fakat hayır! F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım tetik üstünde, "Ya bir tuzak soru olursa" diye barutunu hazırlamış, ateşlemeyi bekliyor. Buna rağmen Serhat bütün samimiyetiyle sorulması gereken soruları yöneltiyor. Aziz Bey ise muhatabının yüzüne bile bakmadan kameraya arkasını dönerek konuşuyor. Oysa arkasını döndüğü şey sadece Serhat Ulueren değil, o ekrandan o röportajı izleyen milyonlarca insan! Ne çirkin bir görüntü! Röportajı izlerken F.Bahçe, spor ve spor adamlığı adına üzülüyorum. Yazık!.. Bir insan bu kadar güzel şeyler yapıp da bu kadar kötü nasıl anlatabilir? Ortada kesin bir sorun var! Ancak bu sorunu biz değil, yorumlasa yorumlasa sadece psikologlar yorumlayabillir. Ulueren'in yerinde olsam o röportaj görüntülerini bir de psikolog görüşüyle yeniden yayınlarım. > En başarılı seçici Bu ülke futbolunda milyarlarca dolar her yıl havaya gider ve bir çok kulüp en isabetli transferi yapayım derken, şapa otururdu. ..ve bu kulüplerin başında da düne kadar Beşiktaş gelirdi. Fakat o Beşiktaş Tigana ile çok değişti... İşte ispatı; Gökhan Güleç, Bobo, Burak ve Delgado! Hepsi de tam isabet... Bravo, en başarılı seçici Tigana'ya. Fransız hoca, Beşiktaş'a hiç bir şey kazandırmasa da bu yıldızları kazandırmış olması yetmez mi?