Ünal Aysal ve ekibini yürekten kutluyorum, Kupa Amerika öncesi çok önemli bir ismi G.Saray'a transfer edip, Türk futboluna armağan ettikleri için. Gidiyorsunuz, çok büyük kariyer patlaması yapacak bir kaleciyi sessiz sedasız, renklerinize bağlıyorsun. Hem de, değerine değer katmadan. Hem de "4 yıllık protokol" ile. İşte "yönetim başarısı" diye ben buna derim. İşte hedefi tam merkezinden vurmak budur. Kim mi, bu isim. Uruguay Milli Takımı'nın kalecisi Fernando Muslera. Onu, Kupa Amerika'da Arjantin'e karşı seyrederken kendi kendime; "Bir kaleci takımını tek başına yarı finale nasıl taşır?" diye sordum. Cevabını da yine o maçta "Kalende 5 saniyede iki kritik kurtarış yapan ve seri penaltılarda Tevez'in penaltısına 'dur' diyen Muslera olursa, yarı finale taşınmak hiç sorun olmaz" diye verdim. Özetleyelim, Claudio Taffarel'i kaleci antrenörü olarak getirme başarısını gösteren G.Saray Yönetimi, Muslera transferi ile hem kendi içindeki "1 numaralı krizi" kökten çözdü, hem de buhranlı günler geçiren futbol menümüze kaymaklı kadayıf servisi yaptı. Artık Muslera'yı G.Saraylı olan da olmayan da hayranlıkla seyrebiledecek. MIHLAMA Bir insanı küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmek de korkaklıktır. (Kızılderili atasözü) Demirci'ye açık mektup! İçim sızlıyor; "Barcelona, Neymar'a 50 milyon euro öneriyor" Ne demek, "50 milyon euro?" İstanbul'un göbeğinde 130 M2'lik bin daireli bir site. 20 farklı sektörde orta ölçekli 50 fabrikada bin kişiye iş, aş ve umut kapısı. Bitmedi, 11'er dersaneli 220 okul. Süper Lig'de Karabük, Samsun, Orduspor gibi 5 kulübün yıllık bütçesi. Daha sayayım mı; bilmem kaç bin kilometre yol. Asıl konuya gelelim; 70 milyonluk bu ülkede; Neymar gibi 70 yetenek yok mu? Var... Peki, onları yetiştirmek zor mu? Değil... Ama sistem üretime, verimliliğe, kaliteye değil de dedikoduya odaklı olunca, sonuçta hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor. Oysa elin adamı Neymar gibi gençleri bulduğunda nadide bir çiçek gibi özel hocalar ve programlarla yıldızlaştırıyor. Ama biz, 70 milyonda bir yakaladığımız yetenekleri gül yaprağı gibi avucumuzun içinde solduruyoruz. Yazık!... Buradan Beşiktaş'ın genç yeteneği Muhammed Demirci ve onun gibi yeteneklere sesleniyorum; kendi geleceğinizi sakın başkalarının ellerine bırakmayın!... Bir dünya yıldızı nasıl hazırlanıyorsa, siz de öyle hazırlanın. Özel hocaysa, özel hocayı talep edin. Kısacası fırsat eldeyken zamanı değerlendirin ki, sahip olduğunuz yetenekler bir kuş gibi uçup gitmesin. Aziz Yıldırım'ın şifresi! Gözlerimi göğe dikmiş, bakıyorum boş boş... Hayır, sadece Serdar Adalı'nın futbolumuza kazandırdığı yıldızları saymıyor, "Aziz Yıldırım ile Adalı'nın yolları sadece futbolda mı kesişiyor?" diye düşünüyorum. Dikkatimi, F.Bahçe Başkanının ettiği iki cümle çekiyor: İlki; Mehmet Ali Aydınlar'ın TFF Başkanlığı gündeme geldiği günkü, "Büyük tiyatro oynanıyor" deyişi... Ki, o gün Yıldırım'a gülmüştüm. İkincisi; şike ve teşvik kapsamında göz altına alındığı günkü, "İhale bana kaldı" sözü... Sahi; Yıldırım'ın sözünü ettiği neyin ihalesi ve düzenleyeni kim? Kasttetiği tiyatronun senaristi kim ve o oyunda F.Bahçe Başkanına "Erol Taş" rolünü kim, neden uygun gördü? ..Ve asıl merak ettiğim bu oyunun finalinin nasıl olacağı? Gol böyle atılır! Fikir kime ait bilmem!.. Ama; Beşiktaş'ın şu üstüne gölge düşen kupayı, "Lekesiz olduğu anlaşılmadan kabul edemem" diye TFF'ye iade edişi var ya, beni mest etmeye yetti de arttı. Sizin yorumunuz ister, "Zorunlu kabulleniş" olsun, isterse "Beşiktaşlılık duruşu" hiç fark etmez. Benim bu diplomatik davranış için yorumum net; "Utanç tablosu"ndan büyük bir "Onur" çıkarmaktır bu hareket. Futbol diliyle de, kitaplara yönetim dersi olarak geçecek, "Gol böyle atılır" denilen bir zeka, beceri ve liderlik ustalığıdır. Bravo,Yıldırım Demirören Başkan... GÜNÜN SORUSU Yeni Başkan hangisi? F.Bahçe'nin Aziz Yıldırım'dan sonraki başkanı kim olacak? Ali Koç mu, Sadettin Saran mı, yoksa Murat Ülker mi?