Ne Daum ne de Hagi

A -
A +

Lig TV'deki program sonrası, "İlk yarının en başarılı teknik adamı kim?" şeklinde bir soruya muhatap oldum. Soruyu soran cevabı "Christoph Daum değil mi?" diye empoze etmek için acele etti. Sordum, "Niçin Daum?" Dedi ki, "F.Bahçe onunla Süper Lig'de lider, Avrupa'da yoluna devam eden tek Türk takımı. Şampiyonlar Ligi'nde 9 puan topladı... Üstelik, yönetime de transferde çok para harcatmadı". Sordum, "İlk yarının en başarılı teknik adamı olmak için yeterli mi bunlar?" Dedi ki, "Daha ne bekliyorsunuz? Daum ilk yarının teknik adamı olmayacak da George Hagi mi olacak?" "Hayır" dedim "Ne Daum ne de Hagi!.. İkisi de oturmuş, sorunlarını çözmüş, nüfus avantajına sahip kulüplerde teknik adamlık yapıyorlar. Yarışa diğer teknik adamların önünde,1 değil, 2, hatta 3-0 önde başlıyorlar". Dedi ki, "Del Bosque çok daha zengin imkânlara sahip ama Beşiktaş'ın hali ortada". Güldüm, "Doğru da, Del Bosque zaten tartışmanın dışında. İspanyol teknik adam 10 şiddetinde deprem yaşamış bir kulübe geldi. Moral olarak çökmüş, inancını kaybetmiş, oyuncularını kaybetmiş, şampiyonluğu kaybetmiş bir takıma geldi. Yeni yönetim, yeni teknik kadro, yeni oyuncular ve Süper Lig'in ilk 5 maçını stad bakımı sebebiyle deplasmanda oynayan bir takım. Böyle bir ortamda Del Bosque'yi sihirbaz yerine koyup, şapkasının altından tavşan çıkarmasını beklemek ne kadar gerçekçi olur?" Sordu, "O halde sizce ilk yarının en iyi teknik direktörü kim?" Dedim ki, "F.Bahçe, ilk kez tesis ettiği istikrar ve huzur ortamı içinde yıllardır hayalini kurduğu Şampiyonlar Ligi'nden elenmemiş olsaydı tereddütsüz ben de Daum'u ilk yarının teknik direktörü olarak ilân ederdim. Ama Şampiyonlar Ligi'nde korkusuna yenik düşen Daum'u bu şartlar altında yılın teknik direktörü ilân etmem mümkün değil. Çünkü bu, sınırlı imkanlara Denizlispor'u başarıya taşıyan Giray Bulak'a da Ç.Rizespor'u atağa kaldıran Rıza Çalımbay'a da haksızlık olur". Ümit'siz vaka Adı Ümit Karan!.. Takımı G.Saray! Yeteneği süper!.. Forma şansı bulduğu her maça ne yapıp edip bir gol sığdırıyor. Ama... Disiplin ve uyum sorunları yüzünden istenmeyen adam ilân edilmiş durumda. İkazlar kâr etmiyor... Burnun dikine dikine giden Ümit'in durumu kelimenin tam anlamıyla "Ümitsiz bir vaka". Yazık!.. İlhan Mansız gibi onu da kaybetmek üzere futbolumuz!.. Umarım ve dilerim, Hagi "Hoşgörü" sınırını biraz daha zorlar, Ümit de hocasının kurallarına ve prensiplerine bütün futbolcular gibi uymayı başarır da bir yanlış kangren olmadan çözülür. Geçmiş olsun Süleyman ağabey Işık Sigorta'nın yarışmasındayız. Jüri üyeliği yapan 60 kadar spor adamı var. O an, jüriye şok bir haber geliyor: "Beşiktaş'ın onursal başkanı Süleyman Seba, Memorial Hastanesi'nde anjiyo oldu". Herkes şaşkın!.. Daha doğrusu, Beşiktaşlı olan da olmayan da üzgün... G.Saraylısı, Fenerlisi, Trabzonlusu, Denizlilisi, Malatyalısı öyle derin bir üzüntü içine giriyor ki, anlatamam. Bu üzüntünün bir tek açıklaması var... O da, Süleyman ağabeye duyulan saygı. Yani, seviliyor ve sayılıyor olmanın güzelliği. Süleyman ağabeyi bu kadar saygın kılan güç, onun mütevazı ve spor adamlığı çizgisinden hiç sapmayan hayat tarzı. Yani daima Fair - Play kuralları içinde kalması. Geçmiş olsun onursal başkan... Allah, hayırlı uzun ömürler ihsan eylesin. İstifacılardan ne olur? Spor adamlığı da spor yöneticiliği de başka bir şey... İyi günde, kötü günde fedakârlık ister. Beşiktaş'ta yönetimin bir bölümü maalesef bu açıdan sınıfta kaldı. Mali Genel Kurul'u beklemeden istifa ederek seçimde kendilerine güven duyup, oy verenlere karşı ağır bir kusur işlediler. Bu kusurun bedeli ne mi olur?.. Ödül! Tıpkı bir önceki dönemde istifa eden Yıldırım Demirören gibi bu istifacılardan biri yarın Beşiktaş'a başkan olursa hiç şaşmam.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.