Ne kazandık?

Niyet ne, akibet ne? Niyet, A Milliler, "Fransa ile maç oynadı" desinler mi? Yoksa, 2010 Dünya Kupası için Türkiye'yi taçlandıracak iskeleti olgunlaştıracak, yeni oyuncuları bulup, ortaya çıkarmak ve sistemi - takım taktiğini ona göre oturtmak mı? Çözemedim!.. Fatih Hoca'nın niyetini dün. Sen, Azerbaycan karşısında savunmanın göbeğinde harika oynayan iki genç, Eren ve Ceyhun'u kulübeye çek, Gökhan - Hakan ikilisiyle başla ve 35'lik İbrahim Üzülmez'i oyunda tut. Hem de Anelka ve Sagna'nın inanılmaz atakları karşısında, duygu + fizik olarak düştüğünü göre göre, katlan İbrahim'e! Olacak iş mi, bu? Oysa; millilerimiz; Fransa'yı dün geceki kadar hiç böylesine ısırmamıştı, o şiddetli yağmura ve ağır sahaya rağmen. İlk yarım saatte Anelka ve Benzema'nın Volkan'ın soğukkanlılığıyla etkisiz kılıp, savuşturulan atakları ile kontrol altına alınan maçta, millilerimiz, şöyle bir yüklenip, tempo artırdıkça, Fransızların ayağının nasıl çarşafa dolaştığı görülmeye değerdi. Hele, Mevlüt'ün indirip, Tuncay'ın iki Fransız'ı çalımlayarak, "Al da at" diye Arda'ya yaptığı orta; tek kelimeyle muhteşem bir organizasyondu. Ama o harika organizasyon, klasik son vuruş hastalığımıza takılıp kaldı. Ama o sırada geride verilen geniş boşlukta Anelka'yı kaçırdık ve İbrahim'in hatasıyla penaltıya davetiye çıkararak, belki de galibiyete bu kadar yakın olduğumuz bir maçta Fransa'ya boyun eğdik, İbrahim'e katlanıp, penaltıya davetiye çıkararak! Benzama'nın penaltı golü müydü, bizi çıldırtan yoksa, kendini tutamayıp, sahaya inenler mi? Yazık!.. İbrahim'e de Milliler'e de çizilen o çirkin görüntülere de... Sorarım size, bir acı tecrübeden başka şimdi biz ne kazandık?