O gurur Fenerbahçe'nin

A -
A +

Kimse kıskanmasın arkadaş! Bu sezon da altın madalya F.Bahçe'ye yakın!.. Ne G.Saray, ne Beşiktaş ne de Trabzonspor!... Hiç ama hiçbiri!.. F.Bahçe'nin hayallerinin bile yanına yaklaşacak gibi değil. Aziz Yıldırım ve ekibi, gerçekleştirdikleri F.Bahçe Standartı'yla futbolumuzda birer yıldız gibi yükseliyorlar. Helal olsun... F.Bahçe bu alemde tek tabanca... Neden? Tribün zenginliğinden değil elbette, o zaten biliniyor... Yöneticilerinin para babaları olmalarından dolayı hiç değil, o da herkesçe biliniyor. O halde bu övgü neden? Her alanda; yönetim, kadro, takım, teknik adam ve oyuncu bütünlüğüyle; istikrar, başarı, devamlılık, zafer ve gurur veren sonuçlara imza attıkları için!... 30 yıl aradan sonra iki yılda iki şampiyonluk... Sadece Appiah takviyesiyle İngiliz devi Everton önünde elde edilen 5-0'lık ezici skorla yıldızlaşan bir takıma sahip oldukları için.. Kulüp modernizasyonunda doğru işler yaptıkları için... G.Saray'ın yıllardır diline doladığı halde hayeline bir kazma dahi vuramadığı halde 52 bin seyirci kapasiteli modern stadyumu imrenilecek şekilde inşa ettikleri için... Parmak ısırtan güzellikteki Samandıra Tesisleri, alt yapı yatırımları, F.Bahçe TV'si, dergisi, Batı'daki çarpıcı örneklerinden hiç eksiği olmayan örnek müzesi, 10 milyon dolarları bulan fenerium spor ürünleri marketi ve "Ben Avrupa devi olmaya oynuyorum" diyen iddialı duruşuyla bütün övgüleri hak ediyorlar!.. Şimdi bu gurura Avrupai bir taç yakışır... O da herkesin özlemini duyduğu Şampiyonlar Ligi!... Belki kupa değil ama en azından bir yarı final... Hele bir isteyin, neden olmasın? Siyah-beyaz gece! Laf aramızda, Beşiktaş Kulübü Başkanı sayın Yıldırım Demirören başkana üzülüyorum. Çünkü; işi gerçekten zor! Bir yönetim düşünün; Beşiktaş'a vizyon ve misyon kazandıracak projeler hazırlasın. Türk sporuna örnek olacak bir taraftar profili hayaliyle İnönü Stadı'nı kapatıp, Siyah-beyaz geceyi tertiplesin. O gecede o kulübün başkanı kürsüye çıkıp; "Küfür etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz!" temennisinde bulunsun. İşte tam o sırada siyah-beyaz tribünlerden başkanı can evinden vururcasına rakip takımlara koro halinde küfürler yükselsin. "......" Olacak şey mi bu? Defalarca ama defalarca ikaza rağmen dakikalarca sürsün o nahoş durum... Başkan üzgün... Aklı selim Beşiktaşlılar, üzgün ve öfkeli... Ne büyük utanç!... Bitmedi... Siyah-beyaz geceye gelenler sanki kongreye gelmiş gibi şimdiden 2007'nin seçimleri için tribünlerde kulisler yapıyorlar. Sebep mi; Ailton hâlâ gelmemiş de ondan... Güler misin, ağlar mısın!... Bir büyük yanlış F.Bahçe yönetimi için gönülden alkışlarımızı yolladık. Ama üzülerek öğrendik ki F.Bahçe Haysiyet Divanı, Kemal Belgin gibi bir fikir adamına üç yıl kulüpten uzaklaştırma cezası vermiş. İnsaf beyler! Belgin ustanın suçu ne, adam mı öldürdü yoksa banka mı hortumladı? Söyleyin lütfen hangi yüz kızartıcı suçu işledi? Hayır hayır, onun suçu olsa olsa düşünmek ve düşündüklerini kamuoyuyla paylaşmak olabilir. Bunun için de ceza kesilmez. Anlayamadığım bir şey daha, sayın başkan Aziz Yıldırım diyor ki, "Benim ilgim yok!.. O kararı Haysiyet Divanı vermiş!" Umarım öyledir... Buna da inanmak da isterim. Yine de cezaya hayır... Hele hele böylesine...Bir yanlışın doğru gibi savunulması kadar korkunç bir şey olamaz... Bırakın ceza kesmeyi, F.Bahçe'yi gerçekten dünya kulübü yapacak fikirler de fikir adamları da hür yaşasın. MIHLAMA Düşünmek kolay, yapmak zordur. Dünyada en zor şey düşünüleni yapmaktır. (Goethe) Spor yazarlığı: Dinamizm Bakıyorum da medyanın tozunu spor yazarları atıyor. Mesela; Hıncal Uluç... Mesela; Fatih Altaylı... Mesela; Altan Tanrıkulu... Mesela; Rauf Tamer... Uzatmayalım... Bugünlerde spor yazarları revaçta... Çünkü hepsi dinamik ve aktüalitenin içindeler... Medya spor yazarları sayesinde hareketli... Sevgili Altaylı'nın Hürriyet'i bırakıp, Sabah'a geçişi büyük gürültü kopardı. Dilerim orada mutlu olur. Ama dedikoduların bini bir para... Daha ilk haftasında Fatih'in renkliden siyah sayfaya atılışını bir karizma kaybına bağlayanlar var. Daha neler neler... Hepsine kulaklarımı tıkadım. Ama sevgili Kenan Erçetingöz'ün iddasını dikkate aldım. Hemen belirtelim Kenan da eski bir spor foto muhabiri. Gerçi sonra medyada önemli görevlerde bulundu ama. Diyor ki Kenan, "Şimdi transfer sırası Hürriyet'te... Sabah'tan intikamını Hıncal Uluç'u transfer ederek alacak!" Gerekçelerini burada açıklamadığım iddiaya güldüm. Bir kere Hıncal Uluç, Fatih geldi diye Sabah'ı bırakmaz. Çünkü Altaylı ile Uluç birbirine rakip değildir, varlıkları birbirini zayıflatmaz güçlendirir. İkincisi ne Fatih, Uluç ustanın rahle-i tedrisinden geçtiğini inkâr eder ne de Hıncal abi bu gerçeği bir koz olarak kullanır. Hıncal usta Sabah'ı bırakmaz mı, bırakır... Onun da sebebi Fatih olamaz, olsa olsa o sebep, kadir kıymetinin bilinmediğine inanması olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.