Tenekeden pırlanta kalitesinde mücevher üretme becerisi gösteren bir usta işi eseri: G.Birliği OFTAŞ!.. Üç yılda iki basamak birden yükseldiler. Üçüncü Lig'den Lig A'ya geldiler. Ancak durmadılar... Daha ilerisini hedeflediler... Şimdi, Süper Lig yolunda ilerliyorlar. Tebrikler G.Birliği OFTAŞ!.. Futbolumuzdaki bir ilk... Üniversitelerde, spor akademilerinde ve futbolun her biriminde başlı başına incelenmesi gereken bir ilk!.. En birinci özellikleri, Türkiye'in en genç kadrosuna sahip olmaları... Seçkin Getbay ve Onur Garip 18, Kemal Akbaba 19, Volkan Nadir Yılmaz 20, Orhan Şam, Çağatay Tekin, Murat Kalkan 21, Selahattin Selçuk Özkan, Gökhan Gönül. Şener Özcan, Remzi Giray Kaçar, Mehmet Emrah Özkan 22, Kemal Yıldırım, Ahmet Cem Gençtürk, Serkan Atak, Cemal Taşlı, Ümit Tütünci, Bülent Kocabey 23, Eren Özen, İlhan Eker, Ferhat Odabaşı 24 ve Kenan Çamoğlu ile Murat Selvi 25'inde... Dikkat ediniz, bu kadrodaki hiçbir isim "yıldız" değil ama futbolları yıldızları kıskandıracak ölçüde, göz kamaştırıcı. Hocalarının adı da ne "Tigana", ne "Gerets", ne de "Zico"... G.Birliği OFTAŞ'ın değerine değer katan isim; bir dönem F.Bahçe ve Göztepe formasını da giyen G.Birliği'nin efsane futbolcusu Metin Diyadin. Yani içimizden biri... Efendi, ciddi, çalışkan ve sporcu ailenin sporcu evladı. Babası eski hakemlerimizden Erdoğdu Diyadin... Kardeşi ise spor yazarı Osman Diyadin... "Sistem varsa başarı da var" felsefesinden hareket eden Metin Hoca, "Kendi yıldızımı kendim yetiştireceğim" diye yollara düşmüş. Kendi doğrularıyla şekillendireceği genç, pırıl pırıl bir takım kurmuş... Oysa başlangıçtaki amaç, G.Birliği A Takımı'na oyuncu yetiştirmek. Tıpkı İspanya'daki Real Madrid Castilla ve Almanya'daki Bayern Münih Amateur örneklerinde olduğu gibi. Fakat!.. Üç yılda takım öyle bir yol almış ki, "ast" olmuş "üst". Yönetim sanatının piri Cavcav bugünleri çok önceden görmüş... 5 yıl önce 15 milyar liraya aldığı ASAŞ'ın ismini değiştirip, önce G.Birliği ASAŞ yapmış... Sonra takım, 2. Lig A'ya yükseldiğinde ASAŞ yöneticilerine demiş ki, "Yok öyle üç köfteye bir ekmek. Ya, 75 milyar lira verirsiniz ya da ben takımın adını değiştiririm." ASAŞ'lılar yanaşmayınca G.Birliği Basın Sözcüsü Muammer Akyüz ile el sıkışmışlar ve 2006'da G.Birliği ASAŞ olmuş, G.Birliği OFTAŞ.. İşte, bugünkü OFTAŞ, o 75 milyar lira ile kurulmuş!.. G.Birliği OFTAŞ'ın bir özelliği de şu... Bir kulübün profesyonel liglerdeki 2. tek takımı oluşu... İşte bu noktada tedbirini almış İlhan Başkan. Hemen olağanüstü kongre ile iki kulübün yasal bağlantısını koparmış. G.Birliği Oftaşspor Kulübü Başkanı Turgay Kalemci ve yönetici Hayri Güler, G.Birliği'ndeki görevlerinden, Serdar Ulusoy, Bolkan Başeğmez ve Cüneyt Üstündağ da G.Birliği Oftaşspor yönetiminden ayrılmış. G.Birliği ile birlikte İlhan Cavcav Tesisleri'ni kullanan G.Birliği Oftaşspor, TFF'ye kayıtlı yazışma adresini de değiştirmiş. Tek sorun maçlarını oynayacağı stat... Onu hallettiler mi, mesele kalmıyor, Beş yıl önce adı ASAŞ olan ve mali kriz sebebiyle 15 milyar liraya satılan kulüp şimdi 20 milyon dolara alıcı bekliyor. O alıcı da hazırda bekliyor... Adı, Süleyman Bölünmez... Şimdi söyler misiniz, Türkiye'de son 5 yılda G.Birliği OFTAŞ'tan daha fazla değerine değer katan bir kurum var mı? Duyan, bilen ve gören varsa lütfen söylesin! --------- >>> 20 trilyonun kavgası Güler misin ağlar mısın? Uluslararası Spor Mahkemesi diye bilinen CAS üyesi Prof. Kısmet Erkiner, Memorial 11 Altın Adam Jürisi'nde, "Del Bosque öyle sağlam bir sözleşme yapmış ki Beşiktaş, İspanyol teknik adama 20 trilyon ödemek zorunda" deyince ortalık karıştı. Beşiktaş Genel Sekreteri Kenan Öner, "Burada Beşiktaş'ı yıpratmak için tezgah kurulmuş. Bu açıklamaların ne anlamı var? Beşiktaş da bu ülkenin takımı. Madem, bu kadar biliyordunuz, gelip bize neden anlatmadınız?" diye sitem etti. Eee... Erkiner bu... Bazı hukukçuların "CAS'ta kasap, manav, bakkal toplanmış... Kendilerine göre karar alıyor" diye tarif ettiği kişilerden değil. Kadir Has Üniversitesi'nde Öğretim Üyesi o. Prof. Erkiner'le polemiğe giren, yanar. Nitekim öyle de oldu. Hoca, aldı mikrofonu eline başladı ders vermeye... "Bir, ben kasap değilim. İki, Beşiktaş'ın bu ülkenin takımı olduğunu ben de biliyorum. Üç, durumu öğrenir öğrenmez, Beşiktaş Kulübü Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ile irtibata geçmek istedim, randevu da aldım. Ama benimle görüşmediler!" Bu sözlerden sonra Öner Beyin yerinde olun da ayıklayın bakalım pirincin taşını... Ayıklanacak gibi değildi. en az Del Bosque'nin tazminatı kadar karışıktı konu. Ancak karışık işi çözecek olanlar ise hâlâ barışık değil birbiriyle! Allah aşkına neyin peşindesiniz? Bu noktada "Kendi düşen ağlamaz!" diyeceğim ama düşen yöneticiler değil, kasası boşaltılacak olan Beşiktaş olacağı için onu da diyemiyorum. Lütfen inadı bırakıp, çözüm için bir araya gelin, istişare edin... ------- >>> Maşallah! Ligin ikinci yarısı ile birlikte inanılmaz bir değişim yaşayan K.Erciyesspor'a... Başkanı Ziya Eren'e, yöneticilerine, teknik direktörü Bülent Korkmaz ve mavi - siyahlı kulübe hizmeti eden futbolcuları, doktoru, masörü, malzemecisi ile tüm yardımcılarına! MAŞALLAH! Zoru başardılar, 7 maçta 14 puan toplayarak! İlk yarıda son sıraya yerleşmiş iken, umutlarını yitirmiş, yönetimi istifa etmiş ve "averaj takımı" hüviyetine bürünmüş iken, silkinip, çıktılar... İki basamak birden yükselerek, "K.Erciyes bu ligde kalıcı!" görüşünü taraflı tarafsız herkese kabul ettirmek. Ancak, şimdi maratonun en zor etabına geldiler. Geldikleri noktada K.Erciyes'i ard arda üç dev maç; G.Saray, Trabzonspor ve Beşiktaş bekliyor. "Her maç final" diyen Erciyesliler eğer bu etabı geçemezlerse, bir cuval inciri berbat edecekler. ..ve son yıllarda "bir ekip nasıl yükselir"in en güzel örneğini veren bu takıma yazık olacak! ------- >>> SözleşME!.. Kayserispor'un hocası Ertuğrul Sağlam çok zeki biri... Prof. Kısmet Erkiner'e rica etti; "Hocam... Del Bosque'nin sözleşmesinin bir örneğini alalım da, anlaşmalarımızı biz de ona göre yapalım!" Erkiner, "Tamam" dedi ama ülke gerçeklerini bildiği için bıyık altından da gülmeye başladı. Sahi, İspanyol teknik adamın sözleşmesinin bir benzerini, Türk teknik adamlarla yapacak yönetici var mı bu ülkede, yok! Diyelim ki, Haluk Ulusoy gibi iyi tarafına geldi de Milli Takım'ın eski hocası Şenol Güneş ile olduğu gibi böyle bir sözleşmeyi yaptı. Pekii bu sözleşmenin şartlarına uyar mı taraflar, hayır! Bu ülkede "sözleşilir" fakat o "SözleşME"nin şartlarına uyulmaz!.. "Ya sözleşmemin şartlarını yerine getirirsiniz yada ben yapacağımı bilirim" diye adliyenin yolunu tuttuğunuzda ise bu ülkedeki bütün kapılar yüzünüze kapanır. Hiçbir kulüpte iş bulamazsınız. Adınız "paracı, geçimsiz ve uyumsuz"a çıkar. Maalesef, gerçek bu kadar acı. Bu şartlar altında Del Bosque sözleşMEsini yapsanız ne olur, yapmasanız ne olur? Del Bosque gibi hakkınızı arayabilir misiniz?