Pektemek'e "gazi" mi diyeceğiz?

O ne "iştah"tı öyle? Pardon yoksa "hırs" mı, demeliydim. Daha maçın başında Veli'nin füzesi ile golü bulan Beşiktaş, Akhisar'ın üstüne öyle bir yüklendi ki, ikinci golün geleceği gün gibi aşikârdı. Nitekim geldi de...

Mustafa Pektemek'in o havada asılı duran jeneriklik kafa golü ve Motta'nın "Biz bu anı idmanda çok prova ettik" havasındaki ortası takdire şayandı. Kutlarım.

Ancak Pektemek'in yıldızı düşük, hemen sakatlanıp kan içinde kaldı.

Beni şaşırtan yürekleri dağlayan o görüntüsü ile maça devam ettirilişiydi.

Tamam, anladık; Pektemek "gol" demek de söyleyin hangi gol bir futbolcunun sağlığından daha değerli olabilir?

Almeida'sız Beşiktaş'ı bu kadar hırslandıran ne Slaven Biliç'in taktik düzeni ne de Akhisar'ın oyuna tutuk başlamasıydı.

Kartal'ın duygularını azdıran Kayserispor yenilgisi ile ligde ikinci olma fırsatını altı tepki içinde sunan Mancini'nin G.Saray'ı idi.

Şu kadarını söyleyelim ki Beşiktaş, fırsatı çok iyi değerlendirdi.

Erken goller "zor" diye düşünülen Akhisar engelini kolaylaştırdı.

Ama Beşiktaş'ın Cenk'i de sakata çıkaran "Kanımızın son damlasına kadar" diyen o kafası, Pektemek'i de riske attı. Yazık! Böyle saçmalık olmaz, olmamalı.

Ahh Bilic, nerde kaldı senin sanatçı ruhun?

Sevgili Bülent Yıldırım Hocam o haldeki sporcu maça devam eder mi, diye bir boks hakemine sor lütfen.

İnanın o kan görüntüsü binlerce insanın futbol keyfini kaçırdı dün gece.

Acaba diyorum, kulüp doktoru Olimpiyat'ı Arena, futbolu da gladyatörlerin oyunu mu sanıyor?