Hepsi yalan, bu sahi. Efsane bitti. Tıpkı bir masal gibi. Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte olan dev Ersen Martin adlı bir genç yıktı. Dakika 60... Ersen Martin, Servet'in kafayla aşırdığı topa, öyle bir çaktı ki; Mondragon'un seyretmekten başka şansı yoktu. İşte o gol, G.Saray'ın bütün hayallerini yok etti. Cimbom, Denizlispor'u yenip, 8'de 8 yapacak ve Terim'in ilk dönemindeki üst üste kazandığı 8 maçlık rekoru egale edecekti, olmadı! Bir galibiyetle, lider Beşiktaş'la olan puan farkını kapatacak, yara saracaktı, psikolojik olarak rahatlayacaktı. O da olmadı. İstanbulspor maçında Lukunku'ya tahammül edemeyen sarı-kırmızılı tribünlerin "oynasın" dediği Arif, Denizli önünde dalya yapıp 100.golüne ulaşacaktı. O da olmadı. Çünkü G.Saray'ın karşısında fiziği, tekniği düzgün, taş gibi, boyun eğmeyen bir Denizlispor vardı. Rıza Çalımbay, rakibini Fatih Terim'den daha iyi analiz etmişti. G.Saray'ın en zayıf tarafını orta saha olduğunu biliyordu. Bu bölgeye Mustafa Özkan'ı da çekerek, 5 kişilik bir yığınak yaptı. Yetinmedi. G.Saray'ın en tehlikeli 3 adamını Revivo, Ümit Karan ve Arif'e adam adama markaj yaptı. İsmet tek vuruşlar dışında Revivo'nun top yapmasına izin vermedi. Servet ise havada ve yerde Ümit Karan'a top bırakmadı. Arif'e geçit vermeyen ise Özgür'dü. Sonuç? G.Saray zafer beklediği bir gecede, sefil oldu. Hem de, son İstanbulspor maçına göre daha iyi oynadığı bir gecede kaybetti. Benimse gözüm, tribünde oturan Hasan Şaş'a takıldı. Acaba kim kime ihanet ediyor? Hasan Şaş, futbola ve kendine mi? Yoksa, ona istediğini vermeyenler G.Saray'a mı?..