Milan, filan derken Rijkaard soluğu İtalya yerine İstanbul'da alınca küçük dilimi ısırdım, "Hayal mi, gerçek mi?" diye. Nasıl ısırmayayım, Barcelona'nın başında 5 yılda, 1 Şampiyonlar Ligi, 2 lig ve 1 de İspanya Kupası kazanmış Frank Rijkaard gibi bir futbol adamı sadece G.Saray değil, Türk futbolu için müthiş kazanç! Bu heyecan verici transferin üstünden kaç gün geçti bilmiyorum ama hâlâ şaşkınlığım geçmiş değil? Sahi, teknolojinin ulaştığı şu yüksek hız ortamında dünyanın pür dikkat kesildiği Franklin Edmunda Rijkaard gibi bir isim nasıl olur da üç ay, medyadan saklanabilir? Ne güçlü bir irade bu? Ne büyük bir yönetim sanatı? Doğrusu, bu gizemli operasyon, beni alıp, mesleğimin ilk yıllarına; merhum Tevfik Ünsi ve Ulvi Yanal Beyefendilerin, G.Saray Kulübü için "Kapalı kutu" tanımlamasını yaptığı ve "ser verip, sır vermeyen ülke" olarak bilinen SSCB'yi kastederek, "Gün gelir Demirperde de yıkılır ama G.Saray'ın kapalı kutusu kolay kolay açılmaz" dediği günlere götürdü. G.Saray'ın o kozmik özelliği ne yazık ki Ali Tanrıyar Başkan ile şeffaflaşmıştı. Fakat inancım o ki; Adnan Polat-Haldun Üstünel ikilisi; gerek Rijkaard ve gerekse, Kewell, Meira ile Milan Baros örneğindeki sessiz sedasız transfer yöntemiyle, G.Saray'ı G.Saray yapan eski klasik haline döndürecek. Helal olsun. Laf değil iş üreten bu yönetim anlayışı ayakta alkışlıyorum. Ayrıca şu an G.Saray'ı ve Rijkaard'ın ne yapacağını çok daha fazla merak ediyorum. Sahi, bu sır kapısından çıkacak yeni sürpriz isim ya da isimler kim, bilen var mı? Benim bildiğim şu, 46 yaşındaki Rijkaard, başarıyı tesadüflere bırakmayacak kadar ciddi. Nitekim işi başından sıkı tutmuş. İki yıllık süreçte G.Saray'ın başarısını etkileyecek tüm argümanları masaya yatırmış. "Transferde tek yetkili olurum" demiş, yönetimden o yetkiyi almış da. Doğrusu da bu değil mi? Metin Oktay Tesisleri'ni oda oda gezmiş. Yetinmemiş, G.Saray'ın stat projesini incelemiş. Sarı-kırmızılı takımın geçen sezonki tüm maç kasetlerini alarak, ülkesine dönerken, yönetici Haldun Üstünel'e "Haziran'ın son haftasında takımı toparlayacağım. O güne kadar transferleri bitirmeliyiz. Belki kamp programında da değişiklik yapabilirim" demiş. Anlaşılan o ki, G.Saray Yönetimi, Jupp Derwall'den sonra ilk defa unu, şekeri ve yağı hazır halde takımı helva yapmasını için Rijkaard gibi bir ustaya teslim ediyor. Sonuç ne mi olur? Bugünden yazıyorum, G.Saray şampiyon olur.