"Rant sağlayan yöneticiler olmasa olaylar bıçak gibi kesilir!" Futbolumuzdaki şiddet ve olumsuzluklar üstüne bu kadar açık, çarpıcı ve cesaretle söylenmiş bu demecin daha önce söylendiğini hatırlayan var mı içinizde? Evet bu bomba gibi sözlerin sahibi; F.Bahçe ve Milli Takımımızın başarılı kalecisi Rüştü Reçber'i alnında öpüyorum... Öpüyorum çünkü o, başkaları gibi şikayet etme kolaylığı yerine, problemin çözümünü de ortaya koyuyor... Helel olsun Rüştü Kaptan... Futbol, ancak senin gibi mert oyuncuların önderliğinde gün yüzüne çıkar. Bu noktada, Faal Futbolcular Derneği üyelerine bir teklifim var... Neden Rüştü gibi cesur ve tecrübeli birini başkan olarak düşünmezsiniz? ------ Suç ve ceza Göstermelik nutuklar, şovlar ve dostluklar... Sonuç, fiyasko!.. Örnek mi, işte size örnek... Dostluk ve tatlı rekabetleri tarih olan G.Saray ile F.Bahçe arasındaki Fortis Türkiye Kupası'nda, futbolun keyfini değil, suyunu çıkarmadık mı? Pet şişeler, gol, sucular da dört köşe olmadı mı? ... ve, lezzetini, neşesini kaybeden futbol dünyamızdaki suçlular da, "gerilim filmi"ne yeni metinler oluşturacak kuru sıkı söz düellolarına devam etmediler mi? Sonunda ne oldu? G.Saray'a bir maç seyircisiz oynama cezası!.. Niye 2 değil de 1 maç onu da anlamış değilim... Peki, kuru sıkı atan yöneticiler, ne olacak? Galiba, Dostoyevski değilse de artık hukukçular "Suç" ve "Ceza"nın yorumunu yeniden yapmalılar... Aksi takdirde, korkarım ki, hakem dövme ve futbolcu tartaklamalar vaka-i adiyeden hale gelecek bu ligde? ------ 7 Nisan'a doğru Sabırsızlanıyoruz... İstiyoruz ki, FIFA Tahkim Kurulu İsviçre maçı sonrası Türkiye'ye verilen 6 maçlık seyircisiz ve tarafsız sahada oynama cezasında değişikliğe gitsin... Mesela 6 maçı hiç değilse 3'e indirsin... Onu da seyircili hale getirsin... Biz de işi CAS'a götürmeyelim... Ne güzel bir istek değil mi? Pekii, bu mümkün mü? Ya da soruyu şöyle soralım, "Türk futbolu böyle bir değişikliği hak etmek için ne yaptı?" ------ BEFAM'lı Muhammed Fiziği, tekniği, futbol zekası ve dünya yıldızlarına taş çıkaran futbol şovuyla haftaya Ağrılı Muhammed Demirci damgasını vurdu... Ortak kanaat şu, "Sonunda biz de bir Maradona bulduk..." Hayır, o ne Maradona ne Ronaldinho ne de Sergen, onun adı Muhammed... Seyit Ateş adında bir Beşiktaşlı tarafından siyah - beyazlı kulübe armağan edilen ve henüz yolun başında olan BEFAM'lı Muhammed... Sahi nedir şu BEFAM, anlatalım... Kendi yıldızlarını arayan Beşiktaş'ta yönetici Sinan Vardar'ın kurduğu ve Seyit Ateş, Mehmet Ekşi, Ulvi Güveneroğlu, Asri Uzun ile bugün K.Erciyes'in menajerliğini yapan Reşat Çağan'ın üyeleri olduğu özel bir birim... Yani, Beşiktaş Futbolcu Araştırma Merkezi... Bu merkez, 300 antrenörüyle, 2005 yılında tam 5 bin maç izlemiş, 50 bin futbolcuyu kayıt altına alıp, eliminasyona tabi tutmuş... Ama ilginçtir, o taramada Muhammed gözden kaçmış... Daha bunun gibi gözden kaçan kaç Muhammed var onu bilemiyorum. Fakat, "İyiler daima kazanır" sloganında olduğu gibi Muhammed'i o komitenin üyesi Seyit Ateş bulup, Ağrı'dan İstanbul'a getirmiş... Bu noktada "Kim bu Seyit Ateş?" diye bir soru aklınıza gelebilir... Soruşturdum... Beşiktaşlı dostlar dedi ki, "Seyit Bey iyi bir Beşiktaşlıdır. Varlıklı, hayırsever ve gerçek bir futbol tutkunudur... Gaziosmanpaşa'da adını taşıyan bir stadyum da yaptırdı." Demek ki, sistem kurulup, arayış başladığında, ilk plânda Muhammed gibi yıldızlar gözden kaçsa da sonunda yakalanıyor ve BEFAM gibi bir merkezde olgunlaşıyor. İşte olay bu!.. ------ CAS nedir? CAS'ın açılımı şu şekildedir: Uluslararası spora hizmet veren ve spor ile ilgili ihtilafları çözmeye yetkili ve yetkin bağımsız bir yargı kurumudur.