Oh be!.. Meğer dik durmanın insan sağlığına ne büyük faydaları varmış! *** Sözüm ona Avrupa futbolunun patronu olan şu UEFA, kritik maç öncesi; kanlı terör örgütlerinin ekmeğine yağ süren yüz kızartıcı bir açıklamada bulundu. UEFA'nın bu utanç veren kararı, sinir bozucuydu. Yenilip yutulacak gibi değildi. ..Ve Beşiktaş da, bu sinsi tuzağın karşısında ezilip büzülmedi. Sevgili başkan Serdar Bilgili ve Mircea Lucescu diplomatik bir tavırla UEFA'nın karşısına dikildi, yetkililerine "Futbolu şer güçlerin emeline alet etmeyin!.." anlamına gelen bir nota verdiler. Helâl olsun!... İşte onların bu dik duruşları, Roma Olimpiyat Stadı'nda siyah - beyazlıların performanslarına da yansıdı. *** İlk yansıma sahaya çıkan onbirdeydi. Lucescu'nun Lazio önüne sürdüğü onbir Chelsea'ye karşı zafer kazanan isimlerden kuruluydu. Oyun düşüncesi kazanmaya yönelikti. Futbolcularımız, sinmeden, korkmadan Kartal gibi tepeden baktı İtalyan temsilcisine. Oyun tempomuz, mücadele anlayışımız, taktik yapılanmamız süperdi. Hoş olmayan tek şey İlhan Mansız'dı. Sergen'in lokum gibi hazırlayıp sunduğu pastayı servise koyması gereken İlhan uykusuzluk çeker gibi isteksiz, ağır ve etkisizdi. Beşiktaş, bu oyuncunun uyurgezer hali yüzünden iki mutlak pozisyonu gol yapamadı. Buna rağmen, Zago, Guinti, İbrahim ve Sergen'in süper oyunu sayesinde Beşiktaş altın bir fırsat yakaladı. 45+2'de Sergen'in düşürülmesiyle kazanılan penaltı, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un milli maçlar sonrasındaki, "Adam gibi hakem" çırpınışlarına su serpen Markus Merk'in adaleti tesliminden başka bir şey değildi. Nitekim, Pancu bu penaltıyı gole çevirerek Beşiktaş için Şampiyonlar Ligi'ndeki büyük zorlukları kolaylaştırdı. Ama, Türk futbolunun klasik savunma hastalığı bu üstünlüğü korumaya engel oldu. *** Sonuçta, çifte bayram edeceğimiz gece, şekerimizin tadı kaçtı.