Hedef, 2004 Avrupa Şampiyonası finalleri. Amaç, 2002 Dünya Kupası'nda üçüncü olarak kazanılan karizmayı korumak. Hatta, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un ifadesiyle, "2004'te Avrupa Şampiyonu bir Türkiye'yi vizyona koymak!" İşte, Trabzon'daki Gürcüstan maçı, böyle bir vizyonun ilk hazırlığıydı. Kore ve Japonya'dan sonra kafalardaki soru ise düşündürücüydü: "Bu takımın devamı var mı? Rüştü'nün, Hakan Şükür'ün, Bülent Korkmaz'ın yerine kimi koyacaksınız?" Dün gece, maç öncesinde bu endişe biraz daha katmerleşmişti... Futbolu isimlerden ibaret sayanlar, yardımlaşmaya ve takım olgusuna değer vermeyenler, Dünya Kupası'nın yıldızları Hakan Şükür, Rüştü, Ergün ve İlhan Mansız'ın yer almadığını, Hasan Şaş ile Fatih gibi oyuncuların ilk yarı yedek kulübesinde oturduklarını görünce, "Şimdi Şenol Güneş ne yapacak?" diye sorgulamaya başladı. Ama, maç başlar başlamaz, görüldü ki; kimse alternatifsiz değildir! Endişeye, paniğe gerek yok! Bu ülkede hayat var... Bu ülke yıldızlar ülkesi... Nitekim, Gürcistan'a bir kaç atak fırsatı tanımamıza rağmen, Ömer, Zafer ve Metin'e kalede fazla iş düşmedi... O yüzden Rüştü'nün yokluğunu aramadık. Forvette Arif - Serhat ikilisi, Hakan Şükür - İlhan Mansız ekürüsünü aratmadı. Hatta, Arif resmen şov yaptı. Nihat ve ön libero başlayıp, bir joker gibi sahada basmadık yer bırakmayan Cihan mükemmel oyunlarıyla o şova renk kattı. Şota'lı Gürcistan önünde de Emre Belözoğlu, Yıldıray, Fatih, Hakan Ünsal, Tugay ve Bülent Korkmaz da kalitelerini konuşturdu. Ancak, bu görüntülerin tümü Gürcistan karşısındaydı. Ya bir de Slovakya'yı düşünün... Alabildiğine çabuk, süratli ve kontratak futbolunu çok başarılı bir şekilde oynayan Slovak ekibine karşı böyle fırsatlar tanır, orta alanı rahat geçmelerine izin verirsek, halimiz ne olur? Bütün bu tablo içerinde yine de gözüm ve gönlüm Sergen Yalçın'ı aradı! Neredesin Sergen? Eğer, dün gece bir de Sergen olsaydı, acaba maç 3-0 mı biterdi? Hazır ol futbolun süper yeteneği, Avrupa seni bekliyor! Dünyayı kaçırdın, bari Avrupa'yı yakala!
