Soruşturmanın selameti

A -
A +

Soruyorlar; "Ne olacak bu operasyonun sonu?" Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar da dahil, bilen biri varsa bir adım öne çıksın. Şu dönem; "bekle, gör" dönemi. Şu dönem; soruşturma sürecine saygı duyma ve gözaltına alınanların suçları sabit oluncuya kadar masumiyetlerine inanma dönemi. Sonuç mu? Kamu vicdanını rahatlatacak şekilde olmalı. Kanaatim o ki, Türk futbolu şu anda kendi gerçekleriyle yüzleşiyor. "Temiz futbol harekatı", "Şüyun vukuundan beterdir" denilen dedikoduları sonlandıracak; "suçlu ile masumu" titizlikle ayırt edecek ve "hakca yarış ortamı"nın tesis edileceği; şikesiz, lekesiz, teşviksiz, toplam kalitenin artacağı gelecekteki güzel günlerin miladı oldu, 3 Temmuz 2011 tarihi. Herkesin saygı duyması gereken tek gerçek bu. Mıhlama Düşene ilk tekmeyi en yakınındakiler atarmış. Düşmeye gör. Ne zor iş şu yöneticilik? Yönetim bir sanattır. Büyük ustalık ister... Eğer, İngiliz gazetelerinden Birmingham City'nin 51 yaşındaki başkanı Peter Pannu Carson Yeung'un bir gece baskınıyla gözaltına alınıp, saatlerce sorgulandığını okumamış olsam, Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı'nın başına gelenlerin sadece bizim ülkemize has bir durum olduğu saflığına düşecektim. Fakat hayır. "Para" söz konusu olunca artık bütün dünya büyük bir hassasiyet gösteriyor. Bu ne anlama geliyor, "Para, benim değil mi, nasıl istersem öyle kullanırım" deme rahatlığının bittiğini gösteriyor, Kim olursa olsun, kaynağı belli olmayanlara, "Dur, bakalım! Suyun değirmeni nereden geliyor?" diye soruyorlar. Doğrusu da bu değil mi? Nitekim, bir oyun olmanın ötesine geçen futbolun bu şekilde hiç değilse finans kapısı temiz tutulmaya çalışılıyor. UEFA Finans Komitesi başta olmak üzere ilgili ülkelerin federasyonları, mali polisi ve özel yetkili savcıları bu süreçte aktif rol oynuyor... Sonuç mu, kulüp yöneticiliği artık zor zenaat. Ne kadar zor olduğunu da en iyi Birmingham City yetkilileri biliyor. Yeung'u kurtarmak adına, "Birmingham, 24.7 milyon £'luk borçları sebebiyle Premier Lig'de küme düşme problemiyle baş etmeye çalışıyor. Bu sorunları aşmaya çalışırken, buna bir de Yeung'u ekleyerek, sıkıntıyı daha da büyütmeyelim" diye çırpınıp dursunlar, tutuklanmanın önüne geçmeleri mümkün değildir. Nitekim geçemediler de. Bilmem, bizim kulüp yöneticileri bu yazıdan nasıl bir ders çıkarır? Neymar ve Muhammed! Bir adam izliyorum, ağzım açık. Fiilen bitiriyor beni; yetenek, zeka, sürat, çalım ve hız, bir futbolcuda olması gereken özelliklerin tümü mevcut onda. Topa dans ettiriyor. O kıvrak akıl dolu vücut çalımlarıyla, "Hadi git, biraz dinlen de, kademe nasıl yapılır öğren" bilmişliği içinde rakibini tatile gönderiyor. O yüzden top ona geçince kimse müdaheleye yeltenmiyor. Yeltenen de madara oluyor. Hayır, "Messi" değil! Ama İnanın, birkaç yıl içinde Messi'nin kramponunu taca atacak biri bu. Adı, Neymar! Kulübü, Pele'nin takımı Santos. İlginç de hikayesi var. Santos'un altyapısında başlamış futbola, profesyonel olmuş, 6 yılda dünya devlerini peşine takmış. Chelsea 17 milyon paund önermiş, "30 milyondan aşağısı olmaz" demiş Santos. Paraya bak, tek başına bir takıma bedel. Yine de satmıyor, cevherin farkında Santoslular. Gıpta ediyorum hatta. Yıllardır beynimi kemiren soru şu; "Brezilya sahillerinde Neymar gibi yetenekler mantar gibi bitiyor da, bizde neden 50 yılda böyle bir yıldız çıkmıyor? Eksiğimiz ne? Nerede yanlış yapıyoruz?" Aklımı yiyecek gibiyim. Muhammedleri, Batuhanları minik yaşlarda yakalayan bu ülke, neden bu üstün yetenekleri olgunlaştırıp da, büyütemez. Sahi neden? Biri bana bunun cevabını versin. Neden, Santos gibi alt yapıdan aldığı bir oyuncuyu 6 yılda dünya vitrinine sunamaz bu ülkenin lokomotifleri; Beşiktaş, F.Bahçe, G.Saray ve Trabzonspor? Sahi neden? Günün sözü "Fillerin hafızası güçlüdür, ne yaşadıklarını bilirler ama unutulmasını istemediklerini asla unutmazlar"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.