İnsan muhteşem bir varlık ama bir o kadar da duyarsız. Şöyle ki... Futbol Federasyonu, Güney Asya'da yaşanan afet sebebiyle felaketzedeler yararına anlamlı bir organizasyon düzenlemişti. Süper Lig'in Hakan Şükür dışındaki tüm kalbur üsttü futbolcularını İnönü Stadı'nda bir araya getirdi. Yabancılar Karması ile Lig Karması karşı karşıya, nefes kestiler. Futbol adına 14 golün atıldığı gecede şov yaşandı. Ama yardıma yönelik bu anlamlı gecede tribünler boştu!... İnönü sessiz ve öksüzdü... Sanki dünyadan bir habermiş gibi. Bu kadar mı duyarsız kalınır? Bu kadar mı göremezden gelinir? Ne oldu bize böyle? Hislerimizi, ruhumuzu kaybetmişiz. İnsanlığımızı unutmuşuz. Sahi nerede Endonezya? Biliyor musunuz? Ne oldu G.Asya'ya, ne durumda insanlar? Biliyor musunuz? Tsunami, deprem ve afet! Tüylerinizi diken diken etmiyor mu? Sahi, denizin hiç bu kadar hırslandığını, bu kadar kabarıp, Endonezyalılar'ı beklemediği bir anda böyle acımazsızca vurduğuna hiç şahit oldunuz mu? Çocuk, genç, yaşlı demeden insanları nasıl yuttu koca deniz biliyor musunuz? Tüylerim diken diken... Lütfen... Spor adına, insanlık adına bilenler, bilmeyenlere anlatsın. Anlatsınlar ki afet gelmeden... Bize gelmez deme gafletine düşmeden... İnsanlık adına yapılan çağrıya el uzatmaktan geri kalmayalım. İnsan olduğumuzu unutmayalım lütfen. Yoksa çok şey mi istiyorum? Vizyon ve icraat Türkiye futbolda 2008 Avrupa Şampiyonası'na Yunanistan ile birlikte aday oldu, finalde kaybetti. Ama, 2008 sayesinde Olimpiyat Stadı yollarını kazandı, kazanıyor. İkitelli yeniden düzene giriyor. Dahası, Türkiye tarihinde ilk defa 2005 Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliğine hazırlanıyor. Dahası, Meridyen Kupası tarihinde ilk defa Türkiye'de... Dahası, UEFA Başkanı Lennart Johansson 9 Şubat'ta Türkiye'ye geliyor. Bu geliş, kağıt üzerinde Türkiye ile Tunus arasındaki A Milli Takım maçında Meridyen Kupası'nın açılışını yapmak diye ifade ediliyor. Ama gerçekte UEFA'nın patronu 2012'ye de talip olan Türkiye'nin büyük hayallerine ne kadar yakın olduğunu çıplak gözle görmek için geliyor. İşte vizyon, işte icraat ve işte semeresi... Anelka bombası Hep kaygı duydum sonradan katılmalardan... Korkum eskiye, Mustafa Denizli döneminde şahlanan ''G.Saray'ı daha da güçlendirsin'' diye bomba transfer olarak takıma kattığı Kosecki'nin Cimbom'un elinde patladığı güne dayanıyor. Umarım, Nicolas Anelka bombası, F.Bahçe'nin elinde de öyle ya da Ortega gibi patlamaz. Gerçi, ilk idman ve ilk intiba müspet; 7 şut, 2 gol... Moralli ve kabul gören bir başlangıç. Daum memnun, kaptan Ümit Özat memnun... Ama ya diğerleri? Mesela yedeğe düşen Selçuk? F.Bahçe'yi tek başına şampiyon yaptığı halde Alex'in transferiyle nefsine kapılıp akrep gibi kendi kendini zehirleyen Van Hooijdoonk? Daha da önemlisi Anelka ile yan yana oynayacak olan Nobre ile yurttaşı Alex memnun mu bu transferden? Karmaşık bir durum. UEFA'yı kazanmak adına... Sorunlu olduğu bilinen Anelka'yı transfer etmek iyiye mi işaret kötüye mi, bunu zaman gösterecek. Bekleyelim görelim. İdealler ve gerçekler Bir okuyucum hafta içinde attığı bir mail ile geçmişte yazdığım bir yazıya dikkat çekmiş. Diyor ki, "Rizespor'da şampiyonluk yaşamak ve bir ilke imza atmak istiyorum" dedi diye alkış tuttuğunuz Rıza Çalımbay için şimdi ne yazacaksınız? Okuyucum haklı... Ama, galiba bu konudaki en anlamlı yazıyı "Başarılar Rıza hoca" başlığıyla Sahanlık köşesinde dün Sadık abi yazmış bile. MIHLAMA Yüzü güleç, dili tatlı ve sofrası açık olanın dostu çok olur.