Gazetecilik, herkesin bilip, görüp, yaşadığı ama fark edemediği şeyi veya fark ettiği halde sonuçlarını kestiremediği konuları daha çok bilgi vererek, büyük bir ilgi ve ciddiyetle takip ettirebilme sanatıdır. Mesela şu; "Teşvik primi etik midir, değil midir?" tartışması bu ülkede yıllardır, yapılır durur. Hiçbir spor hukukçusu da çıkıp, "Madem ki, bu konu kritik dönemlerde sorun oluyor, iyisi mi bir ortak nokta bulalım ve konuyu tartışmayı bitirelim!" demez. Ama konu ne zaman gündeme gelse, üstüne balıklama atlayan bir çok yöneticiyi gördük bu havuzda... Bırakın spor hukukçularını, bu konunun bayraktarlığını üstlenen ve çözümü isteyen bir spor yöneticisi de çıkmadı, bugüne dek. Hep havanda su dövmeler... Hep, "Benim şahsi kanaatim..." kalkanının altında gündeme coşku katan muğlak ifadeler... Peki, bu konuşanlar bugüne kadar neyi çözdüler, neye fayda sağladılar, zor günleri daha çekilmez hale getirmekten dışında... Nitekim geçen akşam Fox TV'deki sevgili Altan Tanrıkulu'nun hazırlayıp Bülent Ülgen'in sunduğu Verkaç programı da böyle bir konuyu gündeme getirdi: "Teşvik etik midir, değil midir?" Programa telefonla bağlanan Beşiktaş Asbaşkanı Levent Erdoğan, "Sakarya'nın Beşiktaş karşısındaki onurlu mücadelesinin altında acaba bir teşvik şüphesi var mı yok mu?" demeye getiren soruya "evet" anlamına gelecek şekilde dolaylı bir anlatımla, "Hiçbir iddiası kalmamış takımları daha candan mücadele ettirebilmek adına teşvik primi vermek etik dışı sayılmamalı" gibi sözlerle bir koca taş yuvarladı, kuyunun derinliklerine... "Yapma Levent Bey! Senin gibi bir hukuk adamı, senin gibi mütevazı bir spor adamı böyle bir gafı yapar mı, yapmamalı" diye haykırmak geldi o an içimden, ama yutkundum. İki sebepten... Önce aklıma 20 yıldır, "Teşvik almak da vermek de normaldir, bunun ahlaksızla bir ilgisi yoktur" diyen ustam Hıncal Uluç geldi gözümün önüne... Sonra, tartışmanın içine çekilen kişinin en hassas haftada olduğunu düşündüm. Takımı, şampiyonluk yarışında puan, avantaj kaybetmiş, moraller sıfırlanmış. Taraftarlar, "Neden ligin sonundaki takıma puan kaybediyoruz" diye yönetime baskı yapıyor. Levent Bey böyle bir ortamda kendine uzatılan zarfa balıklama atlamasın da ne yapsın, atlıyor. Hem de o zarfın içinde ne var ne yok, hiç araştırmaya gerek görmeden, sonucu ne olur diye düşünmeden atlıyor. Bir soru daha geliyor sunucu Bülent'ten, "Beşiktaş yönetimi olarak siz, F.Bahçe maçı öncesi G.Antep'e böyle bir primi vermeyi kabul eder misiniz?" diye. Buyur buradan yak, hadi bakalım Levent Bey şimdi ayıkla pirincin taşını... Levent Bey, "Böyle durumlarda teşvik pirimi vermek etik olabilir. Bu benim şahsi görüşüm! Ama, Beşiktaş yönetimi ne yapar onu bilemem" diye yuvarlıyor. Ama, bu açıklama vaziyeti kurtarmadığı gibi, yöneticilikle izah edilemez. Nitekim Amerika'dan Başkan Yıldırım Demirören bağlanıyor programa, "Benim başkan olduğum bir kulüpte, teşvik primi gündeme bile gelemez" diyerek kestirip atıyor, manasız tartışmayı!.. Buyrun efendim... Erdoğan da, Demirören de yönetici... Üstelik biri genç, diğeri tecrübeli ve olgun... Ama genç olanı başkan, olgunu asbaşkan... Bilmem farkı fark ediyor musunuz? Tebrikler Yıldırım Demirören Başkan! Kızıl'a haksızlık Bursaspor Başkanı Levent Kızıl kendi seyircisi tarafından ikinci defa istifaya davet edildi. İlki F.Bahçe yenilgisinden sonraydı. Bana göre Levent Başkana o gün büyük haksızlık yaptı Bursalılar, tabiri caizse "Öküz altında buzağı arayarak!"İkinci büyük tepki Kayserispor mağlubiyetinden sonra yapıldı. Levent Kızıl artık Bursa'da istenmeyen adam! O da bunun farkında... Nitekim, "Pes ettim" demese de bu anlama gelen bir açıklama yaptı; "Sezon sonunda yokum!" Şimdi Bursalılar ne yapacak bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, "Bu şekilde insan harcayarak bir yere varamayacakları." Kayseri'yi anlamak F.Bahçe, Beşiktaş, G.Saray ve Trabzonspor... Henüz, 5. büyüğü bugüne kadar çıkaramayan bu ligin dört büyükleri... Fakat bir gerçek var ki, dört büyüklerin bu sezon birbirinden pek de farkları yok. Nitekim şampiyonluk mücadelesi de bunun göstergesi. Kayserispor, belki de ligin tarihini değiştirecek bir şansı yakalamıştı bu sezon. Ama şu ana kadar kullanamadı Ertuğrul Sağlam ve ekibi bu şansı... Geçen sezonun 10 puan gerisinde sürdürülen şampiyonluk yarışında öne çıkıp, tarihe geçemediler. Ama yine de anlıyorum Ertuğrul Sağlam ve ekibini, başarı bir günde tesis edilemediği gibi şampiyonluk da bir sezonda gelmiyor. Şairin dediği gibi, ağır ağır çıkacaksın merdivenleri.