INCHEON İçinizden bir şeyler kopar gider de dağ gibi ümitler, toz bulutunun arasında kaybolurken yüreğinizde derin bir acı bırakır ya... Hani, kelimeler boğazınızda düğüm düğüm olur ya... İşte öyle bir şey... Kosta Rika - Türkiye maçı!... Özetle... Final oynamak bir sanattır... Final havasındaki maçları kazanmak ise çok daha ince bir sanat. Fakat, bizde sanat ruhu da sanatçı sabrı da yok!.. İşte, İncheon Munhak Stadı'nda Kosta Rika karşısına çıkan A Milli Takımız da bu toplumun bir parçası olduğunu her fırsatta gözümüzün içine sokarcasına maçlar oynuyor. Önce Brezilya, sonra Kosta Rika... ..Ve geçmişte buna benzer bir yığın maç, aynı şekilde sonuçlanmadı mı? Hangisinden ders çıkardık? Anlayacağınız, 48 yıl sonra ilk defa katıldığımız Dünya Kupası finallerindeki iki maç (!) bizim adını koyamadığımız bir eksikliği gözümüzün içine sokuyor!.. Küçüğüyle-büyüğüyle "Biz bir telaşe takımı"yız... İyi başladığımız bir yığın olayın aynı şekilde sonunu getiremiyoruz. Hata nerede onu da bilmiyor ya da bilmek istemiyoruz... Adeta kendimizden kaçarcasına, hemencecik bir suçlu bulup işin içinden sıyrılıyoruz! "Yaktın bizi hakem!" ya da "Yaktın bizi Şenol hoca" veya "Hakan Şükür!" El insaf beyler! Futbol bir takım oyunu ise nerede bizim takım? Nerede takım ruhu? Nerede devamlılık? Nerede oyun disiplini? Bunları sorgulayan yok... Bizim futbol ulemalarının "Çantada keklik" diye takdim ettikleri Kosta Rika taş gibi bir takım çıktı... Fizik güçleri, teknik kapasiteleri, saha paylaşımları mükemmel... Kısa ve seri paslar yapıyor... İşin özeti, keklik gözüyle baktığımız takım bize açıkça kafa tutuyordu. Sahanın yıldızı Emre Belözoğlu ve Yıldıray'ın gole kadar olan bölümdeki oyunu ile "Biz bu maçın üstesinden geliriz" görüntüsünü verdi. Ama forveti ikilesin diye ilerde oynatılan Hasan Şaş, Brezilya maçındaki kadar diri ve istekli görünmedi. Hakan Ünsal'ın yokluğunda hatırlanan Ergün ise sanki yakasına küşmüş gibiydi, Dünya Kupası finallerinde mi oynuyordu yoksa panayır da mı belli değildi. Savunmada biraz Ümit Davala biraz da Ümit Özat ile Fatih olumlu şeyler yaptılar. Ama orta sahada Tugay'ı iki maçta da çözemedim... Bu oyuncu kendi kalitesinin farkına ne zaman varacak? Bir Sergen gibi maç kazandıracak oyun kapasitesine sahip olduğunu ne zaman fark edecek bilemiyorum... Tugay uyan artık... Sen bir yıldızsın... Yıldız olmanın hakkını da vermek zorundasın... Rüştü yediği gol de boşa çıkmasa onun için dünya basını methiyeler dizerdi... Ama o gol, bütün yıldızları alıp götürdü. Tıpki son dakikalarda yenilen gollerin Milli Takım'ın hanesindeki bütün artıları alıp götürdüğü gibi... Son olarak, henüz her şey bitmedi hâlâ çıkmadık canda bir ümit var... Bu gruptan çıkmak için bir hesap daha var... Brezilya, Kosta Rika'yı 1-0 yense, biz de Çin'i 2-0 yensek ortalık yine toz pembe olur... O halde ümit az da olsa devam ederken karalar bağlamak yerine toparlanıp hiç değilse Çin maçını kazanmaya bakalım. Ne dersiniz?