Terim iflâs mı ediyor?

A -
A +

hcicek@tg.com.tr G.Saray, Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona kaybından sonra iki puan da Brugge maçında bırakınca, Fatih Terim'in ifadesiyle "Parazitler harekete geçti!" Tabii, bu bir görüştür... Ancak, başka görüşler de vardır. Bunlar, nalıncı keseri gibi ne kendine yontar ne de "Şartlar ne olursa olsun Fatih hoca yapmışsa doğrusu odur" gibi bir yağdanlıklık yapar, gerçek ne ise onu bilir, onu söyler. Bu tür eleştirmenler, tüm peşin hükümlerden arınmış olarak, isim, kurum ve kulüp ayırımı yapmaksızın, salt mevcut durumu gözlemler ve içine düşülen açmazlara alternatif çıkış yolları gösterir. İşte, bugün için G.Saray adına yapılması gereken eleştiri bu olmalıdır. Aksi takdirde, ne, "Elimize bir fırsat düştü, Fatih Terim'i yerden yere vuralım" gibi egoları tatmin yollu yorumlar ne de "G.Saray çok olmuştu... Biraz burunları sürtülsün" tarzından yaklaşımlar, futbolumuza da spor medyamıza bir fayda sağlamaz.  Kim nasıl bakarsa baksın, gerçek olan; G.Saray'ın, Şampiyonlar Ligi'ndeki tek temsilcimiz olmasıdır. Türk futbolu, 2002-03 sezonunu bu kulübün şahsında, başarılı ya da başarısız kapayacaktır. Arzulanan şey, G.Saray'ın başarısı ve ülke puanının katlanarak artmasıdır. Aksi takdirde, Şampiyonlar Ligi'nde iki takımla mücadele imkanımız da ortadan kalkar. ... Şimdi, asıl konuya; "Fatih Terim iflâs mı ediyor?" sorusuna gelelim... Sahi, Terim'in futbol anlayışı, rakip analizleri, taktik düşüncesi, antrenman metodolojisi, oyuncu seçimi ve saha içi değerlendirmeleri iflâs mı etti? Yoksa, "Durma düşersin!" sözünü prensip edinmiş olan Terim bir doygunluk ve yorgunluk içine mi girdi? Veya, Terim'i Terim" yapan "Ekip kurma becerisi" zaafa mı uğradı? Mesela, G.Saray'ın 4 yıl üst üste Türkiye şampiyonu olduğu ve UEFA Kupası'nı kazandığı dönemde; ekip oluşumuna ciddi katkı sağlayan Fatih hocanın da "sağ kolum" dediği Bülent Ünder'in eksikliği mi hissedilmektedir?  Bu ve benzer soruları çoğaltmak mümkündür. Ancak, bu ve buna benzer sorunların, bugüne etkisini ve çözüm yollarını en iyi bilen de Terim'in kendisidir. Ancak, bazen problemi bilmek, çözmek için yeterli olmayabilir, tıpkı G.Saray'ın içinde bulunduğu durum gibi.  Biraz, buzdağının görünen yüzüne ışık tutalım... Mesela, G.Saray'da takım oyunundan eser kalmadı! Sarı-kırmızılı formayı giyen yeni ve eski futbolcular, kendini gösterme sevdasına kapılmış. Ekip ruhu, yardımlaşma ve dayanışmalarını kaybetmişler. Savunmadakiler, bir güven bunalımı içindeler. Bunlar, ama kenar yönetiminin tazyikiyle, ama kendi iradeleriyle adam adama markaj hastalığına tutulmuşlar, futbolun ofansif yönünü unutmuşlar. Sadece duran toplarda Emre ve Bülent'le hücuma destek sağlamaktalar, kanatlardan ofansa yönelik en ufak bir girişim yok. İtalya, Ümit Davala'ya sanki futbolu unutturmuş gibi... Bir futbolcuda bu kadar düşüş olur mu? Bu çocuk çökmüş... Prof.Dr. Acar Baltaş ve Prof.Dr. Mehmet Kurtoğlu, bu oyuncuyu ruh ve fizik olarak güçlü kılacak bir programı derhal uygulamaya koymalı. Çünkü, G.Saray'ı farklı kılan, hem sağ, hem de sol kanadın aktifliğiydi. Solda, Hakan Ünsal iyi niyetle mücadele ediyor ama yetmiyor. Ergün, Cihan ve Hasan Şaş'ın problemi bir an önce giderilmeli. Bunlar, takıma kazandırılmalı. GOL VE GOLCÜ PROBLEMİ!.. Aslında, "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belliydi". Fatih hoca, başkan Özhan Canaydın teknik direktörlük teklifini getirdiği dönemde, "Bana kaç para vereceksiniz?" sorusundan önce, Şampiyonlar Ligi'ni kastederek, "İyi bir golcü isterim" şartını koşmuştu. Bu yönde de söz aldı. Ama alınan söz, Christian gibi bir oyuncu için değildi. Terim, büyük saygı duyduğu başkan Canaydın'ı yıpratmamak adına, Mustafa Denizli'nin F.Bahçe'de yapılan transferlere ses çıkarmayarak, kariyerini riske atması gibi kendini ateşe attı. Bugün, G.Saray'ın yaşadığı problemler, bu fedakârlığın eseridir. Ama, aşılmaz değildir. Cimbom'un önünde, Ocak dönemi vardır. O dönem, hocanın göstereceği yönde değerlendirilmelidir. Terlemeden kazanmak olmaz. Diyeceksiniz ki, bu turu geçmedikten sonra bu transfer niçin yapılsın? Hayır, G.Saray'da, ikinci tura yükselecek güç vardır, yeter ki, sarı-kırmızılı ekip içindeki potansiyel zenginliği harekete geçirebilsin. İşte o zaman G.Saray yanardağının ateşini hiç bir takım kolay kolay söndüremez. Başkan Canaydın ve Alp Yalman ile Özkan Olcay gibi tecrübeli ve Özer Saraçoğlu gibi genç ve atak yöneticiler eğer Ocak ayında taşın altına elini koyarlarsa, Fatih Terim'den istenen Şampiyonlar Ligi'nde final hedefi hiç de hayâl olmaz. Ama, hem "Yağımızda kavrulalım" deyip hem de "final" lâfları etmek, tribünleri oyalamaya yönelik, popülist söylemlerden öte bir mana taşımaz. Var mı, aksini söyleyecek olan?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.