Terim'in büyülü sözleri

A -
A +

Galiba, "inanmak" ve "inandırmak" böyle bir şey. Umudun pamuk ipliğine bağlı olduğu bir dönemi, çelik halatla bağlıymış gibi görebilmek ve gösterebilmek. Sağ olsun Fatih Hoca bu ustalığı pek güzel gösteriyor. Son Ukrayna maçını öyle bir değerlendirdi ki, neredeyse ben dahi, 2010 Dünya Kupası finallerine bugünden gitmişiz gibi bir havaya kapıldım. Hayır, gerçek bu değil! Gerçek Ukrayna da bu değil. O yüzden göz kamaştıran 3 golün güzelliğine ve Fatih Hoca'nın o umut dağıtan büyülü sözlerine kendimizi kaptırıp da, hayaller görmeyelim. Prestijden öte bir anlam taşımayan bu maç eğer bir puan mücadelesi olsaydı o Ukrayna acaba bu kadroyla mı karşımıza çıkardı? Çıksa bile bize, bu kadar kolay maç mı bırakırdı? Takdir sizin. Bir hakkı da teslim edelim; Ukrayna karşısındaki milli takım Aurelio, Emre Belözoğlu, Yusuf, Gökhan Ünal ve Mevlüt'ün eksikliğine rağmen kalitesi yüksek bir ekipti. Arda'nın maestroluğu, Tuncay'ın inatçılığı, Ayhan'ın çalışkanlığı, Servet'in bir cesur yürek olarak canını dişine takışı, Hamit ve Gökhan Gönül'ün uyumu takdire şayandı. Özel maçlarda biz bu kenetlenmeyi pek başaramıyorduk. Şimdi, bunu yakalayabildik. Belki de bunda Oleg Blochinli Ukrayna'nın bizi 2006 Dünya Kupası'nın dışına itmiş olmasının bir itici gücü vardı. Her neyse... Bu güzellik, millilere ilk yarıda üç pozisyon getirdiği halde, bir gol çıkaramadık, neden? Suç Nihat'ın mıydı, hayır! Takım olarak oyunu rakip alana yıktığımızı sanıyorduk ama gerçekte Ukrayna'nın oyun sistemi zaten rakibi kendi alanında kabul ediyor ve kontra ataklarla sonuca gitmeye çalışıyordu. Bunu başaramadılar. Biz de o kapalı savunmayı açacak ve öndeki oyunculara geniş alan sağlayacak organizasyonları yapamadık. Tamam, ayağa iyi paslar yaptık ama hepsi o. Ne zaman ki Sercan ve Ceyhun oyuna girdi, şekil değişti. Tuncay geniş alan buldu. Bu sırada bir de gol atarak Ukranya'nın çözülmesini sağladı. O golden sonra Ukrayna'nın oyuncu değişiklikleri aslında bizim başlangıç on birimiz gibi klasik olandı. Ama böyle dostluk maçlarında o tür yıldızlar kendini pek riske etmiyorlar. Nitekim etmediler de biz skoru 3-0 yapabildik. Tabii ki bu moral bu bir gurur ama bence asıl sevinilmesi gereken şey, tecrübelilerle, Sercan, Nuri, Ceyhun, İsmail Köybaşı gibi gençleri harmanlayabilmek. Kanaatimce bu kazanım, 2010 Dünya Kupası finallerine gitmek kadar önemlidir. Ne demek istediğim, kalan 4 eleme maçında çok daha iyi anlaşılacaktır.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.