Tigana'nın ipi

A -
A +

Şu günlerde, arama motoru google.com'a "Beşiktaş'ın sorunu ne?" diye bir madde soracak olsanız, eminim site kilitlenir. Ancak, iddia ediyorum size sayacağı Beşiktaş'ın içinden çıkamadığı sorunlarla ilgili maddelerin hiç biri "Anlamak ve anlaşılmak"tan çok daha önemli olamaz. Neden mi, izah edelim: Beşiktaş'ın başında siyah - siyah beyazlı renklere çocuk yaşta sevdalanmış, genç ve fedakar bir başkan var. Adı Yıldırım Demirören!... Çok erken yaşta yönetime seçilmiş, cebinden, zamanından, sağlığından ve ailesinden fedakârlıklar yaparak başkanlığa kadar yükselmiş. Geldiği noktadaki tek arzusu, Beşiktaş'ı içeride ve dışarıda kupa kaldırırken görmek! Bu ideal uğruna, o günlerde Türkiye'ye gelmesi hayal bile edilemeyen Del Bosque gibi bir futbol profesörünü Beşiktaş'ın başına getirirken arzusunu şu şekilde ortaya koymuş: "Al Beşiktaş'ımı, Real Madrid gibi bir dünya kulübü yap!" Bir sistem adamı olan ve sistemin doğru işlediği, profesyonel düşünceye sahip insanların bulunduğu ortamlarda dünya markası üreten Del Bosque, genç, dinamik ve vizyon sahibi genç yöneticilerin yanı sıra Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri'ni de görünce pek heveslenmiş, "Türkiye'de Real Madrid gibi bir takım rahatlıkla kurabilirim" diye. Fakat hayır!.. Daha ilk günden Del Bosque'nin futbol anlayışı ile o günkü futbolcuların futbol düşüncesi çatışmaya girmiş. Futbolcu hocasını, hocası futbolcusunu anlamakta zorluk çeker bir hale gelmiş. "Kol kırılır yen içinde kalır" sözü bize has olsa da İspanyol teknik adam, kan kusup, kızılcık şurubu diye içmiş. Gel zaman git zaman... Saha sonuçları Beşiktaşlılar'ın yüzünü güldürmeyince yönetim de kendi içinde ikiye bölünmüş. Del Bosque yanlısı olanlar ve Del Bosque'ye karşı olanlar. Sahada zamanın çözmesi gereken "skor üstünlüğü" gibi küçük sorunlar, "Beşiktaş'ı Real Madrid gibi bir dünya kulübü yapma" idealinin önüne geçmiş... ..ve malum son; "Del Bosque ile genç Yıldırım Demirören yönetimi yollarını ayırdı." Ardından Beşiktaş yerli yabancı teknik adamlar denedi. Yönetim içinde görevler ve yönetim kurulu üyeleri değişti. Altmışa yakın futbolcu transfer edildi. Her şey değişti. Ancak aradan geçen onca yılda Beşiktaş'ın bilinen sorunlu hali değişmedi. Değişmediği gibi Beşiktaş bir türlü Demirören'in arzu ettiği "Dünya kulübü olma" yolunda bir arpa boyu yol alamadı. Herkesin bildiği bu gerçeği bugün neden tekrar ediyorum. Şunun için... Tigana'ya bakın... Del Bosque ile aynı dili konuşuyor. "Futbolcular beni anlamıyor" diyor. Futbolculara sorun, eminim onlar da Tigana'nın kendilerini anlamadığını söyleyecektir. Uzun lafın kısası Beşiktaş'ta "anlaşılamamak" gibi ciddi bir sorun mevcut. Bu sorun çözülmeden de Beşiktaş'ın düzlüğe çıkıp, dünya kulübü gibi bir hedefin peşine düşmesi mümkün değil. Bu noktada Tigana'ya düşen ise "Futbolcular beni anlamıyor" diye şikâyet etmek yerine gerçekçi olup, Türkiye standartlarında bir çıkış yolu araması gerekir. Yani, anlamak ve çözülmez denilen problemleri çözeceğine inanmak. Aksi takdirde Tigana'nın akibeti de Del Bosque'ye benzer. >>> Kendi adına konuş Bilgin Sevgili Bilgin Gökberk, TRT'de futbol adına öyle yorumlar yapıyor ki, o kadar olur... Fasulyenin gazı misali, ortalığı bir anlığına kokutuyor. Önceki gün de böyle bir yorum yaptı. Neymiş efendim, "Teknik adamlar medyadaki hiç bir yorumcuyu dikkate almıyormuş." İşin tuhafı, Bilgin bu saçmalığı dile getirirken, orada Ömer Üründül ve Mehmet Demirkol gibi futbola ciddi yorumlar getirdiğine inandığım otoriteler oturuyor ama Gökberk'in bu söylemine en ufak bir tepki koyamıyor. "Kendi adına konuş kardeşim" diyemiyor. ..ve TRT gibi ciddi bir kurum da bu ülkedeki futbol sevdalılarının karşısına "otorite" diye böyle yorumcuları koyuyor. Yazık!.. >>> Yorum farkı Maksat övünmek değil, yorumlardaki farkı ortaya koymak... Tarih 27 Ekim Cuma... Fortis Türkiye Kupası'nda F.Bahçe'nin G.Antep'i yendiği günün ertesi... Türkiye gazetesinde bize ayrılan köşede "Zico'nun kafasındakiler" başlığı altında şunları yazmışız: "Kazanmak güzel şey! Ancak daha güzel olan doğru zamandaki 'Arayış!' Neyin arayışı bu, demeyin. F.Bahçe adına daha iyisini, en güzelini bulma arayışı. Sürekli eleştirilen Zico, kafasındaki hücum ağırlıklı oyun plânı için Fortis Türkiye Kupası'nı fırsat olarak gördü ve G.Antepspor karşısında kendi isteğini kabul ettirebileceğine inandığı oyuncularla riskli bir arayışa yeltendi!" Şimdi o arayışı hatırlayın bir... Aurelio, Alex, Ümit, Tuncay elde dururken Uğur, Olcan, Deniz, Kemal ve Deivid ile G.Antepspor maçına başlamak! Bu riskli arayışın ne kadar akıllıca olduğu kazanılan Vestel Manisaspor maçına rağmen tartışılabilir. Ancak tartışılmayacak bir şey var. O da şu; Zico inandığını yaptı ve kazandı. Bundan sonra eli daha da güçlendi. Bundan sonra inandıklarını daha bir cesaretle uygular.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.