Durum ciddi... Duygusallık ve fanatizme varan düşünceler, sona yaklaşılan Süper Lig'de hırsı, aklın önüne geçirmiş, futbolu özünden uzaklaştırmış. Pozisyon tartışması, taktik düşüncedeki artılar ve eksiler, yıldız oyuncunun yetenek gösterisi, şut kabiliyeti, gol vuruşları, kurtarışlar, savunma stratejileri, tribün coşkusu, yönetim becerisi, grup oyunu gibi kavramlar tartışılacağı yerde gündemin odak noktasına vesvese ve paranoyalar oturmuş.. Maalesef!.. Derin sessizliğe gömülüp susmaları gerekenler, sakince güzellikleri yaşaması gerekenler, öküz altında buzağı arar olmuşlar. Bu güvensiz, sevgisiz, saygısız ve hoşgörüsüz ortamdaki tuhaflıkları sıralarsak, akıllara durgunluk veren çılgınlıklar... Hayret uyandıran ifadeler... Birbirinden ilginç ve komik iddialar... Sahi özü, barış, dostluk ve eğlence olan futbolda yaşanan bunca gerilimin nedeni ne? Sancı belli... Yukarıdakinin de aşağıdakinin de korkusu kaybetmeyi kabullenecek olgunluğa erişememiş olmak. Böyle bir ortamda herkesin iddiası şu, "Birileri başarmamızı istemiyor, yolumuzu kesmeye çalışıyor." O halde, duygu yoğunluğu içinde öfke kaplayan yüreklerden ateşe devam... Suçlamaların hedefinde ya Futbol Federasyonu var, ya da savunmasız hakemler duruyor! Nitekim, bugün en çok konuşulan şey, hakemlerin "penaltı kararları." F.Bahçeliler soruyor, "Bizim lehimize bugüne kadar neden hiç penaltı verilmedi?" Aynı soruyu Sivassporlular da sorabilirler, ama sormuyorlar. Onlar, gereksiz tartışmalar yerine futbolun özü ile ilgileniyorlar. O yüzden kısıtlı bütçelerine rağmen başarılı da oluyorlar. Tebrikler... Sonra, bir takımın daha çok penaltı kazanıyor veya sebebiyet oluyor olması tamamıyla o takımın oyun karakteri ile doğru orantılı değil midir? Öyleyse bu sezonun en çok penaltı kazanan iki takımından Denizlispor, kazandığı 6 penaltı kadar, penaltıya sebebiyet verdiğine göre, "Futbol Federasyonu bu takımı, şimdi koruyor mu" yoksa "Bu takımları baltalıyor mu?" diyeceksiniz? Karar sizin ancak çok merak ediyorum, "Bugüne kadar bize neden penaltı verilmedi?" diye soran F.Bahçeliler, "Kezman neden bu kadar gergin, etkisiz ve sahada neden bir adam geçemiyor?" ya da "F.Bahçe'de huzuru bulamayan Anelka, Ada'da, Servet, Sivasspor'da neden bu kadar başarılı?" diye hiç kendilerine soruyorlar mı? Lütfen beyler lütfen... "Küçük değil, büyük düşünün!" Fındık kabuğunu doldurmayacak tartışmalarla F.Bahçe'yi hedefinden uzaklaştıracak ve bir futbol efsanesi olan "beyefendi" dediğimiz Zico'yu dünyanın hiçbir yerinde hakemin üstüne yürüyecek denli çıldırtacak bir gerginliğe itmek yerine, Başkan Aziz Yıldırım'ın "Büyük F.Bahçe hayaline" destek olacak tutum ve davranışlar içine girin ve F.Bahçe'yi de kendinizi de kandırmayın! > Savunma SOS veriyor Gerçekleri tartışalım... Lider F.Bahçe, ligin bitimine 7 hafta kala Beşiktaş'ın 4 puan önünde. Ama hiç rahat değil. Yönetimi, Teknik Direktörü Zico, sarı-lacivertli futbolcuları istim üstünde. Hepsi, "Bir önceki sezon gibi yine şampiyonluğu kaybeder miyiz?" diye endişeliler. Endişelenmekte de haklılar... Nasıl endişelenmesinler ki? F.Bahçe'nin; ne takım savunması savunma, ne grup, ne de en gerideki dörtlü savunması. Savunmanın insana güven veren tarafı yok. Bu yapıyı görünce; insan, Volkan'ın F.Bahçe kalesinde neden bu kadar kötü bir oyun çıkarıp, acemice goller yediğini daha iyi anlıyor. Rüştü ve Volkan'ın yokluğundan kaleye geçen Serdar'ın Allah yardımcısı olsun! Kayserispor tüm hatlarıyla rakip kaleye yüklenirken, F.Bahçe'nin geri dörtlüsü ne yaptı, biliyor musunuz? Anlatayım, savunmayı kaleci Serdar'ın burnunun ucunda kurdu. İnsaf be kardeşim... Trilyonluk F.Bahçe'nin savunması böyle mi olur? Garibim Serdar bas bas bağırıyor, "Çıkın... Çıkın..." Ama ikazları duyup işiten kim? Hepsi, kör, sağır ve dilsiz. Yazık! Bu körlüğün sebebi, korku ve panik... Herkeste inanılmaz bir gerginlik. En telaşlısı da, sezon boyunca savunmanın en çok alkışlanan ismi Lugano... Aman ki. Aman... Ne tuhaftı öyle Kayseri'de Lugano!.. Özellikle Kayserisporlu Kemal'in attığı goldeki hali tam bir komediydi. Topu havada öyle bir ıskalayışı vardı ki, insana "Bu kadarına da pes" dedirten türden. Serkan'ı, Uğur'u ve Edu'yu anlatmaya gerek var mı bilmem... Edu malum, "Keskin sirke küpüne zarar" misali. Hepsi bir tarafa... Ben sadece Edu ve Lugano'nun aldığı parayı düşünüp, Kayserisporlu Kemal'in kazandığıyla kıyaslayınca, içimden Allah, "Aziz Yıldırım'a sabır ve bol para versin" diye temennide bulunmadan edemedim. Yazık!.. Koca F.Bahçe'nin savunması böyle SOS verir mi, verirse bu takım bu savunma anlayışıyla şampiyon olur mu? >> Tümer, Aurelio ve Tuncay F.Bahçe'de üç adamı çok tutuyorum. Bunlardan biri Tümer, diğer ikisi Aurelio ve Tuncay! Hemen "Alex nerede?" diye sormayın. Onun forması tescilli... Alex içinde olmasa da Zico, bu futbolcunun formasını, on birin içinde sahaya sürer. O yüzden Alex'i bu değerlendirmelerin dışında tutuyorum. ..ve işte buraya yazıyorum. Eğer F.Bahçe bu sezon şampiyonluğu kazanırsa, bu üç beynin kurgusuyla, çabasıyla, sevgisiyle ve özverisiyle kazanır... Kaybederse de onların yüzünden kaybeder. >> Mehmet Topuz ve Ali Turan İki adam... İkisi de Kayseri'den... Biri Mehmet Topuz, diğeri Ali Turan... Biri Kayserispor'un diğeri K.Erciyes'in gizli kahramanları... İkisi de takımlarının başarısındaki en büyük etken. Şimdi bu iki ismi yan yana getirip, şu soruyu tüm Türkiye'nin tartışmasını istiyorum. Bu iki futbolcu, üç büyüklerde oynar mı, oynamaz mı?