Seçim! Yeniden... Yine seçim! Peki, ne için bu seçim; "Futbolu kalkındırmak için." Yalanınıza yanayım emi!.. Yapmayın efendiler!.. "Dön baba dönelim" oyunundan vazgeçin, bir istikrara oturtun şu futbolun yönetimini artık!.. FIFA İcra Kurulu Üyesi ve UEFA 1. Başkanvekili Şenes Erzik'e kulak verin, bakın ne diyor: "Siyaset, futbola müdahele ederse, Yunanistan'a döneriz!" Haluk Ulusoy'un milli maçlara bile davet etmediği bir hukuk adamı olan UEFA Tahkim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Levent Bıçakçı muhalefet yapmak yerine bakın ne diyor: "Doğruya doğru. FIFA siyasilerin müdahalesini affetmez!" Ama dinleyen kim? Ne de olsa bizim siyasiler, "Demokraside çareler tükenmez!" düsturuyla büyümüş. Her şeyin bir çaresini buldukları gibi, futboldaki kaosun da kendilerine göre çıkış yolunu buluyorlar. Nitekim, Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız, Sayın Mehmet Ali Şahin Kayseri'de Kadir Has Spor Kompleksi'nin temel atma töreninde bombardımana tuttuğu Haluk Ulusoy'u siyaset marifetiyle devirmiş olmamak için topu Kulüpler Birliği'ne atıyor. "Aman Özhan Canyadın başkanım, şu işi sen tereyağından kıl çeker gibi bir güzel hallet!" Özhan Başkan bu işlerin adamı olmadığı gibi "Hayır" demesini de bilmeyen biri... O yüzden, "Kulüpler Birliği'ne bir götüreyim konuyu" diyor. Bugün, o gün!... Canaydın'ın Kulüpler Birliği'nde Ulusoy'u refaranduma tabi tutacağı gün... "Beyler buyrun imzaya... Atın imzaları ve Futbol Federasyonu'nu kongreye götürelim!" Sonrası mı? Vallahi... Siyasetciler de bilmiyor, ben de bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, bu hükümetin bir an önce bu Haluk Ulusoy'dan kurtulmak istemesi! Eğer, Kulüpler Birliği 84 imzayı toplar da bir olağanüstü kongreye daha gidilirse vay benim futboluma!.. Günün sorusu Bu ülkede ne olunur ne olunmaz? Bu ülkede, dünün dün, bugünün bugün olduğunu bilmiyorsanız, siyasetçi olunmaz. Bu ülkede, görevi kötüye kullanmak ve suiistimal iddialarından aleyhinizde 60'a yakın dava açılmasını göze alamıyorsanız, federasyon başkanı olunmaz! Ceza Hukuku Beşiktaş'ta balonlar uçuyor. "Yönetim, Sivas yenilgisi için futbolculara 50'şer bin dolar ceza kesti!" Malesef o balonlara yöneticisi de, futbolcusu da, taraftarı da alkış tutuyor. Milli Takım kampındayız. İbrahim Üzülmez ve Gökhan Zan, kampa ilk gelen oyunculardı. Hani; ikisinin de maşallahı var!.. Taşı sıksalar suyunu çıkaracak güçteler. Fakat ikisi de öyle bir geliş geldi ki... Sanki dünya başlarına yıkılmış da altında kalmışlar gibiydi. Moraller sıfırlanmış... Gözler çökmüş... Yüzlerindeki renk uçmuştu!.. "Eyvah!" dedim... "İnşallah, İtalya'ya böyle uçmazlar!.." Biraz, hoş sohbetten sonra anladım ki, sebep, "Sivas yenilgisi" ve sonrasında uçurulan balonlar!.. Nitekim, Gökhan Zan da çaresizlik içinde kıvranıyor... "Nasıl kaybediyoruz, anlamıyorum!.. Ben de arkadaşlarım da kafayı yiyeceğiz!" Sonra, "50 bin dolarlık ceza" mevzuu ile zaten gergin olan futbolcular daha bir yıkılıyor!.. İşte o tabloyu görünce sinirlerim beynime çıkıyor. "Böyle haber de olmaz, ceza da!" diye genç arkadaşlara izah ediyorum. "Ne Beşiktaş Kulübü ne de diğerleri, bir futbolcu kötü oynadı, maç kaybetti veya puan kaybettirdi, diye böyle bir ceza veremez. Ayrıca, her kulüp, sezon başlarında, verecekleri cezaları Kulüp Disiplin Yönetmeliği'nde Futbol Federasyonu'na bildirmek mecburiyetindedirler. Sarı karta 5 bin, kırmızıya 10 bin, küfür ve yüz kızartıcı hallere 100 bin dolar diye bir cezayı ön görebilir ve bunu sezon başında Disiplin Yönetmeliği'nde açıklarsınız. Ama tanımlamadığınız bir ceza ile insanları mahkum edemezsiniz! Nerde görülmüştür, zarar eden bir fabrikanın, zararını işçisinden tazmin ettiği!" Psikolog bir dostum diyor ki, "Bütün pozitif değerler, sevginin açılımıdır. Bunun izdüşümü ise korku kaynaklı olumsuzluklardır. İnsan deneyimi ve davranışı da kurumlar da, bu iki skala arasında zik zaklar çizer." Şimdi siz karar verin; Beşiktaş'ın yaşadıkları sevgiden mi yoksa kaybetme korkusundan mı? Faydasız zenginlik Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi uluslararası bir seminer gerçekleştirdi, Olimpiyat Evi'nde. "2008 Pekin'e doğru" adını taşıyan seminerin katılımcıları çok uluslu şirketlerin yöneticilerine kariyer ve gelişim dersleri veren uzmanlardı. Ayrıca şampiyonlar yetiştirmiş milli takım teknik direktöreri, spor adamları, davranış bilimi uzmanları, dünya ve olimpiyat şampiyonları gibi bir dizi başarılı insan İstanbul'a akın etmişti. Tam iki gün boyunca... 2008 Oyunları'na evsahipliği yapacak olan Çin; statlar, salonlar ve sporculardan çok; kültürü, tarihi, gelenek ve görenekleriyle didik didik edildi. Ayrıca sporda başarı kriterleri, yönetim sanatında krizten üstüne en önemli sırlar verildi, anılar, tecrübeler ve bilgiler paylaşıldı. Fakat, bütün bu kıskanılacak zenginlik, olimpiyat ailesinin fertleri arasında kaldı. Kadir Has'ın spor hukukçuları Üniversite, spor ve hukuk! Bu üç sihirli kelime... Kadir Has Üniversitesi'nde en derin manasını buldu. Eylül 2005 - Haziran 2006 tarihleri arasında üniversitenin Cibali Kampüsü'ndeki Spor Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde "Spor Hukuku Sertifika Programı"na katılan avukatlardan 60'ı ilk spor hukukçuları olarak mezun oldu. Artık Türk sporunda her türlü anlaşmazlığa karşı adaleti sağlamak için koşturacak uzman spor hukukçuları var. Bakalım, bundan sonra anlaşmazlıklar daha mı kolay çözülecek yoksa daha da karmaşık bir hale mi gelecek! Göreceğiz!..