UEFA Kupalı F.Bahçe

Siz isterseniz, "hayal" deyin isterseniz, "züğürt tesellisi!" Ne derseniz deyin ama bilin ki, benim gönlümden geçen, Avrupa'daki tek temsilcimiz olan F.Bahçe'nin bu sezon UEFA Kupası'nı kazanıp ülke insanına G.Saray gibi büyük bir coşku yaşatması. İnanın, seçim, şike, teşvik, çifte standartlı cezalar gibi sığ gündem üstüne sıkışan Türk futbolunun rahatlamak için böyle büyük bir heyecana ihtiyacı var. Diyeceksiniz ki, bugünkü F.Bahçe'nin böyle bir hedefi yakalaması mümkün mü? İnanın mümkün... Şöyle, bugünkü F.Bahçe'yi bir düşünün... UEFA Kupası'nda mücadele eden takımlardan eksiği ne? Başta, F.Bahçe'nin 3. turdaki rakibi AZ Alkmaar olmak üzere, Glasgow Rangers, Maccabi Hayfa, Livorno, Tottenham, Dinamo Bükreş, Leverkusen, Sevilla, AC Braga, Parma, Osasuna, Racing Club Lens, Blackburn, Nancy, Feyenoord, Espanyol, Ajax, Zulte Waregem, Panathinaikos, PSG, Hapoel Tel Aviv, Newcastle ve Celta Vigo'dan daha mı aşağıda F.Bahçe! Hayır değil!.. Aksine fazlası var. Mükemmel bir taraftara sahip... Güçlü bir yönetimi var... Ekonomik açıdan kendi kendine yeter konumda.. Kadro olarak, zengin... Takımın başında final atmosferini yaşamış Zico gibi efsane bir futbol adamı var. Stadı, tesisleri dört dörtlük... F.Bahçe'nin tek eksiği, içeride ve dışarıda kupaya hasret olması!.. Özetle; sarı - lacivertli camia başarıya aç!.. Başarı için hazır... Yeter ki şu AZ Alkmaar engelini bir aşabilsin... Sonrası inanın çorap söküğü gibi gelir! Zaten sonrası dediysek, kupaya giden yolda topu topu 3 tur, bir final ve ardı kupa! Yeter ki , F.Bahçeliler hedefe kilitlensinler ve sahip oldukları potansiyele inansınlar! Alex'in nazıyla oynamak Sanki bulunmadık Hint kumaşı, F.Bahçeli Alex!.. Nazlanıyor da nazlanıyor... Karın ağrısının sebebi belli, Kezman'a ödenen para!.. Sekiz milyon euro, çıldırtıyor Brezilyalı oyuncuyu. Sözleşme dönemi de geldi ya, "Eğer bu takımın en çok gol atan adamı bensem... Eğer bu takımın en çok asist yapan oyuncusu bensem, bu takımda en fazla parayı da ben isterim" demeye getiriyor beyefendi! Eğer söz konusu olan Süper Lig ise bu istatistikler doğru... Ama ya Avrupa? İşte orada duracaksın arkadaş... Orada aynaya bakıp kendi kendine soracaksın! "Ey Alex; bu kadar yıldır F.Bahçe'de oynuyorsun. Bu takım sana kral muamelesi yaptı. Peki sen bu kulübe Avrupa'da ne kazandırdın?" Elini vicdanına koyup, bu sorunun cevabını gönül rahatlığı ile verebiliyorsan o zaman en fazla parayı istemek de hakkın, en ayrıcalıklı futbolcu muamelesini görmek de. Ama senden beklenen cevabı veremiyorsan, orada sözlüğü eline alacaksın ve "kanaatkâr olmak" kelimesinin anlamını öğreneceksin! Türk lokumu Yıldıray F.Bahçe oyun plânını, maç stratejisini Alex'e odakladı. Alex oynuyorsa F.Bahçe oynuyor. Alex duruyorsa F.Bahçe de duruyor. Beşiktaş da malum... Sergen gitti Beşiktaş'ın orta sahası çöktü. Ricardinho ve Delgado'dan bir Sergen çıkmadı. G.Saray kendi yağında kavruluyor. Eti budu yetmiyor yeni bir transfere. O yüzden, altyapıya önem veriyor, Ardalar ve Sabrilerden sonra Cem Sultan'ı da bulup, geleceğe yatırım yapıyor! Ama şu ara transfer döneminde transfer diye tutturanlara, yabancı kontenjanı yetmiyor diyenlere buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yıldıray Baştürk'ün kalitesinden şüpheniz mi var? Yoksa Türk lokumu Yıldıray'ı renklerinize katın. Hem vitrini yenileyin, hem takımı güçlendirin, hem yabancı kontenjanını açık tutun, hem de Milli Takım'a herkesin gözünün önünde olan Yıldıray gibi usta bir oyuncuyu sunun! İçinden çıkamadığım sorular Şu günlerde cevabını en çok aradığım ve içinden çıkamadığım sorular şunlar: Siyaset, futbola müdahele etmeli mi, etmemeli mi? Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in Haluk Ulusoy'u kongre için sıkıştırması doğru mu, değil mi? Olası bir genel kurulun futbolumuza, Federasyona, kulüplere ve ülkeye sağlayacağı faydalar neler? Seçim olur da, Haluk Ulusoy gider, yenisi gelir ise futbolun dertleri biter mi?