samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Van Hooijdonk kalitesinde

A -
A +

Alex'li de Ale'xsiz de güzel! Türkiye "sistem" adına hep sayıları tartıştı durdu bugüne kadar: "Hangisi daha iyi; 4-4-2 mi, 4-3-3 mü yoksa 3-5-2 mi?" Kimse, "sistem"in en önemli unsuru olan insanı konuşmadı. Bir sistemi veya modeli başarılı ya da başarısız kılacak insanı konuşmadı. G.Antepspor ile F.Bahçe arasında oynanan dün geceki maç en çok bu yönüyle ön plâna çıktı. Taraflı tarafsız bütün gözler Brezilyalı Alex'i aradı Kâmil Ocak Stadı'nda. Oysa maç öncesi F.Bahçe'de o kadar çok bilinmeyen vardı ki, Christoph Daum dahi son dakikaya kadar ilk onbirde kime, nerede, ne görev vereceğini netleştirmemişti. Bütün bunlar unutuldu, herkes bir adama Alex'e kilitlendi, tıpkı Milli Takım'daki "Hakan Şükür" arayışları gibi. Bu arayış neden?.. Sahi neden?.. *** İçi mücevherle dolu bir kasa düşünün. Alex!.. İşte o büyük hayaller beslenen kasanın çilingiri!.. Alex yoksa kasanın içindekilerin de önemi de yok? O yoksa F.Bahçe'nin "tarz" haline getirdiği futbol yok? Nitekim bu sezon sarı - lacivertlilerin Süper Lig'de puanlar bıraktığı tek karşılaşma Ç.Rizespor maçı. Onda da Brezilyalı sihirbaz yok. Hani futbol takım oyunuydu? Bir saat, Fabiano'nun yan direkten dönen topuna rağmen Alex'i düşünerek ve Van Hooijdonk'u izleyerek geçti. *** Daum gerçekten futbol dâhisi. Baktı ki, Alex'siz F.Bahçe kilitleniyor. Hemen Alex'in görevini ilk 20 dakikadan sonra Van Hooijdonk'a verdi. Onu, Alex'in bölgesine çekti, hem pasör, hem de şutör olarak kullandı. Hollandalı ilk yarı G.Antep kalesine iki füze yolladı, önündeki Nobre ve Tuncay'a inanılmaz paslar attı. G.Antepspor'da Nurullah Sağlam ve talebeleri çözemedi Hooijdonk'u. Hollandalı, ikinci yarı yine o füzelerinden birini göndererek G.Antep kalesini teslim aldı, kördüğüm olan oyunu F.Bahçe lehine çevirdi. İşte tecrübe bu.. İşte kalite bu. İşte sistemin kusursuz işletilmesi bu. Tebrikler Daum. *** Evet, takımlar var, tarzları, uyumları, çizgileri, hedefleri var. F.Bahçe bu sezon bunu başaran takım... Hem de oyun düşüncesinde reform yaparak başaran bir takım. Oyunu rakip alana taşıyarak, bloklar arasındaki mesafeyi daraltan ve kişilikli oynayan bir takım. Futbolda fizik gücün yanı sıra yeteneği, beceriyi, kaliteyi ön plana çıkaran takım F.Bahçe. Nitekim bu yönüyle de Süper Lig'de karşısına çıkanları silindir gibi eziyor. *** G.Antepspor da sıra takımı değil hani. Lazarov, M.Polat gibi kalitelerinden mahrum. Ama taş gibi futbol oynuyor. F.Bahçe'nin hakimiyetini uzun süre kabul etmediler. Aksine, sarı-lacivertlilere Şampiyonlar Ligi'nde oynayacağı Lyon maçı öncesi iyi bir idman verdiler. F.Bahçe'yi presle yıldırarak akordeon gibi açıp tam sahayı kullanmaya mecbur ettiler. Jaziri ve Erdal'ın birer şutuyla da açıkça Rüştü'yü rahatsız ettiler. Ancak, "Süper Lig'de 5. büyük olmaya adayız" diyen G.Antepspor'un iki şutla galip gelmesi zordu. Nitekim de gelemediler. Ama seyircisine diyecek yok. Centilmen, canlı ve futbol kültünü hiçe sayan bir sevdaları var. Hooijdonk için tuttukları alkış da bunun göstergesi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.