samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Vay gidinin Trabzonspor'u

A -
A +

Tam 10 yıl olmuş, bir dönemler su yolu yaptığımız Trabzon'a gitmeyeli... Eğer G.Saray maçı olmasaydı, hasretin daha da biteceği yoktu. Çünkü son seyahatimde ağır astım krizine yakalanmış ve sabahı sabah etmiştim Trabzon'da. Bir daha gitmeye de cesaret edememiştim. Geçen hafta hem korkumu yendim, hem de eski dostlarla bir güzel hasret giderdim... Ama ne hasret!  Anadolu'nun sımsıcak esintileri karşıladı bizi şehre girişte... Cana yakın insanları... Sempatik lehçeleri... Esprili yaklaşımları... Gönlümüzü okşadı... Tonya'nın mis gibi tereyağı... Vakfıkebir'in odun ekmeği... Telli peyniri... Akçaabat'ın köftesi... Karadeniz'in hamsisi... O tertemiz, pırıl pırıl havası... Bayram etti ciğerlerim... Yaşasın futbol, yaşasın Trabzon!  Spor yazarlığının en güzel yanı seyahatler... Doğrusu, on yıllık hasrete değdi bu yolculuk... Bizim, M.Tahir Kum, Karadeniz'in valisi gibi... Tanımayan yok. Kıskandım doğrusu... Yalnız, bu reklamın bir negatif tarafıda var... Tahir'e kim merhaba dese, sitem ediyor... "Ya, şu Trabzonspor'da yazacak iyi bir şey bulamıyor musun?" Trabzonspor ve yazarlar... Bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden... Orhan Kaynar'ı arıyor gözlerim. Göremeyeceğimi bile bile... Burkuluyor yüreğim... Hasan Kurt'a bakıyorum, inzivaya çekilmiş gibi kös kös oturuyor koltuğunda... Ali Savaş, siyasetle sporu birbirine karıştırmış... İşin içinde biraz da memurluk var ya, uzak takılıyor... Mehmet Tan ile Ergun Ata gayretli gözüküyor... Ama onlar da tek başlarına... Hamza Mısır deseniz, hakemlikte gözü... İdare ediyor... Bizim Selman'ın işi başından aşkın, İHA'ya atlatma haber yetiştirmek çabasında... Trabzonspor umurunda bile değil. Osman Diyadin, Karadeniz gazetesini zamanında baskıya yetiştirme telaşında... Muharrem Kaya, Kenan Aydoğdu ve bu takımın İstanbul'daki seslerinden Cengiz Tokgöz'ü maçta görmek bile mümkün değil. Efsaneden geriye, ulusal medyasız bir Trabzon, boş tribünler ve heyacansız bir şehir kalmış! Vay gidinin Trabzon'u vay...  Karadeniz insanı inatçıdır... Kolay kolay pes etmez... Her ümitsizliğin arkasına mutlak bir ümit katarı ekler... Trabzonspor'un sembolü sayılan Krem Yavuz, hastalığa teşhisi koymuş, diyor ki... "Bizim takımı yönetenlerin bir yarısı G.Saraylı, bir yarısı Beşiktaşlı! Bu yüzden düştük biz bu duruma... Yoksa bizim bir kupayla hızımız kesilir miydi?" Yavuz'unki basit bir hiciv gibi görünse de bordo-mavili renklere gönül verenler, "Özkan Sümerci olanlar ve olmayanlar" diye ikiyi ayrılmış. Sümerci olmayanlar maça gelmiyor, Trabzonspor'a kerhen bakıyor. Eeee, bu kadar mayayla da ancak bu lezzette ekmek olur.  Eski başkan Şâmil Ekinci'nin un fabrikasında bir medya merkezi kurulmuş... Burada 12 sayfalık günlük bir gazete ve bütün Karadeniz'e yayın yapan televizyon ile radyo hizmet veriyor... Başında da, M.Ali Yılmaz'ın 20 yıl önce ilk başkanlık yarışına çıkarken kader birliği yaptığı dostu Mustafa Noyan var. Oysa Mehmet Ali Yılmaz ununu elemiş, eleğini tereğe asmış gibi ilgisiz görünüyor ama Trabzon'a kurduğu bu tesis de onun hâlâ iddialı olduğunu gösteriyor. Örnek mi, Trabzonspor'un boş tribünleri!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.