samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Yalıkavak'tan öteye...

A -
A +

hcicek@tg.com.tr Bodrum'da esnaf dertli... "Efendim, en çok vergi Bodrum'da ödeniyor ama Bodrum'a devletin en küçük bir yatırımı yok!" Okul, hastane, elektrik, yol, su, spor sahası mı istiyor Bodrumlular? Hayır, onların derdi başka... Onlar bölgeyi kışın da canlı tutacak daha esaslı yatırımlar bekliyor...  Yalıkavak'ta küçük çiftçi dertli... "Tarladaki hıyarımıza Türk Standartları Enstitüsü kriterler koymuş. Vay efendim, hıyarın şekli bozuk olmayacak, fazla olgunlaşıp çekirdekleri sertleşmeyecek, eni - boyu şu kadar olunca bel eğriliği bu kadar olacak... Sanki, hıyar değil de manken yetiştiriyoruz..." Çiftçi devam ediyor: "Biz, ihracaat bilmeyiz. Ürettiğimizi tatilcilere satarız. Onlar, okumuş - bilgili insanlar... Bir kaide kondu mu hemen öğreniyor ve bizden istiyorlar..."  Türkiye hızla ilerliyor. Daha kaliteli bir üretim, tüketimde daha titiz bir seçim ve bilgide şeffaflığa doğru hızla yol alıyor...  Peki sporumuz, bu yolun neresinde? İçimiz dışımız futbol olduğuna göre... Mesela futbolumuz, ne kadar şeffaf? Ya da kulüplerimizin sergiledikleri şeffaflık ne kadar gerçekçi? Mesela G.Saray'ın AIG ortaklığı... Necdet Çobanlı ve Öcal Uluç ağabeylerin ısrarla dikkat çektikleri, Cayman Adaları ile off-shore bankalara kadar uzanan mali ilişkiler zincirinin gerçeklik payı nedir? Geçelim...  Türkiye, AB'ye girmek için çırpınıp dururken... İradesi dışında bu merkeze çekilen futbolumuz, UEFA kriterleri mantığının ne kadar farkında?  Mesela, "Futbolu zenginleştirmek" kavramından, ne anlıyoruz? Futbol oyununu güzelleştirmeyi mi? Futbol ekonomisini güçlendirmeyi mi? Futbol yönetimini ileri ülkeler seviyesine çıkarmayı mı? Denizli'nin ardından Trabzon'da da tel örgüleri kaldırmayı mı? Yoksa, stadları tiyatro kalitesine yükseltmeyi mi? Geçelim...  Mesela, "Futbol kaynaklarını doğru kullanmak" fikri bizde neyi çağrıştırıyor? Hakan Şükür ve İlhan Mansız gibi değerleri bir çırpıda harcamamayı mı? F.Bahçe'nin Ortega ve benzeri transferdeki isabetsiz harcamalarının yanlışlığını mı? İki hafada bir oynanan maçlar dışında bomboş yatan Ali Sami Yen ve BJK İnönü stadları gibi onlarca beton yığınlarının hantallığını mı? Milyarlarca dolarlık dev yatırımların, hantallıktan kurtarılıp, şehrin canlılığını her an yaşayacak hale getirilmesini mi? Yoksa bunlara bir mânâ yükleyen yavrularımızın; minik, yıldız ve genç yeteneklerin ortaya çıkmalarını kolaylaştıracak, doğru modeli, doğru antrenör ve doğru ortamı tesis etmeyi mi?  Özetle... Eğrisiyle doğrusuyla Türk futbolu, Hasbi Menteşoğlu, Üveyis Molu ve benzeri ağaların omuzlarında yükselme çaresizliği içinde çırpındığı günlerin bugün çok ötesinde. Şirket olgusu, genel kurul, özel kurum ve medya denetimi... Karanlık günleri parlak bir döneme çevirmiştir. Küçük istisnalara rağmen artık ülke futboluna her pencereden ayrı bir ışık hüzmesi süzülmektedir. Artık Türk futbolu en ileri ülkelerin heyecanlarını taşıyan ve onlarla yarışacak insana, ortama, düşünce, plân, proje ve uygulama gücüne ulaşmıştır.  Alkışlar ülke futboluna! Alkışlar soran, soruşturan, seçiçi davranan ve en güzelini hedefleyen ülke insanıma! Alkışlar, Türk futbolunu bu çizgiye taşıyan, Şenes Erzik'ten Haluk Ulusoy'a, Sepp Piontek'ten Şenol Güneş'e, isimsiz kahramanlar Oğuz Ökem'den Metin Kazancıoğlu'na, Aydın Torunoğlu'na... Alkışlar, kulüplerini ideal çizgiye çeken herkese...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.