F.Bahçe'nin Trabzon ve Sparta galibiyetlerinin perde arkası aralandı. Perde arkası sır ne mi? "Daum'un dâhice taktiği, Rüştü'nün harika kurtarışları, Servet'in toparlanışı ve Alex'in mükemmel oyunu" gibi klasik yorumlar asla değil. O halde ne? Biz de merak ettik. F.Bahçe'de her şeyin merkezi durumundaki ismi bizde saklı kişi bu temel etkiyi bakın nasıl anlattı: "Aziz Başkan için buz gibi, donuk, geçimsiz, diye yazıp, söylüyorlar. Maalesef futbolcu bu yorumlardan olumsuz etkileniyordu. Halbuki, o süper iyi niyetli bir başkan... Şampiyonlar Ligi'nde kaybettiğimiz Lyon maçı sonrası takım olarak gerilime düştük. Hocamız Daum ve futbolcu arkadaşların hemen hepsi bunalım içindeydik. Özellikle de tecrübeliler!.. Başkan bunu gördü ve bizi bayramlaşma için kulüpte kabul etti. Tedirgin bir halde oraya gittik. Ama, aksine başkanın, sıcak, samimi ve dostane biçimde herkese espriler yapan o rahat haliyle ortam bir anda değişti. Üzerimizden sanki Ağrı Dağı'nın yükü kalktı. İnanılmaz bir rahatlık kapladı içimizi. O gün, orada, Trabzonspor'u yeneceğimize takım olarak inandık ve yendik de. Sonra o moralle Sparta Prag'ı yendik. Hocamız da maçlardan sonra bu galibiyetleri başkanımıza armağan etti." Evet sevgili okuyucular, F.Bahçe'nin son galibiyetlerinin perde gerisinde yatan şey buymuş... Ne demişler "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır"mış. Mıhlama Hiddet hiddete, şiddet kötülüğe gebedir. Yalnız değilsin başkan Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakçı, TGRT Haber'de dobra dobra anlattı: "Bazı kirler yıkanınca bazıları ise kazınınca çıkar. Futbolun kirleri su yüzüne çıkmıştır. Mafya... Şike... Fanatizm... Ve şiddet... Hepsinin kökünü kazımaya kararlıyız! Bu uğurda destek bekliyoruz.'' Destek istemekte haklısın başkan, bu yolda yalnız yürünmez. Kulüpler, emniyet, taban birlikleri, medya, kısacası sağduyu sahibi herkes bu amacın etrafında birleşmeli. Neme lâzımcılara buradan bir hatırlatmada bulunalım. Savaştan kaçanın ölümü çabuk olur! Teşekkürler TGRT Muhammed Ali Clay'ın "Zekâ, yetenek, estetik ve cesaret oyunu" diye tarif ettiği boksta, Sinan Şâmil Sam'ın maçını yayınlayan TGRT beni nostalji turuna çıkardı!.. Ringin efsaneleri; Vural İnan, Garbis Zakaryan, Orhan Tuş ve Halit Ergönül. Bir sonraki nesil... Seyfi Tatar, Celal Sandal, Mehmet Kumova ve Kemal Sonunur ile ilk Avrupa profesyonel şampiyonumuz Cemal Kamacı. Boksu bu ülkede salondan sokaklara taşıyan şampiyonlar her biri. O sokaklardan daha nice şampiyonlar çıktı. Örnek mi, Ali Hasetçi, Mustafa Genç, Fahri Sümer, Burhan Koç, Selami Karakelle, Mehmet Demirkapı, Mehmet Demir, Alpaslan Yıldırım, Vedat Önsoy, Faruk Karatop, Cevat Aladağ, Köksal Özoğluöz ve Oktay Değirmenci. Hepsi kıt'a boksunun en güçlü olduğu Balkanlar'da iz bıraktılar! Hiç birini unutmak mümkün değil. Hele Cemal Öner'i. O, Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonlarını deviren tek Türk'tü. Onunla birlikte Eyüp Can, Osman Dak, Vedat Tutuk, Kibar Tatar, Tuncay Varol, Ali Çıtak, Feyzullah Aydaş, Lütfi Canbakış, Ahmet Canbakış, Erdal Sarıkaş ve Ünver Bayram'ı izledik gururla! Arada unuttuklarımız olabilir. Ama bir boks maçıyla bize bu kadar efsane şampiyonu hatırlatan TGRT'ye defalarca teşekkürler... Teşekkürler Sinan Şâmil Sam. Teşekkürler Ahmet Ünal. Teşekkürler Orhan Ayhan ağabey!..