Aslında bu yazının başlığını ''Hayali Fener'' diye atacaktım. Ama Sepp Piontek, Milli Takım günlerindeki heyecanı ile başlığı benden önce verdi. ''Yüksek top... Anelka ve gol!'' Katkıların için teşekkürler Piontek! *** Sonucu önceden belli maçlar vardır; F.Bahçe - A.Sebatspor karşılaşması gibi... Kırk gün kırk gece de oynasanız dirençle karşılaşabilirsiniz ama sonuç asla değişmez. Çünkü; mâlûmu ilâmdır oynanan oyunun adı... F.Bahçe Şükrü Saracoğlu Stadı da dün böyle bir mücadeleye sahne oldu. R.Zaragoza hezimeti sonrasına denk düşen zayıf ile güçlünün bu mücadelesi, F.Bahçe için oldukça anlamlıydı. 1. UEFA Kupası'nda mateme boğduğu taraftarlarının gönlünü kazanmak. 2. Şampiyonluk yarışında soğuk nefesini ensesinde hissettiği G.Saray'ın 3 puan bıraktığı haftayı kazançlı kapatıp arayı açmaktı. İki amaca da ulaştı F.Bahçe... Ancak Daum'un kendi kendini inkâr eden yönünü de ortaya çıkartarak. Geçen Kayserispor maçına solda Deniz'le başlayan ve bu mevkideki Ümit Özat'ı ortaya, Aurelio'nun yanına çeken Alman teknik adamı alkışlamış ve ''Bu provayı İspanya'da da korkmadan uygula'' demiştik. Daum, R.Zaragoza karşısında buna cesaret edememişti. Nitekim dün ne kadar hata yapmış olduğunu anlamış olacak ki, yeniden Ümit'i doğru yerde kullanmayı akıl etti. Bir de Van Hooijdonk gerçeği var... Bu konuyu önümüzdeki günlerde daha uzun yazacağım için bugün fazla detay vermeyeceğim. Geçelim... *** Protokol tribününde, Zaman gazetesinin ''Spor Ödülleri'' için Türkiye'ye gelen iki dostumuz vardı; Sepp Piontek ve Todor Veselinoviç... Milli Takım'ın ilk ciddi yapılanmasında büyük emeği olan Piontek ile maç boyunca konuştuk!... İlginçtir... F.Bahçe için anlattıkları 3 hafta önce yazdıklarımızdan farksızdı. ''Elinde Anelka gibi bir oyuncu varsa...'' diyordu Piontek, ''Onu doğru kullanmalısın... Kanatlarda iyi değil F.Bahçe... Anelka'ya atılacak her yüksek top gol olur. -Nitekim oldu da - Ama Anelka'ya doğru ortalar yapılmıyor! F.Bahçe yüzde 40 kapasiteyle oynuyor. Tuncay'ı takip ediyorum. Ben olsam onu önde oynatırdım. Özellikle böyle baskılı oynadığın rakiplere karşı.'' Bu yorumlara katılmamak mümkün değildi. Zaten haftalardır yazdığımız yazılar da bu minval üzere değil mi? *** A.Sebatspor gücü belli olan bir takım. Ne kadar zorlarsa zorlasın bundan iyisini yapamaz. Güvenç Kurtar kurnaz bir teknik adam. O da bu gerçeği bildiği için, Kayserispor Teknik Direktörü Hikmet Karaman'ın hatasına düşmemeye çalıştı. Oyunu kendi yarı alanında kabul etti. Bu yüzden Sebatsporlu oyuncular hücuma hiç çıkmadılar. Ama F.Bahçe'de sonucu değiştiren yıldızlar fazla olduğu için bu mukavemetlerini maçın tamamına taşıyamadılar. İlk yarıdaki başarılı savunmaları, Anelka'ya gelen ilk yüksek topla birlikte bozuldu. Alex pres altında oynamadığı sürece inanılmaz bir yetenek. Hele söz konusu olan duran toplarsa, Brezilyalı'nın üstüne yok. Nitekim, ikinci yarıdaki ilk serbest vuruşta Alex Süper Lig'e özgü klasını konuşturdu. Tabii insan bu golleri görünce ister istemez, ''Real Zaragoza maçlarında neredeydiniz beyler?'' diye sormadan edemiyor.