samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Ziya Doğan "tezi"ni kim hazırlayacak?

A -
A +

Ziya Doğan "tezi"ni kim hazırlayacak? Futbol biliminin sırlarını yurt dışında arayanlara bir çağrım var. Uzaklara gitmeyin beyler. Güneş'in doğduğu yer; Trabzon'da aradığınız ışık. Kimden mi, bahsediyorum? Elbette ki Ziya Doğan'dan. Adam gibi adamdan. Ekibi ekip yapan, futbola heyecan, kalite ve futbolcuya kariyer katan teknik adamların kralından bahsediyorum. Yükseldikçe tevazuyu bırakmayan, insanlık ve liderliğin en güzel örneklerini sunan Ziya Doğan'dan bahsediyorum. Evet, futbol bilimi için dirsek çürütenler, başarının derinliklerine inmek isteyenler Doğan'ı yakın plâna alın. Onunla, ister doktora ister doçentlik tezi verin. Çünkü onun Trabzonspor'daki mükemmel performansı gerçekten araştırmaya değer. Ümit Karan'a ders olsun Şöhret afettir! Örnek mi, en tazesi ünlü futbolcu David Beckham'ın başından geçenler. İngiliz futbolcu yasak aşkı Rebecca Loos ile Quentin Tarantino'nun "Kill Bill" filminin galasına gitti. Keşke gitmez olaydı. Bütün objektifler yasak aşka çevrilmiş, Beckham gölgede kalmıştı. Filmin başrol oyuncusu Uma Thruman bile isyan etti bu duruma; "Kim bu kadın?" Beckham geçiştirmek istedi, "İlişkim yok!" Bunu söyleyen sen misin? Loos'un dili çözüldü, kirli çamaşırlar ortaya döküldü; "Beckham'ın vücudundaki özel unsurları da deşifre etmemi ister misiniz?" İngiliz futbolcu mahçup, itiraf etti, "Evet, Loos'la birlikteyim!" Söyler misiniz, bu ilişkiye "aşk" denebilir mi? Bir çarpıcı örnek de bizden verelim. Ümit Karan ile Volkan, Ritz Otel'e gitmişti. Yan masada Ekmek Teknesi dizisinden Esin Civangil oturuyordu. Şakalaştılar. Ama ertesi gün... Bu iki futbolcunun Civangil için kavga ettiği yazıldı, magazin basınında. Karan sinirlendi, "O hanım gitsin reklamını başka biriyle yapsın!" Uyan ve daha beteriyle karşılaşmadığına şükret Ümit Karan! İkisi de yakışır Serdar Bilgili yanlış yaptı. İstifası etik bir hareketti ama sandıktan kaçarak etik olmayan bir davranış sergiledi. Şimdi, onun geride bıraktığı enkazı toparlamak Fikret Orman ile Yıldırım Demirören'e kaldı. Bu iki mümtaz şahsiyet, Bilgili'nin bırakıp kaçtığı ortamı düzeltmeye talipler. İyi ki de talipler. Gönlüm ikisinin birleşip, Avrupa'da ses getirecek güçlü Beşiktaş'ı tesis etmelerinden yana. Ama, bu mümkün görünmüyor. İkisi de yarışa katılıyor, Beşiktaşlı dostlar da "Hangisi kazanmalı?" diye soruyor. Bir elmanın iki yarısı için ne denilir; Beşiktaş Başkanlığı ikisine de yakışır. Avcı pusuda bekliyor Sevgili Kemal Sonunur'un, Nezih Noyan'ın ve efsane boksör Ali Hasetçi'nin kulakları çınlasın. Onların zamanında ringde kalite, kora kor mücadele ve ölesiye heyecan vardı. Ama, şanssızdılar olimpiyat madalyası hiç olmadı. Şimdi öyle mi? Sevgili Caner Doğaneli sağolsun. Sayesinde boks gözden düştü ama olimpiyatlar su yolu oldu. Türkiye, 2004 Atina Oyunları'na tam 8 boksör gönderiyor. 9.su da yedekte. Milli Takım Teknik Direktörü Ahmet Uygur'un ifadesiyle, "Bundan iyisi Şam'da kayısı!" Ama?.. Bakü'deki elemeler, insana "Tesadüfün böylesi" dedirtiyor. Nasıl dedirtmesin ki; 48 kiloda Atagün Yalçınkaya sakatlanıp maçı yarıda Azeri rakibi Abiyev'e bırakıyor. Fakat olimpiyatı garantiliyor. 69 kiloda Bülent Ulusoy'a Moldovalı Vitalie Grusac yarıda maç bırakıyor. Bülent de Vitalie de olimpiyat vizesi alıyor. Tesadüf bu ya... Bu bir de 54 kiloda yaşanıyor. Serdar Avcı üçüncülük maçı için ringe çıktığında ne görsün, rakibi çekilmiş ve kendisi olimpiyat için yedek listeye girmiş. Avcı yeni bir tesadüf için şimdi pusuda bekliyor. Finalist ülkelerden biri 54 kiloda Atina'ya boksör göndermezse Avcı 9. Türk boksörü olarak olimpiyatlarda yumruk sallayacak. Ne dersin sevgili Caner, bir tesadüfe daha tesadüf edilmez mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.