samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Nebiler, sahabeler ve veliler yurdu... İslam dünyasının incilerinden “Şam” ziyaretçilerini bekliyor

A -
A +

İslam dünyasında iki belde var ki şerif diye anılır. Biri Kudüs-ü şerif, diğeri Şam-ı şerif. Peki onları kıymetli yapan ne? Elbette hatıralar… Şerefü’l-mekân bi’l-mekin buyurmuşlar.

 

 

 

Aslında belde değil bölge adıdır Şam. Bilâdüşşam diye anılır, Suriye, Filistin, Lübnan ve Ürdün’ü içine alır. En önemli şehri Dımaşk’tır (şimdi bizim bildiğimiz Şam). Cebelüşşark Dağı eteklerindeki Kasiyun Tepesi ile Badiyetüşşam (Şam Çölü) arasında yer alır. Antilübnan dağlarından doğup Uteybe Bataklığı’nda kaybolan Beredâ suyu ile zemin yeşile boyanır. 

 

Rivayetlere göre Kasiyun Dağı Hazret-i Âdem ve Zülkifl aleyhisselâmın mekânıdır. Habil Kabil hadisesi orada yaşanır.

 

Dımaşk’ın Hazret-i Nûh’un oğlu Sâm veya torunları tarafından tesis edildiği ve İbrâhim aleyhisselâmın burada doğduğu anlatılır. Ümeyye Camii içinde Yahya aleyhisselâmın kabri (ya da makamı) vardır.

 

Nebiler, sahabeler ve veliler yurdu... İslam dünyasının incilerinden “Şam” ziyaretçilerini bekliyor
Ümeyye Camii

SAHABE-İ KİRAM

 

 

Şehir, İslam fetihlerinden önce Bizans ile Sâsâniler arasında gelip gider. İmparator Herakleios ele geçirdikten sonra (628) Müslümanlarla takışır. Hicaz’dan gelen mücahidler yabancısı değildir, ayakları alışıktır.  

 

Hazret-i Ebû Bekir devrinde Ecnâdeyn, Hazret-i Ömer devrinde ise Fihl ve Mercüssuffer Gazaları ile Bizans mağlubiyete uğratılır. Hatta Hâlid bin Velîd kaçan Bizans birliklerinin peşine düşer Dımaşk’a girmeyi başarır.

 

Akabinde Herakleios’un bölgeye büyük bir ordu gönderdiği duyulur, Şam’dan çıkar, Bizanslıları Yermük Vadisi’nde bir defa daha hezimete uğratırlar. Sonra gelir şehri kuşatır ve ikinci defa alırlar. (Zilkade 15 / Aralık 636).

 

Dımaşk valiliğine tayin edilen Yezîd bin Ebû Süfyân (radıyallahü anh) şehrin dokusunu bozmaz, halk zaten Rumlara değil sahabe-i kirama yakınlık duyar. Müslümanlar Dâriyyâ bölgesine yerleşir, vatandaşa müşfik davranırlar. Şamlıların bir kısmı Hristiyan kalır, bir kısmı iman eder aramıza katılır.  

 

Yezid bin Ebû Süfyân vefat edince yerine kardeşi Muâviye (radıyallahü anhüm) geçer Emevilerin ufkunu açar. Şam-ı şerifi basamak yapacak İstanbul’u kuşatacaktır. 

 

 

MENKIBELERE MEKÂN 

 

 

Onların yanı sıra nurlu beldede müezzinlerin piri Bilâl-i Habeşi ve Abdullah İbn-i Mektum hazretleri yaşar, vefatlarında buraya defnolunurlar.

 

“Üveymir ne mükemmel süvaridir” methine mazhar olan Ebû Derdağ radıyallahü anh kale altında ve Cebrail aleyhisselâmın bizzat şekline girdiği Hazret-i Dıhye ise Mezze civarında medfundurlar. 

 

Nurlu belde Ehl-i beytin büyüklerini de kucaklar. Hazret-i Hüseyin ve Hazret-i Zeyneb’in makamı vardır (kabirleri Kahire’de). 

 

Şam, tarihi boyunca ulemaya mekân olur, Medresetü’l-Âdiliyye, Medresetü’l-İzziyye, Medresetü’r-Rükniyye, Medresetü’l-Mürşidiyye, Medresetü’n-Nâsıriyye ve Medresetü’n-Necmiyye taliplerle dolup taşar. Eyyûbîler döneminde müderris sayısı 600’ü aşar. 

 

Halka ilim edep öğreten tasavvuf büyükleri sayıya dâhil değildir daha...  

 

Nebiler, sahabeler ve veliler yurdu... İslam dünyasının incilerinden “Şam” ziyaretçilerini bekliyor
Yahya aleyhisselâm

HALKA HALKA

 

 

Nakşibendi meşayıhından Mevlâna Halid-i Bağdadi, Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin talebesidir. Delhi’de irşad ile vazifelendirilir Şam’a gönderilir. 

 

Müridlerinden Abdullah Şemdini ve Taha-i Hakkâri hazretleri emaneti Anadolu’ya taşıyacak, Geylaniler ve Arvasiler kutlu yola çok hizmet edeceklerdir. 

 

Gazetemizin hazırladığı Evliyalar Ansiklopedisi’nde yüzlerce aşina isim çıkıyor karşıma. 

 

Ki bunlar meşhur olanları, kim bilir neler var daha?  

 

Hadika müellifi Abdülgani Nablusi, mücahid Abdülkadir Cezayiri, Alaaddin Konevî, Ebû Müslim Havlani, Ebû Süleyman Dârânî…  

 

İbni Âbidin adıyla tanınan Seyyid Muhammed Emîn bin Ömer önemli bir Hanefi fakihidir, Dürrü’l-Muhtâr’a yaptığı hâşiye ile bilinir. 

 

Şehirde sayısız medrese ve cami vardır. Eyyûbilerden kalma medreseler âdeta tıp merkezi ve feza üssünü andırır.

 

Menkıbeleri ile büyüdüğümüz Selâhaddin Eyyûbi de Şam’da medfundur. Ümeyye Camii’nin hemen arkasında. Kapısında üç şehit havacımız yatar türbedar edasıyla.

 

Nebiler, sahabeler ve veliler yurdu... İslam dünyasının incilerinden “Şam” ziyaretçilerini bekliyor
Mevlâna Halid-i Bağdadi

SİN ŞINA 

 

 

Yavuz Sultan Selim Mısır seferi sırasında Mastaba mevkiinde karargâh kurar. Cuma namazını Ümeyye Camii’nde kılar (3 Ekim 1516). Şehrin Şâfiî kadısı Veliyyüddin Ferfûr hutbede “el-melikü’l-muzaffer hâdimü’l-Haremeyni’ş-şerîfeyn” diye hitap eder cemaate.

 

Sultan Ramazân-ı şerîf ayında cami ve medreseleri dolaşır, Şamlılarla tanışır, muhtaçlara iaşe ve para dağıtır. Oturduğu yer ısınmadan sefere çıkan Selim Han, burada iki buçuk ay kalır. Muhyiddin-i Arabî hazretlerinin kabrini aratır. O mahalde cami, türbe, imarethâne ve zâviyeden oluşan şirin bir külliye inşasını başlatır. 

 

Lala Mustafa Paşa, Murad Paşa ve Derviş Paşa gibi güçlü Osmanlı beyleri şehri camiler, medreseler, hanlar, hamamlar kervansaraylarla donatır.

 

Yıldırım Bayezid Han’dan miras, Surre geleneği devam ettirilir. Hicaz halkı için hediyeler taşıyan kafile Şam’da merasimle karşılanır, merasimle uğurlanır.

 

Ticaretin nabzı Hamidiye, Büzûriye, Merdem Bek, Hârûniye ve Miskiye Çarşılarında atar. Süleymaniye, Sipâhiyye, İpekçiler, Gümrük ve Murâdiye Hanları iktisadi hayata hız katar. 

Nebiler, sahabeler ve veliler yurdu... İslam dünyasının incilerinden “Şam” ziyaretçilerini bekliyor
Muhyiddin-i Arabi

 

EKSİĞİ YOK FAZLASI VAR

 

 

Şam bilhassa Esad Paşa devrinde parlak bir dönem yaşar, gelen giden artınca misafirun için Azm Sarayı’nı yaptırır.

 

Derken şehir demir yolu ve telgraf hatlarıyla tanışır, elektrik ile aydınlatılır, semtler arasında cereyanlı tramvaylar dolaştırılır. 

 

Şam-Müzeyrib, Şam-Beyrut, Şam-Hayfa şimendifer hatları açılır ve Şamlılar Hicaz Demir Yolu ile Münevver Medine’ye ulaşır. 

 

Yıl 1912. İlk Osmanlı uçağı Şam’a iner, artık yeni bir devir başlayacaktır.

 

Zâhiriyye Kütüphanesi (1881), Şam Hamidiye Gurebâ Hastanesi (1900), Mekteb-i Tıbbiyye-i Mülkiyye (1903) ve Mekteb-i Hukuk bölgenin önde gelen eğitim kurumlarıdır. 

 

İyi güzel de...Tanzimat ve Islahat fermanları havalide hoş karşılanmaz. Cemal Paşa kırıcıdır, bu çatlak bize pahalıya mal olacaktır.

 

Nebiler, sahabeler ve veliler yurdu... İslam dünyasının incilerinden “Şam” ziyaretçilerini bekliyor
Vahideddin Han

HACILARIN KAVŞAĞI

 

 

Anadolu, Kafkaslar, Orta Asya ve Balkanlardan gelen 60 bin civarında hacı adayı Ramazân-ı şerîfi Şam’da geçirir. Dönüşte (avdet) aynı şekilde mola verir, ziyaretleri tamamlarlar.

 

Aralarında tüccarlar da vardır, alır satar pazara hareket katarlar. 

 

1908-13 arası 1 milyon yolcu Hicaz Demir Yolunu kullanır, o günler için büyük rakam. 

 

Yurt dışına sürülüp yalnız bırakılan, hazineden kuruş almadığı için aç ve açıkta kalan Sultan Vahideddin’in cenazesi San Remo adlı İtalyan kasabasında belediye tarafından kaldırılır. Esnaf üç beş liret alacak için tabutuna el koyar. Gömülecek yer bulunamayınca Şamlılar kucak açar, “getirin” derler “başımızın üzerinde yeri var.” 

 

     Alır ecdat yadigârını Süleymaniye’ye defnederler saygıyla.

Nebiler, sahabeler ve veliler yurdu... İslam dünyasının incilerinden “Şam” ziyaretçilerini bekliyor
Seyyide Zeyneb (radıyallahü anha)

 

ÖVÜLEN BELDE

 

 

>> Zeyd bin Sabit radıyallahü anh anlatır: Kur’ân-ı kerîm yazılı sayfaları topluyorduk. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Müjdeler olsun Şam’a” buyurdular.

 

Sebebini sorduk, “Şüphesiz Rahman’ın melekleri kanatlarını Şam’ın üzerine germiştir.”

 

>> Muaviye bin Hayde radıyallahü anh sorar: Ya Resûlallah, sizden sonra nerede hizmet etmemi tavsiye buyurursunuz acaba?

 

Şam taraflarını işaret ederler “Şurada!”

 

>> Efendimiz “Yakında muhtelif ordulara ayrılırsınız, bir ordu Yemen’e, bir ordu Şam’a, bir ordu doğuya gider. Bir ordu da batıya” 

 

Vâsile bin Eska kalkar “Ya Resûlallah henüz gencim, umulur ki o zamana yetişirim. Benim için o yerlerden hangisi hayırlıdır?”

 

- Sana gereken Şam’dır!

 

>> Efendimiz aleyhiselâm, Abdullah bin Havale el-Ezdi’ye: “Şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyuruyor: ‘Ey Şam! Sen benim şehirler arasında seçkin kıldığımsın! Kullarımın hayırlılarını sana girdiririm.’ Şüphesiz Allah benim için Şam ve ehline kefil olmuştur.”

 

>> “Meryem oğlu İsa, Dımaşk’ın doğusunda bulunan beyaz minarenin yanına inecektir.” 
Mevvas bin Sem’an radıyallahü anh:

 

>> “Savaşlar ve kargaşalar ortaya çıktığında, Dımeşk’te mevaliden (Arap olmayanlardan) bir birlik çıkacaktır. Atları Arapların en asil atları, silahları da en iyi silahlar olacaktır. Allah onlarla dinini destekleyecektir.” (Ebû Hureyre)

 

>> “Garb ehli (Şam ahalisi) kıyamet gününe kadar hak üzere üstün gelmeye devam edecektir.” (Sad bin Ebî Vakkas) 

 

>> “Mü’minler yurdunun merkezi, Şam’dadır.” (Taberani) 

 

>> “Fitne zamanında emniyet, Şam’dadır!” Şam’ı metheden daha nice hadîs-i şerîf var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.