B36 Torshavn.. Bu isim bana atom bombalarını atan B-52 uçaklarını hatırlatıyor. Ama gördük ki B36 ile B-52 arasındaki tek benzerlik: BOMBA! F.Bahçe bu takıma içeride 4, dışarıda 5 attı. Bir çok basın organı sarı-lacivertliler sanki Milan'ı, Barcelona'yı yenmiş gibi haberlerle duyurdu bu sonuçları. Kanarya'nın başarısını inkar edecek değilim tabii, ancak böylesi şişirmelere de itirazım var. Takımı erkenden havaya sokup sonra ilk kötü sonuçta vurun abalıya yapabilmek için zemin hazırlanıyor adeta! Neyse bu satırların amacı meydanın karanlık yüzünü değil, Zico'nun ilerici hamlelerini sizlerle paylaşmak. Brezilyalı hoca özellikle ikinci maçta gençlere şans vererek bence ayakta alkışlanmayı hak etti. Acaba Tarsus İdman Yurdu maçına bile tam kadro çıkan Daum, bu karşılaşmayı izledi mi? Bence kesinlikle izlemiştir de, yüzü kızarmış mıdır? Bu soruya benim cevabım; koskocaman bir HAYIR... Şükürler olsun ki; gitti. Daum'un gönderilmesi F.Bahçe'nin 100. yıldaki ilk ve en önemli başarısıdır. Zaman içinde bu daha net anlaşılacaktır. Bir de Fatih Tekke olsaydı Marcelinho, Ersen Martin, Musa Büyük tamam, Pletikosa da sırada. Eldeki Szymkowiak, Yattara ve Gökdeniz gibi yıldızlar da düşünüldüğünde Trabzonspor'un yeni sezona güçlü bir kadroyla giriş yapacağı ortada. Lazaroni de köstek değil destek olunursa bu takıma çok şey katabilecek kapasitede bir hoca. İşte böyle bir ortamda gönül Fatih Tekke'yi istiyor, gözler onu arıyor. Keşke gitmeseydi. Tamam Fatih'ten kazanılan para az buz değil, ama eğer kaptan kalsaydı bu sezonun en güçlü şampiyon adayı Trabzonspor derdim. Şimdi bile diyorum. Uzaklara uç kuşum Geçen gece geç saatlere kadar bir televizyon programında şike tartışmalarını izledim. Bir yandan uykuyla savaşırken, bir yandan ekrandaki savaşı takip etmekteydim ki; duyduklarım uykumu katletti. Türkiye'nin en meşhur Beşiktaş yazarı ekrandan faşist mesajlar haykırmaya başladı. Zat-ı alilerinin yazdığı hiçbir şeyi ciddiye almam, zaman zaman gülmek için okurum, ancak bu sefer topuzun kantarını fena kaçırdı. Aurelio'nun Türk vatandaşı olmasına gösterdiği tepki tüyler ürperticiydi. "Olmaz, olamaz" diye bağırırken ağzından fışkıran tükürükler ekranı kirletiyor, faşist çığlığını süslüyordu. O kadar kin doluydu ki; Ahmet Çakar'ın kendisiyle dalga geçmesini bile duyamayacak kadar zıvanadan çıkmıştı. Ben diyorum ki; "Kanatlan ve uç bu diyarlardan, senin gibi düşünenleri de yanına alarak, dönmemek üzere git..." Almanya uzak değil, hem belki ağabeyin seni de vatandaş yapar!... > O diyor ki; Hayallerini kovala ki; yakaladığında yeni hayallere koşacak hevesin olsun.