Lige dönüp Kayseri'ye 7'atan F.Bahçe taraftarının gönlünü alırken, tribünler Zaragoza maçında yuhalanan Selçuk'a alkışla teselli veriyordu. Attığı ilk golle kilidi kıran kaptan Ümit Özat ikinci golün de asistini yaparak maçın adamı olurken bu moralin Zaragoza'ya yeteceği düşünülüyordu. Ama olmadı. F.Bahçe çabaladı, ancak deplasmanda 1-0 kazanan Zaragoza, evinde de 2-1'lik galibiyete ulaşarak İstanbul'daki sonucun tesadüf olmadığını ispat etti. Gözler Anelka'yı ararken, Daum, Avrupa'daki başarısızlığı "Tecrübe kazandık" diye özetledi. Alman hocanın Van Hooijdonk'u 110 gün sonra sahaya sürüp medet umması tepki çekerken, Rüştü yine eleştirilen adamdı. Bu sonuçla Fener'in önünde artık 2 hedef kalmıştı... YILDIZLARIN FARKI Lige dönüş A.Sebat maçıyla gerçekleşti. Sarı-lacivertliler hiç kaybetmedikleri Saracoğlu'nda bu sefer de Anelka ve Alex'in golleriyle kazanıyordu. 10 hafta sonra bir lig maçında forma giyen Pierre sezon sonunda NAC Breda'ya gideceğini açıklarken, kulislerde Alex ile Daum arasında tartışma olduğu konuşuluyordu. Takım Avrupa'dan elenmiş, kupa ve şampiyonluğa kenetlenmişti. Ancak moraller bozuktu ve psikolojik baskının ağırlığı gözle görülür derecede yüksekti. Bu havada oynanan Türkiye Kupası çeyrek final maçında Kayseri'yi 4-0'la geçti Kanarya, artık takım yarı finaldeydi. Bu galibiyet zorlu lig maratonu için moral olmuştu. Kolay değil Malatya, G.Birliği, Denizli ve G.Antep gibi dişli rakipler vardı sırada. Malatya ile başladı zorlu seri. İki takım da savaşıyordu, ancak Kanarya'nın yıldızları vardı. Eren'in 35'te gördüğü kırmızı kart rakibi 10 kişi bırakmıştı, ancak Aykut Kocaman'ın takımı inatla, inançla mücadele ediyordu. Rüştü kalesinde devleşirken, Tuncay Toth'a kasti tekme atıp kırmızı kart görüp takımını 10 kişi bırakıyordu. Derken sahneye Anelka çıktı. Fransız yıldıza Nobre eşlik edince, F.Bahçe 3 sezon sonra Malatya'da kazanırken 105 gün deplasman galibiyeti alıyordu. ALEX AĞLATTI Kadıköy'deki G.Birliği maçı ise unutulmaz arasında yer buldu. Maça damgasını vuran isim şüphesiz ki; takımını sırtlayan ve hat-trick yapıp, ikinci kez Gençler'i tek başına yıkan Alex'ti. Tabii verdiği vermediği penaltılarla, kartlarla skora neredeyse Alex kadar etkide bulunan Cem Deda'da unutulamaz. Karşılaşmanın bitiş düdüğüyle birlikte F.Bahçe'nin ezeli rakipleri ateşli oklarını sarı-lacivertli camiaya yöneltirken, tribünler sevinç gözyaşlarıyla yıkanıyordu. Ancak sevinç bu kısa sürdü. Kanarya, Denizli deplasmanında şoke oldu. Maç öncesi herkes Anelka'nın Cuma Namazı'na gitmesini konuşuyordu. Ama maç sonrası konuşulan F.Bahçe'nin defansıydı. Ömer Rıza'nın hallaç pamuğu gibi attığı sarı-lacivertli savunma takımın çöküşünü hazırlarken, Daum, "Şampiyonluk yarışının son dönemlerinde uyanmamızı sağlayan bir maç oldu" yorumunu yapıyordu. Giray Bulak ise, yedek kalmaya içerleyen Pierre'i takımına davet ediyordu. TARİHİ DERBİ G.Antep maçıyla evine dönen Fener, Ümit ve Alex'in uzaktan şutlarıyla rakibini avlayıp moral bulurken dedikodu kazanı da kaynıyordu. Yedek soyunan Tuncay'ın Daum'a tepkisi gözlerden kaçmazken, kulaktan kulağa R.Madrid'in Alex'e teklif yaptığı fısıldanıyordu. Brezilyalı ise kart cezalısı durumuna düşmenin üzüntüsünü yaşıyordu. F.Bahçe maestrosu olmadan çıktığı Sakarya deplasmanında kan terledi. Küme düşme hattından kurtulmaya çalışan rakip Kanarya'nın kabusu olacaktı ki; Luciano'nun 90+3'teki kafa vuruşuyla hayat buldu. Sıra Kadıköy'de oynanacak Beşiktaş derbisine geldi. İlk maçta yaşananların ardından merakla beklenen rövanş tarihe geçecek güzellikler ve olaylara sahne oldu. Sezonun en iyi futbolunu oynayıp kaybeden F.Bahçe, 10 kişiyle kazanan Beşiktaş, Rüştü'ye nazire kurtarışlar yapan Pancu ve kazananı alkışlayan F.Bahçe taraftarı tarih sayfalarında yer buldu. Rıza'nın aleyhine açılan pankart ve İstiklal Marşı'nda küfür edenler ise utanç verdi. PİERRE KAZANDIRDI Derbi şokunun ağır sürmesi bekleniyordu ki; kupa yarı finalindeki Denizli maçı dertlere deva oldu. Maçın henüz 17. dakikasında saha karıştı ve ortalık sakinleştiğinde Ümit Özat kırmızı kartla oyun dışında kalmıştı. 90 dakikada tartışmalarla ancak golsüz sona erdi. Denizli'nin uzatmalarda attığı gole Luciano cevap verdi. Ancak sevincin ölçüsünü kaçıran Brezilyalı kırmızı kartı da gördü. F.Bahçe uzatma dakikalarını 9 kişi tamamlayıp, ilk penaltıyı Anelka'nın ayağından kaçırdı, ama Rüştü'nün büyük katkısıyla turu geçmeyi başardı. Kanarya adını finale yazdırırken Ümit ve Luciano'ya verilen cezalar sevince gölge düşürüyordu. Maçın hükmen kaybedilmesini ise Pierre sağlıyordu. Hollandalı yıldızın kendisini oyuna almak isteyen Daum'u "3 oyuncu değiştirdin" diye uyarması muhtemel bir skandalın önlüyordu. Ankara Belediye deplasmanıyla lige yapılan dönüşe Alex damga vurdu. Rüştü rakibi durdururken, Ankara takımlarının belalısı olan Brezilya'lının tek vuruşu skoru tayin etti. Ümit'in yokluğunda Mahmut Hanefi 392 gün sonra ilk 11'e girmenin heyecanıyla mücadele ederken, sakat olduğunu söyleyip Başkent'e gelmeyen Van Hooijdonk'un aslında birşeyi olmadığı konuşuluyordu. KIRILMA NOKTASI Saracoğlu'nda oynanan Trabzon maçı, F.Bahçe'nin şampiyonluk yarışında G.Saray ile başbaşa kalmasını sağladı. Ancak skoru futbolcular değil hakem üçlüsü tayin etti. Cem Papila, Adil Sinem, Serkan Gençerler'den oluşan trio 3 puanı F.Bahçe'ye getirdi. Ofsayttan gelen gol, F.Bahçe'ye verilip, Trabzon'a verilmeyen penaltı sonrasında kazanan Kanarya. Hatalar o kadar barizdi ki; F.Bahçe tribünlerindeki sevinç "Böyle kazanmak istemeyiz" sözleriyle bölünüyordu. Ama sonuç değişmedi. Trabzon zirve yarışının dışında kalmıştı. D.Bakır maçında ise futboldan çok tribün terörü vardı. F.Bahçe sahada kazanıyor, ancak taraftarlar tribünde hayat kavgası verdikleri için takımlarını alkışlayalıyordu. Sezonun en vahşi tribün saldırısının can kaybı olmadan sona ermesi Allah'ın bir lutfu oldu. HÜZÜNLE GELEN ZAFER Son haftalara girilirken F.Bahçe'nin önünde iki ciddi sınav kalmıştı. İlki 11 Mayıs'taki Türkiye Kupa finaliydi. Olimpayt Stadı'ndaki randevu G.Saraylı taraftarların Aziz Yıldırım ve yönetimine küfürleriyle başladı. Ardından gelen gol yağmuru sarı-lacivertlilere sezonun ikinci büyük darbesini vurdu. Avrupa'dan sonra 22 yıldır hasretle beklenen Türkiye Kupası'nda da hüsran yaşanmıştı. Hem de ezeli rakip G.Saray'a karşı, hem de 5-1'lik skorla. Söylenecek çok şey yoktu. F.Bahçe için lig şampiyonluğu "Ya istiklal, ya ölüm" mücadelesine" dönmüştü. Ama o da ne?. Sarı-lacivertlilerin bu sezon ligde 5-0, kupada 3-2 yendiği renkdaşı A.Gücü, F.Bahçe'ye şok bir sürpriz yaptı. Kanarya 1-0'lık mağbubiyetin tesellesini, G.Saray'ın da G.Birliği'ne yenilmesiyle bulmuştu. Mutlu son için en büyük sınav Saracoğlu'ndaydı. G.Saray'dan kupanın rövanşını ve şampiyonluğun vizesi alınacaktı, aksini düşünmek bile korku veriyordu. Fakat korkulan olmadı, Avrupa ve kupada korkmadan yıkılan F.Bahçe, son sınavını korkusuyla birlikte kazandı. G.Saray'ın saldırdığı, net pozisyonlar bulduğu maçta, çekinerek oynayan Kanarya, Nobre'nin kafa golüyle şampiyonluğunu ilan etti. Maç öncesi Özhan Canaydın ve G.Saray'a küfürler yağdıran koro, artık şampiyonluk şarkıları söylüyordu. Konya maçının önemi yoktu, herkes yeni sezon başlayana kadar sürecek kutlamaların şarhoşluğuna kaptırmıştı kendini...