FIFA uyuyor mu?

A -
A +

Tükürmek, dirsek atmak gibi fair-play dışı davranışlara göz yummayan FIFA bu konudaki hassasiyetini 2002 Dünya Kupası'nda kamera görüntülerinden elde ettiği veriler sonucunda uyguladığı cezalarla göstermişti. 2004 Avrupa Şampiyonası'nda UEFA da FIFA'yı örnek alarak benzer durumları ciddi şekilde cezalandırmıştı. 2006'da da aynı uygulamayı bekliyorduk ancak olmadı! İngiltere - Trinidad Tobago karşılaşmasında Peter Grouch sırık gibi boyuyla "Bir kazmaya sap olamaz" diyenleri yanıltan bir hareket yaptı ve takımını öne geçiren golü attı. "Sap"lık mertebesini pas geçip direkt "kazma"lık unvanına erişen Grouch'un Brent Sancho'yu saçlarından çekip 360 derece döndürmek suretiyle ekarte ederek topu ağlara yolladığı bu pozisyonda hakem orta yuvarlağı gösterdi. Hakem Toru Kamikawa, "Japon olduğu için kısa boyu nedeniyle pozisyonu göremedi, süzemedi" diyeceğim de, o da ırkına ihanet 1.81'lik bir ademoğlu! Yine de göremeyebilir!.. Peki ya FIFA ne halt ediyor? Kameraların tespit ettiği, televizyonların tekrar tekrar gösterdiği pozisyonda niye ceza yok? Yoksa İngiltere büyük takım olarak korunuyor mu? > 2006 sayısalı Ben bu satırları yazarken Dünya Kupası'nda 36 maç tamamlanmıştı. Geride kalan mücadeleleri incelediğimde çıkan rakamları sizinle paylaşmak istedim. Şu ana kadar 184 sarı, 10 kırmızı kart çıktı. İspanya 2 sarı kartla en centilmen takım olarak göze çarparken, Boğaları 3 sarı kartla Suudi Arabistan izledi. 2 kırmızı 4 sarı gören ABD ile 10 sarı, 1 kırmızı gören Polonya ve Trinidad en sert takımlar olarak dikkat çekti. İtalya, Çek Cumhuriyeti, Gana ve ABD'nin mücadelede ettiği E Grubu 4 kırmızı, 22 sarı kartla en sert görüntülere sahne oldu. Toplam 87 gol atıldı, Arjantin ile Almanya 8'er golle rakip fileleri en çok havalandıran takımlar olurken, Sırplar'ı 6-0 yenen Arjantin en farklı galibiyeti imza attı ve oynadığı maçlarda sadece 1 gol yiyerek en iyi avejarın sahibi oldu. Portekiz, Brezilya, İsviçre henüz gol yemedi, Trinidad, Sırbistan Karadağ, Angola, Hırvatistan gol atamadı. Trinidadlı Sancho ile İtalyan Zaccardo meşin yuvarlağı kendi kalelerine yolladı. 3 penaltı kararından ikisi gol oldu, Gana penaltıyı kaçıran takımdı. Bakalım haftaya rakamlar ne anlatacak. > Sheva'nın yoldaşı... Geçen hafta Trinidadlı Sancho'ya dikkat çekmiştim, bu haftaki yıldızım ise Ukrayna'nın sol açığı Maksim Kalinichenko. 27 yaşındaki oyuncu Dnipro'da başlayan kariyerini 6 sezondur Spartak Moskova'da sürdürüyor. Hücumdaki performansını Suudi Arabistan maçında attırdığı 2 gol ve attığı 1 gol ile fazlasıyla ispat etti. Direği sarsan vuruşu, ortaları da cabası. Savunmaya katkısı da tartışılmaz. Oyunun her dakikasında sahanın her yerinde gördük onu ve alkışladık. Sanırım, Blokhin de bu yeteneği İspanya karşısında bu yedek oturttuğu için pişman olmuştur. Yarın oynanacak Tunus karşılaşmasında Kalinichenko'yu mutlaka seyredin, özellikle de sol kanat arayanlar!.. > Portakal turşusu Arjantin'i bir kenara koyarsak, İspanya'ya da attıkları golleri ve oynadıkları rakipleri göz önünde bulundurup "eh işte" dersek, 2006'da nefes kesen bir performans sergileyen takım göremedik henüz! Brezilya durgun, İngiltere şaşkın, Almanya klasik, Fransa bildiğiniz (!) gibi, ama benim için en büyük hayal kırıklığı Hollanda. Sırpları 1-0, Fildişi'ni 2-1 yenerek 2. turu garantilediler, ancak bu oyunla işleri zor görünüyor. Bir Robben var oynayan, gerisi saz takımı. Oysa bizim bildiğimiz Hollanda'da herkes Robben'di. Onlar çok büyük başarıları olmasa da, herkesin sevdiği Portakallar'dı. Gönüllerin şampiyonuydular, elendikleri zaman bile oynadıkları futbolla ayakta alkışlanandılar. Ama futbolu efsane, hocalığı kestane Van Basten, Portakal'ı soydu! Sahanın her yerinde, her anlamda rakibini ezen Hollanda yerine, atıp yatan bir takım seyretmeye başladık. İşin ilginç yanı takımda olmasını bekleyip de göremediğimiz oyuncular. 23 kişilik kadroda Van Bronckhorst, Boulahrouz, Jaliens, Landzaat, Maduro ve Babel dışında herkes tam Portakal. Bu devşirmelerden sadece Bronckhorst banko oynuyor, diğerleri ise adeta göstermelik. Davids, Seedorf, Stam, Makaay, Kluivert gibi isimler ise kadroda yok. Hadi Kluivert düşüşte diyelim -ki ben iyi bir yedek olacağı konusunda ısrarlıyım-, diğerleri niye yok. Hepsi de üst düzey takımlarda oynuyor ve son sezonu da başarıyla tamamladılar. Sebep, "otuza merdiven dayamış ya da 35'e yaklaşmış olmaları mı?" diyeceğim ama takımda 36'lık Cocu oynuyor, hem de vasatı aşamadan. Bu ne perhiz, bu ne biçim portakal...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.