Dünya Kupası için geri sayım sürerken herkes açıklanan kadrolara dikkat kesilmişti. Türk kamuoyunda özellikle merak edilen iki isim ise F.Bahçe'nin yıldızları Alex ile Anelka idi. Anelka, Raymond Domenech'in sezon içinde kendisine şans vermesiyle heveslenmiş, Alex ise F.Bahçe'deki performansına da güvenerek, "Eğer kadroya alınmazsam bunun hesabını Parreira'dan sorarım" diyecek kadar güven dolmuştu. Kadrolar açıklandı, Anelka ile Alex'e sürpriz oldu!. Bu iki yıldızı seven bir çok insan hayal kırıklığı yaşadı, futbolcuların morali bozuldu, medyamızda "Şok" vari haberler yer aldı. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Herkes samimi olarak cevap versin bakalım. Brezilyalı'nın vasat bir oyuncusu olan Alex'in Türkiye'de yıldız olması milli takıma girmesi için yeterli bir kriter midir? Ronaldinho, Kaka ve Juninho gibi oyuncular varken, tercihiniz Alex olur mu? Ronaldinho'yu tartışacak değiliz, Kaka ve Juninho'ya burun kıvıracak olanlara ise F.Bahçe'nin Milan ve Lyon ile oynadıkları maçları hatırlamalarını tavsiye ederim. Domenech'in kesik attığı Anelka'nın durumu ise daha da vahim. Henry, Trezeguet, Wiltord ve Cisse; formları tavanda oyuncular, Ribery her gün biraz daha ışıldayan bir yıldız ve Saha istikrarlı bir yedek. Bu mevcut varken, nasıl milli takıma girmeyi hayal eder insan? F.Bahçe de bile elle tutulur bir icraatı yokken hem de... Tamam hayal kurulur da; gerçek olmayınca üzülmek niye! Boşuna dememiş büyükler; "Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz" diye... Sonuç olarak dostlar ortada ne sürprizlik bir durum var, ne şoke olacak bir karar! ------ O diyor ki! Geçmişle uğraşanlar değil, günü yaşarken yarınını planlayanlar başarılı olur... ------ Gönlümün şampiyonu Süper Lig'de bir sezon daha geride kaldı. Sonucu herkes biliyor. "Nasıl oldu, niye oldu, kim suçlu, kim haklı, kim hak etti?.." gibisinden bir soru silsilesine hiç bulaşmayacağım. Sonuçta olan oldu... Beni ilgilendiren Kayserispor. Hani ligin yeni takımlarından, UEFA Kupası şansını son haftaya kadar kovalayan Anadolu takımı. G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş ve Trabzon'un ardından ligi 5. sırada tamamlayan kadro. Ne süper mali kaynakları var, ne milyon dolarlık yıldızları, ne dudak uçuklatan tesisleri, ne de Süper Lig'de bilmem kaç yıllık mazileri. Mütevazı imkanlarıyla yola çıkıp, her anlamda takım olarak mücadele ettiler. Ertuğrul Sağlam yönetiminde gururla oynadılar. Gol kralı çıkardılar. Çirkinliklerin içinde yer almadan ve çirkefleşmeden mücadelede ettiler. Büyüklerin gölge düşürdüğü lige renk kattılar. Benim alkışım Kayseri'ye. Başarılarının devamı dileğiyle. ------ Nereye kadar? Sezon boyunca "Kimler geldi, kimler geçti" adı altında teknik direktör değişikliklerini verdik. Arada atladıklarımız, unuttuklarımız da olmuştur ki; buna rağmen 100'e yakın isim bu köşede yer aldı. "Başarı için istikrar şart" diyoruz ancak bir sezonda 5 hoca değiştiren takımlara, 3 farklı takım çalıştıran teknik adamlara rastlıyoruz. Eğer bu iş bir kurala bağlanmazsa yeni sezonda da durum değişmeyecek görünüyor. Futbol Federasyon'u bu duruma acilen el atıp gerekeni yapmalı. Önceki gün, Britanya modelinden yola çıkarak, A Kategorisi takımlarına Türk Cumhuriyetleri'nden ikişer oyuncu alma hakkı tanıyan Federasyon, Avrupa'daki kriterlerini incelemeli ve teknik direktör çalıştırma konusunu da kesin kararlara bağlamalı. Mesela; "Bir kulüp bir sezon da en fazla iki teknik adamla çalışabilir. Görevine son verilen hoca sezon sonuna kadar çalışamaz ancak ayrıldığı kulüpten parasını alır" gibi bir karar uygulamaya konsa çok şey değişebilir inancındayım. Yetkililere duyurulur! Aksi takdirde biz çok seyrederiz Avrupa'yı, dünyayı televizyondan...