Bu konuya hiç girmeyecektim aslında da, Dünya Kupası keyfi bile bastıramadı duygularımı... Dünya, Almanya 2006'ya hazırlanırken, Milli Takım da Avrupa'da 2008 için hazırlık kampı yaptı. 16 günde, 6 maç oynadı ay-yıldızlılar. Kamp sonrası Fatih Terim ilginç açıklamalarda bulundu. "Rakibe fazla pozisyon vermedik. Futbolseverlere bol gollü maçlar seyrettirdik" gibisinden.. Bu sözleri okuyunca aklıma takıldı; "Biz başka bir takım mı izledik, yoksa Fatih Hoca'nın bahsettiği takım mı başkaydı?.." Benim izlediğim takım, sistemi ve lideri olmayan, rakibe bol bol pozisyon veren, istikrarsız, savruk, kademe anlayışından ve organize atak yapmaktan yoksun adeta bir acemiler mangasıydı. 6 maçta atılan 10 gol mü boldu? Yoksa yenen 9 gol mü? En ciddi rakipler Belçika ve Gana ile berabere kalmak mı başarı? Yoksa 3-2'lik Angola ve 1-0'lık S.Arabistan galibiyetleri mi? Eğer öyle ise, Makedonya mağlubiyetinin ölçüsü nedir? Hele hele "dost" dediğimiz Makedonlara karşı, maçın 88. dakikasında mağlubiyeti hazmedemeyerek tepki göstermek, 4. hakemin üzerine yürümek ne demek? Yakıştı mı Fatih Terim'e?. Hiç ders almadık mı İsviçre skandalından? Dünyanın gözü hâlâ üzerimizdeyken sergilenen tavır cehalet değil de nedir? Bu mudur İmparatorluk?. Avrupa 2008'e hazırlanan ve ilk maçını 6 Eylül'de oynayacak olan Milli Takım'ı neredeyse baştan sona değiştirmek hangi akla hizmettir? Terim'in en iyi Türk hocalardan biri olması, Milli Takım'ı çalıştırması için yeterli bir kriter midir? Kötünün iyisi gerçeği Türkiye'yi hangi doğruya götürür? Ben sonuçtan eminim, bana inanmayanlar da bekleyip görsün!.. > Rakamlar ve doğrular Futbolun güzellik yarışması Almanya'da başladı. Brezilya'nın mutlak favori olarak gösterildiği turnuvada ilk maçlar neredeyse tamamlandı. (Yazımızı kaleme alırken İspanya-Ukrayna, Tunus-S.Arabistan karşılaşmaları henüz oynanmamıştı.) Neyse efendim; bizim vurgulamak istediğimiz konu hakemler ve fair-play ile ilgili. Çok bilen bazı zat-ı şahaneler; hakemlerin tecrübesizliğinden yola çıkarak birçok hatanın yaşanacağını ve 2006'ya hakem skandallarının damga vuracağını öne sürmüştü. Futbolcuların da hakemlerin tecrübesizliğini fırsat bilerek fair-play'e aykırı davranışlarda bulunacağı iddia edilmişti. Biz ise fair-play'in öne çıkacağı yönünde fikir beyan etmiştik. Geride kalan 14 maçta sadece 2 kırmızı, 41 sarı kart çıktı. 2002 Dünya Kupası'nda 22 kırmızı kart çıktığını hatırlarsak, kimin doğru söylediği sanırım net olarak anlaşılır. > Sancho diye bir adam Yazının başlığı aklınıza Cervantes'in ünlü roman kahramanı Don Kişot'un uşağı Sanço Panço'yu getirmiş olabilir ancak benim bahsetmek istediğim Sancho biraz daha esmerce. Brent Sancho; Trinidad Tobago'nun stoperi. 1977 doğumlu ve İngiltere'de Gillingham forması giyiyor. Transfer arayışındaki takımlarımıza duyurulur. İsveç karşısında Zlatan İbrahimoviç gibi bir yıldız ile Larsson gibi tecrübeli bir golcüye sahayı dar eden bu adamı iyi takip etsinler. Almanya'da oynanan 14 maçta "En iyi isimsiz" olarak dikkati çekti. > O diyor ki! 2006 Almanya, futbolun takım oyunu olduğunu ve Türkiye'nin neden orada yer almadığını bir kez daha bizlere ispat etmiştir.