Ali Sami Yen’de 10 kişiyle kazandıktan sonra Kadıköy’de Jose Mourinho’suyla şov yapmak isteyen Fenerbahçe madara oldu.
Sarı lacivertliler evinde hayal kırıklığı yaşarken, Galatasaray hayallerinin ötesinde bir galibiyet yaşadı. Peki Cimbom’un liderliğini perçinleyen, psikolojik üstünlüğü ele geçirmesini sağlayan bu skor nasıl ortaya çıktı?
Açıklaması aslında çok basit; Fenerbahçe Yönetimi’nin ve Jose Mourinho’nun el birliğiyle. Evet, bu hezimet; yönetimin ve Special One’ın eseri. Hem de öyle tesadüfen falan değil, özene bezene bir çalışmayla…
Başka bir futbol ikliminden gelen Jose Mourinho’ya Fenerbahçe’yi anlatmak yerine, sarı lacivertli camianın beklentilerini öğretmek yerine, “Galatasaray’ın kollanmasını”, “Türk hakemlerinin taraflı tutumunu”, “Fenerbahçe’ye karşı organize bir yapı olduğunu” belleten yönetime yazar bu mağlubiyet.
Geçen sezon makine gibi işleyen İrfan Can-Tadic kanatlarını “Bal yapamayan arı” Maximin sevdasına bozup, dökülen Szymanski’nin “Üç tane olsa üçünü de oynatırım” diyerek yüzünü yıkayan, koca derbide tek hücum planı Maximin’e atılacak toplar olan ‘Special One’ Jose Mourinho’ya yazar bu yenilgi.
Galatasaray geldi, “topu rakibe vermeden”, “ne istediğini bilerek” ve “bu isteklerini de yaparak” oynadı. Kazandı, gitti. Net skorla kazanan Okan Buruk ve talebelerini tebrik edelim. Peki Fenerbahçe’ye ne diyelim? Birisinin acilen Samandıra’ya gidip “Kral Çıplak” diye bağırması gerekiyor.
Birilerinin Mourinho’ya “Burası Fenerbahçe” demesi gerekiyor. Birisinin Sayın Ali Koç’a, “Siz Fenerbahçe başkanısınız. Taraftarın yakındığı konuları düzeltmesi gereken kişisiniz. Lütfen artık bizden daha çok veryansın etmeyi bırakın da başkan gibi gereğini yapın” demesi gerekiyor. Bir kez daha çok geç olmadan.
Maçın adamı: Lucas Torrera