Kral da çıplak, İmparator da

A -
A +

Malta, Macaristan, Moldova maçları bitti. Milli Takım üçte üç yaptı. Mart'a kadar sürecek Euro 2008 tatili başladı. Süper Lig maçları oynanana kadar Hakan Şükür'dü konu ve Terim'in tercihleri tabii... "Milli Takım kazandı, ama doğru yolda mıyız?" tartışmaları yapıldı, durdu. Malta galibiyetini normal bulanlar, 1-0'lık Macaristan galibiyetini alkışlayanlar, Moldova zaferi (!) ile vidaları gevşetti. "İşte Kral, işte İmparator!" Bu muydu yani? Türk halkına yön veren, doğruları dile getirmekle yükümlü, tarafsız olması gereken ve öyle olduğunu iddia eden Türk medyası? Kafayı isimlere takmış fikri sabitler ordusu mu, yoksa skora göre ağız değiştiren kraldan çok kralcılar mı? Bir Hakan Şükür'dür gidiyor ki; sanki Türk futbolunun miladı! Ondan öncesi kayıptı, ondan sonrası hepten tufan. Mehmet Demirkol yazısında ne güzel özetlemiş olayı; "Hakan Şükür futbolu bıraktığında, Milli Takım'ı lağvedip, Galatasaray'ı kapatalım. O noktaya gidiyoruz yavaştan." Aynen öyle, maalesef; hatta Türk futboluna bile nokta koyabiliriz gerekirse, rekorları Hakan'dan başkası kırmasın diye! Daha önce de söyledik, yine söylüyoruz, el âlem Beckham'ı kesiyor, Raul'u almıyor milli takımına. Hatta daha vurucu örnek isteyenlere buyurun Brezilyalı Romario. 2002'de, Brezilya tarihinde ilk kez Dünya Kupası'na katılamama riski yaşayınca yeniden çağrıldı "Süper Bücür" kadroya... Attı Romario golleri, aldı Brezilya bileti... Peki ya sonra? Yoktu Romario Japonya'da. Yaaa!.. Vefa diyorlar, milli takımda neyin vefası? Forvetler bencil olur diyorlar, milli forma altında ne bencilliği? Milli diyoruz kardeşim milli, en dandik maçta bile binlerce dolar neyin primi? Kupa mı aldınız? İngiltere'ye gol mü attınız? Bırakın bu hayalleri, UEFA listesinde ilk 20'de olan bir takımı mı yendiniz? Neyin zaferi? Neyin primi? Kim kral, kim imparator? Hepiniz çıplaksınız be! > Vefa dediğiniz semt midir? Bir futbolcu düşünün, Türkiye'de. Genelde hayali uğruna okulu bırakmıştır bizim oyuncularımız. Üniversite okuyan ya da üniversite mezunu olan futbolcuların haber olması bundandır. Çok da önemli değil aslında; sonuçta insanlar kendilerini geliştirebilir. "Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?" diye boşuna sormamışlar herhalde. E soru da bugüne kadar cevaplanamadığına göre bir anlamı olmalı... Peki ama; Allah vergisi yeteneği sayesinde genç yaşta şöhreti yakalayan, hastane kapılarında bir tek ilaç için kuyrukta bekleyen insanlarımız varken, tırnağı incinse Avrupa'da özel doktorlara tedavi olan, en güzel imkânlarda spor yapan ve hayatını yaşayan, binlerce insanın sevgisini, hayranlığını kazanan, attığı bir tek profesyonel imzayla Türkiye'de yaşayan birçok insanının ömrü boyunca kazanamayacağı parayı bir arada bulan ve bütün bunları genelde 20-35 yaş arasında yapan, daha sonra da hayata çok iyi imkânlarla yeniden başlama fırsatı olan bir insana benim ne gibi bir vefa borcum olabilir arkadaş? > Kara biberim, sarı şekerim Ben bu adamı anlamıyorum arkadaş. Tamam herkesin ilginç çıkışları olabilir, kimsenin diline kilit vuracak halimiz yok. Ancak, sen futbolculuk yıllarında dünya çapında isim yapmışsan, bugün de kariyerini, senden şampiyonluk bekleyen bir takımın başında hoca olarak sürdürüyorsan; ağzından çıkanı kulağın duyacak! Komik olabilirsin ama insanlar şu anda senin şahsına değil bulunduğun makama gülmekte! Bir şarkıda söylediği gibi "Soytarılık etmeden güldürebilmek seni" durumunda olmalısın yani. Bugüne kadar Fransız Milli Takımı'nın başına getirilmemeni ırkçılık olarak nitelemiştin. Hep beraber gülmüştük. Nadir bulunan beyaz oyuncularının bile Fransızlığı tartışılan bir takımda ırkçılık yapılma ihtimaline. Yahu kardeşim bu neyin kompleksi? Tamam orada doğmadın, ama orada "Sen" oldun. Birbirinizi kabullendiniz ki; 1984'te Avrupa Şampiyonluğu da yaşadığın o milli formayı 52 kez giydin. Geçen gün de "Kazanınca sarı saçlı, mavi gözlü oluyorum" demişsin. Buna daha da çok güldüm ve şimdi diyorum ki sana; "Sarı saçlarından sen suçlusun!" > 3 BÜYÜKLERİN AVRUPA PERFORMANSIYLA İLGİLİ YORUM YAPMIYORUM. HOCALARIN GİTMESİ KONUSUNDA FİKRİM SABİT

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.