MEMIN boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör) ------ Ağzı olan konuşuyor. Kimsenin diline kilit vuracak değiliz. Ama desteksiz atanlara da hatırlatma yapmadan olmaz. Kim kendine ne biçer bilemem. Kumaş benden, herkes ayarlasın bedenine göre bir şeyler... Altyapısından yetiştiği İngiliz devinde dile kolay 11 sene oynadı. İlk olarak G.Saray'a karşı giydiği forma altında 270 Premier Lig maçına çıktı, 63 gol attı. Uzun süre kaptanlık yaptı ve başarılı performansıyla sadece kulübünün değil dünya futbolunun da unutulmazları arasına girdi. Faal futbol hayatını sürdürürken "yaşayan efsaneler" arasına adını yazdırdı. Bu arada 83 Avrupa kupası maçında -ki bunlardan 2'si hariç hepsi Şampiyonlar Ligi statüsünde- 15 gol atarak takımına büyük katkı sağladı. Çoğu kimse bilmez ama 1993-2003 arası süren A takım macerasına 1995'te kısa süreli "kiralık molası" verdi. O dönemde de 5 maçta iki gol atmayı becerdi. 1996'da sırtına geçirdiği milli takım formasıyla da 94 maçlık performansını 17 golle perçinledi. Kulübünün 1999'da "unutulmaz" final maçında Bayern'in elinden adeta "çaldığı" Şampiyonlar Ligi kupasında onun emeği inkâr edilemezdi. Keza Kıtalararası şampiyonlukta da onun sihirli ayaklarının payı büyüktü. Premier Lig'deki 6 şampiyonlukta, 2 FA Cup zaferinde takımın altın çocuğuydu o. Boğa burcunun etkisinden midir bilinmez, soluğu İspanya'da aldı günün birinde. Ve Ada'daki son yıllarında tavan yapan magazin reytingi Madrid'de de zirvedeydi yine. Herkesin dilindeydi o. Herkes onu konuşuyor... Attığı adım, aldığı nefes olay olurken, futbolu eleştiriliyordu. Oysa kariyeri ortadaydı, yeteneği de. İnsanların alışamadığı, belki de çekemediği, onun klasik futbolcu kalıbından fazlasıyla taşmış olmasıydı. Bir adam niye bu kadar başarılı, niye bu kadar zirvedeydi, hem de birçok kulvarda? "Çamur at izi kalsın" mı, "kedi uzanamadığı ciğere mundar der" mi, bilinmez bir karalama kampanyası başladı. En ufak bir pas hatasında "Burası podyum değil kardeşim" diyen sesler yükselmeye başladı. Oysa çok değil, 3-5 sene önce o yeteneğiyle fizik kurallarını bile alt üst ettiğini cümle aleme ispatlamıştı. Dev şampiyonanın elemelerinde ezeli rakipleri Almanya ile grup liderliği için mücadele ediyorlardı. Almanların maçı bittiğinde, onlar Yunanistan'la Ada'da son dakikaları oynuyordu. Bir gol şarttı grup liderliği için ve hakem frikik kararı verdi. Alman oyuncular soyunma odasına bile gitmemiş, terli formalarıyla, saha kenarına getirilen televizyonda bu maçın bitiş düdüğünü görmek için bekleşiyordu. O geldi topun başına. Mesafe topun barajı aşıp kaleye inmesi için çok yakındı. Bu mümkün olsa bile meşin yuvarlağın hızı düşük olacaktı. Ancak herkes şaşkın bakışlar altında topun yırtarcasına ağlarla buluştuğuna şahit oldu. Grup liderliğinden olan Almanlar yıkılmışlardı, baraj maçı oynayacaklardı. Ada'da ise sınırsız bir coşku hâkimdi! Bu "vuruşu" farklı ülkelerden 3 bilim grubu inceledi. Mesafe, açı, topun hızı, vuruşun şiddeti, sahanın zemini, barajın yüksekliği ve uzaklığı, başta rüzgâr olmak üzere tüm hava şartları göz önüne alındı bilim adamları tarafından. Sonuç ortaktı ve bir o kadar da şaşırtıcı: "Böyle bir vuruş ancak futbolcunun kaval kemiğinin kırık olması halinde mümkün olabilir!" Bilim adamları bu kadar "mantık" üretebilmişti. Oysa "birileri" onun podyum süsü olduğunu düşünüyor! Şimdi, "Hayaller Ülkesi"nde (!) ne yapar, hangi tarikata girer, hangi reklamda oynar bilmem. Bildiğim, beğenseniz de beğenmeseniz de, kıskansanız da çatlasanız da, nadir görülen bir yetenektir ve sahada işini en iyi şekilde yapan bir profesyoneldir. Kumaşın kalitesi su götürmez, ama zevk sizin tabii...