Oyunbozanlar

A -
A +

Türkiye'den kendi evinde 4 yiyen Yunanistan'ın sahaya çıkardığı 11'deki 8 isim, çok değil 2004'te tam olarak söylemek gerekirse, 4 Temmuz 2004'te Portekiz'deki Avrupa Şampiyonası finalinde ev sahibini 1-0 yenerek kupayı kaldıran takımda yer alıyordu. Herkesi şoke ederek kafalara kazınan kadrodan Zagorakis ile Kapsis yoktu, 24 Mart 2007'de Atina'daki maçta. 2002'de dünya üçüncüsü olan Türk Milli Takımı'ndan ise 24 Mart 2007'ye sahada Hakan Şükür, kulübede Tugay ile Emre Aşık kalmıştı. Yer Atina, tribünlerde ateşli Yunan taraftarlar. Tarihinde hiç yenemediği Türk'ü, bu kadar 'eksik', bu kadar 'zayıf' yakalamış Yunan, sürpriz golü de bulduktan sonra tarih yazmayı hayal ediyordu ki; inanan yüreklerin 'Tarih tekerrürden ibarettir' hatırlatması bir tokat gibi patladı yüzünün ortasında. İşte yine olmuştu; tüm kozlar kendi ellerindeyken, zaman dahil her şey kendi lehlerine işlerken, gülen Türk olmuştu. Ne güzel geceydi Türk milleti için, her anlamda! Futbolun her şeyden önce yürekle oynandığını gösterirken cümle âleme, Fair-Play'den de ödün vermedik, tribünlerden yağan onca maddeye rağmen. Ancak gönül isterdi ki; medyamız da atalarımız kadar, sahadaki futbolcularımız kadar alçak gönüllü olabilsin. Rakibin hatasına güzellikle cevap verebilsin. Yunanlılar ne düşündü ne hissetti bilmiyorum, kaçı okudu, kaçı duydu yazdıklarınızı çizdiklerinizi ondan da haberim yok, ama ben bir Türk olarak utandım şahsen. Küfre varan değil, direkt küfür içeren manşetlerden, yorumlardaki faşist ifadelerden. Atalarımız böyle mi idare etti onlarca faklı kültürü, yüzyıllarca? Tarihten ders almayanlar, tarih olmaya mahkûmdur, bunu da mı bilemediniz? At gözlüğü takanlarla boğuşurken, bir de gözünü kan bürümüşler çıktı başımıza, hem de spor medyasında. Hani Fair-Play'den falan bahsedilen yerde. Bilmeyenlere hatırlatalım; Fair'in Türkçesi: dürüst, doğru, eşit, adil, temiz, net, kurallara uygun.... Play bildiğiniz play işte; oyun! Lütfen, Fair'le oynamayın. -------- Aman dikkat! Norveç maçının başlamasına tam olarak 4 saat 4 dakika var. Sonuç ne olur bilmiyorum. Gönlümden geçen pek tabii ki galibiyet. Kâğıt üstünde de Milli Takım'ı favori görüyorum. Normal şartlarda kazanmamız gerek, ama futbol bu. 90 dakika sonunda sonuç olumsuz da olabilir. Umalım ki olmasın ve yine umalım ki muhtemel bir olumsuzlukta 3 gün önce kahraman ilân ettiklerimize çamur atmasın, günübirlik yaşayıp yazanlar. -------- İpin üstünde dans Eğitim, zor ve meşakkatli bir iştir. Herkesin beceremeyeceği kutsal bir meslek. Birçok insan bir konu hakkında bilgiye sahip olabilir, ama bildiğini anlatabilmektir maharet isteyen. Herhangi bir usta, sanatını icra ederken, malzemesini kırıp dökse de telafisi vardır bir şekilde. Ama eğitimcinin böyle bir lüksü yoktur. Malzeme insandır, en ufak bir hatada geri dönüşü olmayan bir yola girilebilir. İşte bu sebepledir ki; büyük yetenek, sabır ve azim ister. Hamuru önce yoğurmak gerekir, öğretmek ikinci adımdır. Ancak bunu başaranlar, sonuç alabilir! İşte Fatih Terim'in sırrı burada yatmaktadır. Her ne kadar sürekli eleştirecek bir yanını bulsam da, kabul etmek gerekir ki; İmparator, iyi bir eğitimcidir. Yoksa kendi takımlarında bırakın başarılı performans sergilemeyi, forma giymeyi bile unutanların Milli Takım'daki oyunu nasıl açıklanabilir? Oyuncular, saygı duydukları hocalarını kırmamak uğruna sahada her şeylerini ortaya koymaktadır. Bu da "sahada isimler değil, yürekler oynar" tezinin bir başka sağlamasıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.