Sabrın sonu Barça

A -
A +

Frank Rijkaard, 2003-2004 sezonunda tecrübesiz bir teknik adam olarak Barcelona gibi bir dünya devinin başına geçtiğinde herkes neler yapacağını merak ediyordu. Hollandalı'nın tartışılmaz bir futbol kariyeri vardı, ancak Barça'nın başındaki ilk yılında aldığı sonuçlar hocalığının yerden yere vurulmasına sebep olmuştu. Sezonu şampiyon Valencia'nın ardında ikinci sırada tamamlaması bile tepkileri dindirmeye yetmemişti. "Kovuldu, kovuluyor, kovulacak" söylentileri gazete manşetlerini süsleyip, televizyon programlarına konu olurken, Barça yönetimi kararını açıkladı; "Devam..." Ve Rijkaard kendine güvenenleri yanıltmadı. Geçen yıl Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale yükselen takımın Collina gibi bir efsanenin kritik hatasıyla elenmesi, Real Madrid'in önünde gelen şampiyonlukla unutuldu. Bu sezon ise şampiyonluğa garanti gözüyle bakılıyor, Şampiyonlar Ligi'nde ise Chelsea'den rövanş alınarak zafer hedefleniyor. İşte bunun adı istikrardır. Devamlılık, sürekli yükselen bir başarı grafiğiyle destekleniyor. Mourinho'da olduğu gibi... Herr Daum'un yerinde sayan başarılarına istikrar yakıştırması yapanların dikkatine!.. Para SEven Eriksson İngiltere Milli Takımı'nın İsveçli hocası, Sven Goran Eriksson'un başı yine dertte... İsveçli teknik adam, aşk skandalının ardından bu sefer daha ağır bir suçla medyanın idam sehpasında... İngiliz kamuoyu Sven'i asmak için sabırsızlanıyor, futbol çevrelerinin de yalnız bıraktığı İsveçli'ye sahip çıkan ise Futbol Federasyonu.. Sven ne mi yaptı? Takımını sattı, oyuncularının dedikodusunu yaptı, Aston Villa'nın başkanına hakaret edip, bu takım üzerinden para kazanmanın hesaplarını yaptı. Bu uğraşlarına Beckham'ı da alet ederek.... Ama evdeki hesap çarşıya hiç mi hiç uymadı. Paragöz İsveçli ağzının sularını akıtanın zengin bir Arap şeyhi değil de, bu kılıktaki bir gazeteci olduğunu ancak manşetlere çıktığında anladı.. Şimdi o susuyor, herkes konuşuyor. İsveçli'nin tek çaresi 2006'da kupayı kazanmak olarak görülüyor. Ancak, uzak gibi görünen bu hedef sadece ceza erteleme olarak nitelendiriliyor. Dünya kamuoyu biliyor ki, kupayı da kazansa Adalılar, onu asla affetmeyecek. Halilhodzic'in derdi ne? Futbol ve hocalık kariyeri tartışılmayacak kadar iyi olan Trabzonspor'un teknik patronu Vahid Halilhodziç hakkında şüpheye düşmeye başladım. Boşnak hoca sürekli ağlıyor. Yenilgilerde faturayı oyuncularına kesmekte tereddüt etmeyen Halilhodziç, şimdi de "İstediğim oyuncular alınmadı" diyerek gözyaşı döküyor. Devre arasının transferdeki en faal takımlarından Trabzon, özellikle Ömer Rıza gibi yetenekli bir oyuncuyu kadrosuna katarak önemli bir iş yapmıştır. Fatih Akyel, Stepanov ve Fatih Çökmüş'ün alınması ciddi transferlerdir. Yeni yönetimin bu kadar kısa sürede ne yapmasını bekliyordu ki Vahid hoca ve Trabzon'a gelirken nasıl bir bütçe hayal etmişti acaba? Yoksa daha önceden bildiği gerçekleri yaşamak zor geldi de bahane mi arıyor, gitmek için? Öyleyse hiç durmasın, Trabzon gibi büyük bir camianın ağlayan değil, güldüren hocalara ihtiyacı vardır. Bunu bulacak gücü de.... Federasyon gölgesinde milli kavga Ülkenin spor gündeminde en önemli madde Futbol Federasyonu seçimleri... Dananın kuyruğu bugün kopacak... Peki Milli Takım ne olacak? Fatih Terim'in durumu? Adaylardan Haluk Ulusoy'un gözdesi Mustafa Denizli? Ayhan Bermek Terimci, Bermek'in safına geçen M.Ali Yılmaz Fatih hocayı kesinlikle istemiyor. Bakan ise artıları eksilerinden fazla dediği Terim'e olan sempatisini gizlemiyor. Karizmatik değil dediği dünya 3.sü Şenol Güneş'i bitirip, yerine karizmasından başka bir şeyi olmadığını cümle aleme gösteren Ersun Yanal'ı getiren bu zihniyet bakalım Terim hocayı nereye koyacak. Ve acaba bu ülkenin futbolu hep birilerinin adamlarına mı kalacak, yoksa hakikaten bu işi bilen adamlara mı? * O diyor ki! Kadronuz nasıl olursa olsun, hocanız kaliteli olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.