Düşük viteste kazandı Fenerbahçe. Tempolu Alanya galibiyetinin ardından şov bekleyenler umduğunu bulamasa da sarı lacivertliler, deplasmanda yenilmezlik rekoru kırarak liderlik koltuğunu korudu. Millî ara dönüşleri kolay olmuyor büyük takımlar için. Malum çok sayıda oyuncu millî takımlara gidiyor ki, Mourinho da maç öncesi bu duruma vurgu yaptı. Djiku ve Osayi sakattı, 12 oyuncu millî takımlardaydı. Buna rağmen takım hâlinde yapılan sadece üç idman Kasımpaşa’yı devirmeye yetti.
F.Bahçe’nin Kasımpaşa’ya karşı oynadığı son 10 maçı kazandığı düşünülürse sonuç sürpriz değildi belki ama maça damga vuran ismin Maximin olması şaşırtıcı oldu. Mourinho’nun ısrarla ilk on birde sahaya sürdüğü “savruk” bu sefer hedefi tutturdu. Önce topu iğne deliğinden geçirerek Türkiye’deki ilk gol sevincini yaşadı, sonra da bir penaltı kazandırarak maçı kopardı. Sonrasındaki beceriksizliklerini görmezden geldik, gitti… En Nesyri ise bir o kadar hayal kırıklığıydı. O kadar silikti ki, gözler hep Dzeko’yu aradı.
Kasımpaşa, Fenerbahçe’nin sol tarafını yolgeçen hanına çevirse de son vuruşu bir türlü beceremezken, Djiku’nun yokluğunda şans bulan Becao hatalarına rağmen günü kurtardı. Oosterwolde de pozisyon hatalarını hızı ve fizik gücüyle kapattı. Halil Umut Meler, korkulanın aksine Fenerbahçe’nin canını yakacak kartlar çıkarmazken, sarı lacivertliler derbi öncesi moral depoladı. Ancak Becao ve En Nesyri derbide yedek oturacaklarını gösterdi. Bu oyun F.Bahçe’yi zirvede tutmaya yetti ama Galatasaray için yeterli olmadığı da kesin.